Türkiye Cumhuriyeti Elçiliği tarafından sistematik olarak örgütlenen, oy kaygısı ile hareket eden kukla UBP-DP hükümet yetkilileri Din İşleri Başkanlığı ve Vakıflar İdaresi tarafından desteklenen iyi niyetli velileri ve öğrencileri de kullanan bir grup, “Hala Sultan İlahiyat Koleji kapatılmasın” gerekçesi ile “şeriat isteriz” taleplerini gizleyerek eylem yapmışlardır.
Uzun bir süreden beri TC Elçiliği tarafından organize edilen bu grup “eğitim hakkı, din ve vicdan hürriyeti” gibi temel insan haklarını kullanarak şeriat ve Sunni İslam öğretisinin resmi eğitim sistemine girmesi taleplerini yükseltmeye başlamışlardır. Eyleme katılımı teşvik etmek için camilerde duyuru yaptıran Din İşleri Başkanlığı da bu tutumu ile din istismarcılığı ve sadece Sunni İslam öğretisine hizmet ettiğini bir kez daha göstermiştir.
Elçilik ve Hükümet destekli organize edilen bu gösteriye polisin ve kaymakamlığın yaklaşımı ise daha da dikkat çekicidir. KKTC vatandaşı olmayanların katıldığı her eyleme müdahalede bulunan polisin bu gösteride sessiz kalmayı tercih etmesi ve, anayolun kesilip sahne kurulmasına da göz yumması bu gösterinin kimler tarafından nasıl organize edildiğini açık açık ortaya koymaktadır.
Hepsinden önemlisi Kıbrıs Sorunu’nun çözümüne yönelik devam eden görüşme sürecinin en önemli görüşmesinin sürdürüldüğü saatlerde, Anayasamızdan ve temel zorunlu eğitim de nasıl yurttaş yetiştirileceği açıkken “şeriat eğitimi” talebi ile Lefkoşa’da TC Elçiliği ve UBP-DP hükümeti destekli gösteri organize etmek görüşmeleri sabote etmek için Kıbrıslı Türklere verilen en önemli mesajdır.
Mahkemeyi baskı altına alıp karar sürecine etki ederek, şeriat eğitimini yasal hale getirmek isteyen bu laiklik düşmanı anlayış sahipleri sendikanın açtığı davanın okulu kapatma ile ilgili olmadığını gayet iyi bilmektedirler. Sürekli sendikalarımıza saldırarak güya okul kapanmasın eylemi organize edenler aslında İdeolojik Din İstismarcılığını gizleyerek aileleri ve öğrencileri suistimal etme ve örgütlenme niyetindedirler. Açılan davada sözde Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı bu okulda, Sunni Arap öğretisi içeren derslerin kaldırılması, kılık kıyafete uyulması ve bu okulun normal bir koleje dönüştürülmesi talebi vardır.
Önceleri “imam yetiştirmek için bu okulu açtık” mazeretinin arkasına saklananlar artık dini siyaset aracı olarak kullanacaklarını açık açık ortaya koymaya başlamışlardır. Kaynağı belirsiz para kaynaklarından beslenen, tarikatlar ve dini vakıflarla yakın ilişki içinde olan Eğitim Bakanlığı’nın sözde kontrolündeki bu okulun bugünkü hali ile yaptığı uygulamalar hem yasalarımızı hem de anayasamıza aykırıdır. Bugün FETO suçlaması yapanlar, dün bu okula fetocuları çocuklarımızı eğitmesi için atayanlardır. Bu gerçeği bildiği halde hükümet yetkililerinin AKP’ye şirin görünmek için “demokratik eylem” adı altında AKP mitingine dönüşen gösteriye çanak tutmaları daha da anlamlıdır.
“Din elden gidiyor, şeriat eğitimi isteriz” gibi söylemlerle ortaya çıkan din tüccarlarının yakın geçmişte tekbir getirerek “Menemen’de öğretmen Kubilay’ın kafasını nasıl kestiklerini ve Sivas’taki otelde 38 aydın insanı nasıl yaktıklarını unutmadık.
Anayasamıza göre devletin dini yoktur ve devlet okullarında vatandaş yetiştirir. TC Elçiliğinin bu okula kadro ataması, muavin görevlendirmesi, etkinlikler düzenlemesi, okulun bazı tarikat ve derneklerin malıymış gibi hareket edilmesi, eğitimci olmayan yurt görevlileri tarafından reşit olmayan öğrencilerin ideolojik yetiştirilmesi gizlenmektedir. Yaratılan bu ayrıcalıklı okul ile tarikatlarda örgütlenen geleceğin din tüccarlarının yetiştirilmek istendiği açıktır. Bilinmelidir ki bu ülke şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar ülkesi değildir. Bu ülke sahipsiz değildir.
Saygılarımızla.
Tahir Gökçebel         Şener Elcil
KTOEÖS Başkanı      KTÖS Genel Sekreteri
Editör: TE Bilisim