ön iznine tabi hemen hemen tüm ithal ürünlere %3’lük bir fon uygulamaya başladı. Bu
kararın ekonomiye ve üretici kesimlere vereceği zarar bir yana, TÜK Yasası'nın 10. maddesine
de aykırı olduğunun altı çizilmelidir. Kurum Yasası’nın “Gelirler” yan başlıklı 10’uncu
maddesinde böyle bir gelir öngörülmemiştir ve gayrı yasal bir uygulama kararı söz
konusudur.
Alınan kararda, uygulamanın yerli üretimi desteklemekle ilintisinin kurulmamış olması son
derece dikkat çekicidir. Hükümet, kararında, ülkemizde üretilip üretilmediğine bakılmaksızın,
109 kalem ithal ürün ve ürün grubuna fon koymak suretiyle TÜK’ü kurtarmayı hedeflediğini
açıklıyor. Hükümetin bu yaklaşımı, TÜK’ü kurtarmak ya da ek gelir elde etmek amacıyla
hayatı pahalılaştırmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Dahası, hayat pahalılığının maaşlara
doğal olarak yansıması sonucunda Maliye’ye ek yük getirmekten başka hiçbir amaca hizmet
etmeyecektir.
Amacın sorumluluk üstlenmeksizin faturayı halka kesmek ve oluşan açığı kısa yoldan
kapatmak olduğu ve kalıcı herhangi bir olumlu sonuç yaratmanın hedeflenmediği çok açıktır.
Özellikle ilgili bakanın konu hakkında yaptığı açıklamada, Genel Tarım Sigortası'nın yönetim
kurulu kararıyla TÜK’e verdiği borcun kuraklık tazminatlarının ödenmesini zorlaştırdığını
söylemesi, hükümetin derdinin sorun çözmek yerine, polemikle gün geçirmek olduğunun
göstergesidir. Sayın Bakan bir önceki hükümetin ortağı olduklarını ve bu borçlanmanın
hükümet kararıyla gerçekleştirildiğini akılda tutsa, bu talihsiz açıklamayı yapmazdı. Üstelik bu
konuda gerçekten kaygı duyuyor olsaydı, görevi üstlendiğinde Genel Tarım Sigortası Fonu'na
aktarılmak üzere, yarısı blokeli olmak kaydıyla, TÜK'ün hesabında bekletilen 15 milyona yakın
kaynağı hiç bekletmeden sigortaya aktarırdı. Ya da bunu en geç blokenin kalktığı Temmuz ayı
itibarıyla yapmış olmalıydı. Altı çizilmelidir ki, bu borç 2015 zahire ürün bedellerinin
ödenmesi için verilmiş ve doğrudan üreticimize aktarılmıştır. Aynı açıklamada Kıb‐Tek'i
unutarak TÜK'ün kendi emeklilerinin maaşını ödeyen tek kurum olarak belirtilmesi ise bir
başka iş bilmezlik göstergesidir.
Maliye Teftiş ve İnceleme Kurulu’nun denetimi halen devam ederken ve sonuç henüz ortaya
çıkmamışken, Nazım Çavuşoğlu tarafından ortaya konulan zarar rakamları, Toprak Ürünleri
Kurumu’nu daha da yıpratarak itibarsızlaştırmaktadır. Toprak Ürünleri Kurumu’nun
bilançolarında oluşan ve henüz büyüklüğü kesinleşmemiş kayıpların ana nedeni 2009 yılında
ödenmeyen TC Toprak Mahsülleri Ofisi’ne olan borcuna tahakkuk eden kur farklarıdır. Bu
ödemenin yapılmamış olmasının sorumlusu tek başına iktidarda olan UBP ve dönemin bakanı
Nazım Çavuşoğlu’dur. Borcun en büyük kısmı kendinden kaynaklanırken, başka nedenleri ön
plana çıkartarak bunun arka plana itilmesi, gerçeği gizleme gayretinden başka bir şey
değildir. TÜK’ün mali yapısı, borç durumu ve bunun sorumluları, Sayıştay Başkanlığı’nın
2007‐2015 dönemi bilançolarını denetlemesini müteakip net olarak ortaya çıkacaktır. TÜK
yasasına göre denetim yetki ve sorumluluğuna sahip olan Sayıştay’ın kurumu denetlemesini
sağlamak, ertelenemez bir görev olarak ortada durmaktadır.
Bu noktada, hükümeti yasal dayanaktan yoksun bu kararını derhal geri alarak günü
kurtaracak popülist söylemlerden kaçınmaya ve ciddiyetle sorumluluk üstlenerek iş yapmaya
çağırırız.
Erkut Şahali
CTP Gazimağusa Milletvekili
Editör: TE Bilisim