Ersan Saner Hükümetinin önündeki en önemli mesele şu;

Umut olmak ya da umutsuzluk üzerinden bahanelerin gölgesine sığınarak yola devam etme arasındaki ince çizgiden hangisinden yana taraf olacağı.

Devlet yönetimindeki başarısızlıklar karşısında Hükümetlerin mutlaka bir bahanenin arkasına saklanarak kendi politik eylemsizliğini veya tembelliğini veya beceriksizliğini toplum vicdanında meşrulaştırma eylemi Kıbrıs Türk siyaset kurumunun hastalıklarından biri olduğu ne yazık ki bir ülke gerçeğinden öte siyaset kurumunun geleneği ve seçilmiş ile atanmışların da karakteri haline gelmiş noktada.

Devletin en önemli sorunu böylesi bir anlayışa teslim edilmesinden başka bir şey değil.

UBP-YDP-DP Hükümetinin toplum vicdanında cevabını vermesi gereken tek bir soru var.

Başbakan Ersan Saner ve kabinesi geleneğe mi uyacak yoksa statükoyu kıracak cesareti ortaya koyacak mı?

Esas mesele bundan ibaret aslında.

Ve Başbakan Ersan Saner, 13. maaşlar ile ilgili yaptığı açıklama ile geleneğe göz kırparak aslında umutsuzluk yaratarak yine bahanelerin gölgesine doğru gitme eğilimini belki de farkında olmadan ortaya koyması iyi bir başlangıç olmadı.

Ve elbette gerçek ve doğru ne ise tüm şeffaflığı ile toplumdan saklanmamalı.

Ancak Başbakan Ersan Saner ve kabinesi, UBP-YDP-DP Hükümetinin Kıbrıs Türk’ünün Devlete yeniden inancının artması yönünde son şans olduğunu unutmadan hareket etmeli.

Ve elbette 13. maaşların mikro ekonomik dengeler yanında piyasa için önemi ile birlikte toplum için stratejik psikolojik derinliğinin ne kadar önemli olduğunun bilincinde, UBP-YDP-DP Hükümeti.

Yaklaşık bir ay önce eski Maliye Bakanının 13. maaşların ödeneceğine dair açıklamasının ardından Başbakan Ersan Saner’in açıklamaları bir çelişkinin ötesinde Devletin tepesini temsil etmenin ilk günkü heyecanı olarak yorumlanmalı.

Başbakan Ersan Saner ve kabinesi, özellikle pandemi süreci ile birlikte yavaşlayan ekonominin çarklarının yeniden dönmesini sağlayacak adımları hiç gecikmeden atmak zorunda.

Ve böylesi bir ekonomik seferberlik döneminin topluma etki edecek stratejik etkilerinin de olduğunu bir vizyon ve değişmez bir ilke olarak Hükümetin misyonu haline gelmeli ve de getirilmeli.

Ve böylesi bir duruş ve iradenin de en büyük destekçisi elbette Kıbrıs Türk toplumu ve ekonomi kurumunun aktörleri ile birlikte anavatan Türkiye’den bir başkası değildir.

Bahanelerin gölgesine sığınarak politik eylemsizlik ve siyasi beceriksizlikler ile perçinlenen statüko çağının bitmesi için cesur adımlar atmak zorunda Ersan Saner Hükümeti.

Siyaset kurumunu ele geçiren statükoların icraat ve hizmet tembelliklerini meşrulaştıracak bahaneler dönemini de sona erdirmek zorunda, UBP-YDP-DP Hükümeti.

Ne ekonomik protokoller ne de istikrarsız Hükümetlerdir, bahane.

Bahaneler siyaset kurumumuz karakteri ve ruhu haline gelmiş ise bir kere değil bin kere düşünmenin vakti geldi demektir.

Üretmeme ve vizyonsuzluk ile birlikte Devletin anlamının derinliğinin farkında olmayan ve Devlete gereken değeri vermeyen seçilmiş ve atanmış kadroların inşa ettiği statükolara son vermek zorunda, Ersan Saner Hükümeti.

Proje üretilmemesi veya sunulmaması nedeni ile milyarlarca Türk lirasının her bütçe yılı sonrası Türkiye Cumhuriyetine geri dönmesi aslında “kralın çıplak” olduğunun kanıtı değil de nedir?

Ve kabul etmek zor da olsa, “kral” aynanın ta kendisidir.

Ateşten gömleği giyme cesaretini göstererek görevden kaçmayan UBP-YDP-DP Hükümetinin 13.maaşları ödemesi elbette bir sınav ancak Ersan Saner Hükümetinin en büyük ve önemli sınavı Kıbrıs Türk’ünün Devletine olan inancı ve güvenini artıracak irade, duruş ve icraatları devlet ciddiyeti ile ortaya koymasından başka bir şey değildir.

Umutsuzluk ve bahanelerin karanlığına saklanarak günü kurtaracak adımlar yerine Kıbrıs Türküne yeni bir umut vermek zorunda, UBP-YDP-DP Hükümeti.

13.maaşın ödenebilmesi sadece sembolik bir başarı.

Kıbrıs Türk toplumun hem kendine güvenini yeniden gelmesi hem de Devlete olan inancının artması için daha büyük başarılara ihtiyacı var.

Ersan Saner Hükümetinin tek bir seçeneği var.

UBP-YDP-DP Hükümetinin ruhu “ya herrü ya merrü”, karakteri ise “ya devlet başa ya kuzgun leşe” olmalı.

Editör: TE Bilisim