Tarihsel süreçte köprülerin altından çok sular akarken, filozof Herakleitos’un “ayni nehirde iki kez yıkanılmaz” yasası bir kez daha hayat bularak, diplomatik ilişkilerin ruhunu da gözler önüne seriyor.

Çünkü ne nehir ayni kalır ne de ikinci kez yıkanmak için nehir’e gelen insan ayni insandır, tıpkı dünün müttefikleri bugün Akdeniz’deki soğuk savaşta birbirlerine karşı duran ülkeler gibi.

Ve Rusya bugün, Türkiye Cumhuriyeti ile kurduğu diplomatik ilişkilerin ve dönemsel de olsa müttefik olma pozisyonu ile sıcak denizlere yani Akdeniz’e inme amacına çok yaklaşmış hatta gerçekleştirmiş bir noktada.

Ve dün, doğal bir müttefik olarak desteklenen Yunan-Rum megola ideasının karşısında Rus megola ideası, bugün.

Soğuk Savaş döneminde Sovyet Rusya’nın Kıbrıs’a yakın ilgisi yanında Kıbrıslı Rumlar ile kurduğu yakın diplomatik ilişkilerde bugün gelinen nokta, “uluslar arası diplomaside sürekli dostluklar yoktur, çıkarlar vardır” ilkesinin bir ispatı.

Bugün için Rus-Rum ilişkilerinde bir kriz olmasa bile, yakın zamanda ilişkilerin bozulmasa bile “buzdolabına girecek” olmasını söylemek için kahin olmaya gerek yok.

Ve kırılma noktası, Türkiye ile Rusya arasındaki yakın dostluk ve bölgenin yani sıcak denizler ile sıcak deniz Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerdeki dengenin iki ülke tarafından ABD ile AB’nin oyun dışına itilerek yeniden kurulması.

Akdeniz satrancında, dünün müttefiklerinin birbirlerinden uzaklaşmasını, dünün düşmanlarının bugün müttefik olarak Akdeniz’de oyun bozarak oyunu yeniden kurmasını izliyor, dünya devletleri.

Ve bir satranç hamlesi gibi, ABD’nin Kıbrıslı Rumlara silah ambargosunu kaldırma kararını, Rus gemilerinin Güney Kıbrıs limanlarından lojistik destek almama şartı ile birlikte alması, Kuzey Kıbrıs limanlarının Rus gemilerinin kullanımına açılmasını da beraberinde getirmesi de olasılıklar arasında.

Türkiye-Rusya yakınlaşması ve güçlü diplomatik işbirliğinin, gerek Akdeniz’de gerekse başka coğrafyalarda da yeni dengeleri oluşturacağı ve yeni yapıları inşa edeceği, şimdiden belli.

Akdeniz’de Soğuk Savaş devam ederken, ülkeler arası yeni dostluklar, yeni müttefiksel oluşumlar, farklı diplomatik ilişkiler yanında yeni karşıt duruşlar belki düşmanlıklar üzerinden hidrokarbon mücadelesi sürecek.

Akdeniz dengeler ve hidrokarbon zenginliklerinden pay kapma savaşı, bölgenin iki büyük gücü Türkiye ve Rusya tarafından belirlenmeye başladı bile.

Oyun yeniden kurulurken matruşkanın içinden ne çıkacağını, satrancın diğer oyuncuları dört gözle bekliyor.

Ve en büyük kaygılarından bir diğeri de, siyaseten ve diplomatik olarak tanımasa bile, Kuzey Kıbrıs’a uygulanan ambargoları bertaraf etmek için Rus yolcu uçaklarının doğrudan uçuş ile Ercan’a inebilme veya Rus gemilerinin Kuzey Kıbrıs limanlarını kullanabilme ihtimali.

Kendi çıkarları ve “Megola İdea”ları açısından kaygılanmakta da yerden göğe kadar haklılar.

Akdeniz’de sular ısınırken, Moskova ile Ankara, Doğu Akdeniz’deki sürecin ana aktörü olarak yollarına devam ediyorlar

Ve tüm yaşananlar, 2020 yılının çok şeye gebe olduğunun da bir işareti.

Editör: TE Bilisim