Okul toplumun küçük bir modelidir. Son yıllarda yaratılmak istenen toplum modeli okullarda şekillenecek yerde, idarenin ihmali yüzünden toplumdaki bozulmayı okullarda bünyesine almayı başlamıştır. Toplumdaki şiddet olayları, tecavüzler, ahlaksız teklifler, uyuşturucu kullanımı saygısız davranışlar, çağdaş iletişim araçlarının da etkisi ile okullara yansımıştır. Eğitim Bakanlığı yetkilileri bu yaşanan gelişmelere kayıtsız kalıp, gerekli önlemi almadıkları, hatta suçluları partizanca korudukları için sorunlar giderek büyümüştür. Geçmiş dönemlerde yasalara aykırı hareket eden öğretmenler ve öğrenciler korunmuş yasalar çalıştırılmayıp, suçlular hep cezasız kalmıştır. Mağusa Alasya İlkokulu’nda yaşanan dayak olayı bir ilk değildir. Bu olayda darp edilen öğrencinin haklı durumu ortada iken darp eden aslında “devletin elidir”. Okullarda yaşanan şiddet olaylarının üstüne gitmeyen, rehber psikolojik hizmeti vermekten kaçan, zaman zaman darp edilen öğretmen ve öğrencilerle ilgili olaylara partizanca yaklaşan Eğitim Bakanlığı bu olayın da temel sorumlusudur. Şiddet olaylarının üzerini örtbas etmeyi alışkanlık haline getiren Eğitim Bakanlığı’nın bu konuda da aynı davranış içine girdiğini gözlemlemekteyiz. Şiddet olaylarını saklamak olaylarda mağdur olan öğrencilere devlet eli ile “şiddet” uygulanmak demektir. Bu çerçevede toplumdaki şiddet eğiliminin ortadan kaldırılmasında en büyük rolün okullara düştüğünü Eğitim Bakanlığı’na hatırlatır, okullarda rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması, öğretmen dahi olsa, kim olursa olsun suç işleyenlerin partizanca korunmayarak yasalara uygun hareket edilmesi gerektiğini vurgularız. Saygılarımızla.

Şener Elcil

KTÖS Genel Sekreteri

Editör: TE Bilisim