Birliğin konuyla ilgili açıklamasında, UBP-HP hükümetinin göreve gelir gelmez imzaladığı Mali Protokol’deki “Kültürel Alan” başlığı altında sıralananların, bu adımların habercisi olduğunu belirterek,  “İki yıl önce vurguladığımız gibi; kültürel kimliğimize yönelik asimilasyon çabaları açıktan ve saldırgan bir şekilde yapılmaya başlandı” denildi.
Açıklamada, Anayasanın 62/1 maddesinin, “herkesin, kültür yaşamında yer almak; bilimsel gelişmelerden ve bu gelişmelerin uygulanması sonuçlarından yararlanmak; bilimsel edebi ve sanatsal ürünlerin korunmasının sağladığı maddi ve manevi çıkarlardan yararlanmak hakkını korumaktan” söz etse de geçici 10. Madde”nin gölgesinde kaybolup gittiği savunuldu.
1990’lı yıllardan bu yana, Özerk Sanat Kurumu oluşturulması; Kültür Sanat’ın “Devlet Eliyle” değil, yalnızca desteğiyle sürdürülmesini savunduklarını anımsatan birlik, kültür sanatın siyasilerin elinde “Şov malzemesi”ne dönüştürülmesine; nitelikli olanın görmezden gelinip, “devlete yakın güruhun” kollanmasına da hep karşı çıktıklarını hatırlattı.
Açıklama şöyle devam etti:
 “Ulus inşacılığı ve milliyetçi siyasi görüşlere odaklanmış bir devlet anlayışıyla yönetilen resmi kültür-sanat kurumları elbette ki yeri geldiğinde kendini temsil etmeyen etkinliklere destek belirtmeyecektir; çünkü bu, işin tabiatına aykırıdır. Son yaşanan olayda sansürden de öte bir düşünce uyuşmazlığı ortaya çıkmıştır. Önemli olan bu yönetim ve sanat anlayışını ilkesel olarak reddetmektir. 
Yapılması gereken, bir an önce gerçek anlamda özerk yönetime sahip bir sanat kurumunun yapılandırılmasıdır. Evrensel normların ve niteliksel parametrelerin esas alınacağı özerk bir sanat kurumunun ortaya çıkması kaçınılmazdır. Bunun aksi olmaya devam ettikçe, siyasi ortamın içine sürüklendiği vasatlık her türlü entelektüel alanı baskısı altına almakta tereddüt etmeyecektir”

Editör: TE Bilisim