EHHD’den yapılan “Kovid-19’dan çıkarılacak dersler ve önceliklerimiz” başlıklı yazılı açıklamada, Kovid-19 salgınının sağlık sistemindeki birçok sorunu daha görünür kıldığını belirterek, “Salgın öncesi mevcut olan sorunlar salgınla birlikte daha da derinleşmiştir” denildi.

Devletin, sağlık hizmetlerinden yararlanma ihtiyacı olan herkesin, en başta dezavantajlı ve toplumda ötekileştirilmiş bireylerin, gerek koruyucu önlemlere ve gerekse tedavi edici sağlık hizmetlerine erişimini adil, eşit ve etkin şekilde sağlayabilmek için kaynaklarını seferber etmeye çaba göstermesi gerektiği belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

“Hasta haklarının korunabilmesi, çağdaş, erişilebilir kamusal sağlık hizmetlerinin hayata geçirilmesiyle mümkündür. Bu hakların birincisi olan “koruyucu tedbirlerin alınması hakkı” için çevre temizliği ve gıda güvenliğinden, aşı ve tarama çalışmalarına tüm önlemlerin alınması ulusal bir plana bağlı olarak hayata geçirilmelidir. Ayni zamanda kamusal sağlık hizmetlerinin altyapısı ve kaynakları genişletilerek ülkede yaşayan vatandaş olsun ya da olmasın her birey için eşit şekilde erişilebilir kılınmalıdır. Kamu sağlık kuruluşlarındaki laboratuvar hizmetleri başta olmak üzere, mevcut kapasitenin güçlendirilmesi ve pandemi hastanesinin inşa edilebilmesi için kamu sağlık yatırımları öncelik kazanmalıdır.

“ÜLKENİN SAĞLIK HARİTASI ÇIKARILMALIDIR”

Koruyucu önlemlerin tam anlamıyla planlanabilmesi, toplumun sağlık haritasının çıkarılması ile mümkün olacaktır. Oluşturulacak veri tabanı planlama yapılmadan önce risk gruplarının kimlerden oluştuğunu, bölgelere göre dağılımın ne şekilde olduğunu ortaya koyacaktır. Böylece ilaç/cihaz/personel kapasitesinin yeterli olup olmadığı öngörülebilecektir. Kovid-19 göstermiştir ki, salgın ile en etkili ve insanca mücadele eden ülkeler, güçlü kamusal sağlık sistemine  ve toplum sağlık haritasına sahip olanlardır. Kamusal sağlık hizmetleri güçlü olan bu ülkeler, ayni zamanda ekonomik faaliyetlere de en erken dönebilenlerdir. 

Sağlık sisteminin güçlendirilmesi için güçlü bir siyasi iradeye, kaynağa ve kaynakları etkin yönetebilecek kadrolara ihtiyaç vardır.

Kamu sağlık hizmetlerinin gücü sadece hastalık oluştuğunda kaliteli sağlık hizmetleri sunumuna eşit ve adil şekilde erişimin olması demek değildir. Halk sağlığını koruyucu önlemlerin de tüm toplumu kapsayacak biçimde planlanıp, hayata geçirilmesinin de bir sonucudur. Bunların olması için;  güçlü bir siyasi iradeye, yeterli kaynağa ve bu kaynakları etkin kullanacak beşeri kadrolara gereksinim duyulmaktadır.”

“SALGIN DEVAM EDİYOR”

Açıklamada, ülkede alınan önlemler neticesinde Kovid-19 vaka sayılarında azalma görülmesi üzerine bugün itibariyle kademeli olarak kısıtlamaların kaldırılıp ekonomik hayata dönme kararı alındığı da belirtilerek, ancak tüm dünyayı etkisi altına alan Kovid-19 salgınının hala devam ettiği ve Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) salgının sona ermesinin uzun zaman alacağını söylediğine işaret edildi.

Küresel salgın başladığında herkesin aynı gemideymiş gibi düşündüğünü ancak süreç içerisinde bunun yanıltıcı bir algı  olduğunun görüldüğünü belirten dernek, açıklamasına şöyle devam etti:

“Sağlık sistemimizi zorlayan tek unsurun Kovid-19 olmadığını ve biyolojik olarak hastalıklara karşı dayanıklılığımız veya yakalanma yatkınlığımızın aynı olmadığını kavradık. Buna ilaveten sosyoekonomik nedenlerle sağlığını koruma, evde kalma, evden çalışma, izolasyon, tedaviye erişim ve rehabilitasyon anlamında eşit fırsatlara sahip olmadığımızı da deneyimledik.

Bu eşitsizlik sorununun aşılabilmesi, öncelikle eşitsizliği yaratan faktörlerin farkına varmak ve  Kovid-19 salgını gibi kriz dönemlerinde, eşit olmayan koşulların daha belirgin ve derin sorunlara neden olabileceğini öngörmekle mümkün olacaktır. Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Danışma Kurulu’nun yayınladığı ‘Yoksulluğun Artmasını Engellemek için Kamu Gelirlerinin Yeniden Yapılandırılması’ raporu, Kovid-19 sürecinin sonuçlarının ekonomide %20 veya %40 daralma yaratabileceğine vurgu yapmaktadır. Bu, yoksulluk sınırının altında yaşamak durumunda kalacak olanların sayısının ikiye, hatta üçe katlanabileceğine işaret etmektedir. Rapor, çok sayıda vatandaşın bir anda yoksulluk sınırı altına ineceğine, pek çok alanda eşitsizliğin artacağına, gelir dağılımındaki farkın derinleşeceğine işaret etmektedir. Oluşacak sosyoekonomik eşitsizlik de, toplum içerisinde sosyal adalet duygusunu zedeleyecek ve huzursuzluk yaratacaktır. Bütün bunlar sağlık yanında eğitim ve iş alanlarında da yeni sorunları beraberinde getirecektir.

“SAĞLIĞA 2021 YILI İÇİN GERÇEKÇİ ORANDA PAY AYRILMALIDIR”

Mevcut düzende olduğu gibi, ulusal bütçeden %7.5-%8 kaynak ayırarak kamu sağlık yatırımlarının fonlanmasının mümkün olamayacağı nettir. Sağlık Bakanlığı’nın yasaların kendisine verdiği yetkiler doğrultusunda hareket edip, yıllardır Sosyal Sigortalar Kurumu’nun kamu hastanelerine olan sağlıkla ilgili borçlarını derhal tahsil etmesi artık elzemdir. Kamu sağlık merkezlerinin geliştirilmesi amacıyla kurulan Sağlık Fonu’na yurttaşların cebinden ödenen paraların, sadece kamu sağlık kuruluşlarının yatırımlarında kullanılmasına artık özen gösterilmelidir.

Önümüzdeki yasama ve bütçe döneminde önemli adımlar atılması şart olmuştur. Genel sağlık taramalarının yapılarak toplumun sağlık haritasının oluşturulması gibi bilimsel çalışmaların yapılması, kamu sağlık kuruluşlarının altyapısının güçlendirilmesi, hasta haklarının korunduğu bir sağlık sisteminin öncelik kazandığı bir yapılanma içine girilmesi ve bir pandemi hastanesinin inşa edilebilmesi için adımlar atılması elzemdir. Tüm bunların yapılması için ihtiyaç duyulan Genel Sağlık Sigortası ve Hasta Hakları gibi yasal enstrümanlar hazırlanmalı ve yasalaşmalı, tüm beşeri  ve mali kaynaklarımız seferber edilerek, sağlığa 2021 yılı için ulusal bütçeden gerçekçi oranda pay ayrılmalıdır.”

Editör: TE Bilisim