Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Rum tarafının Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin statüsünün yükseltilmesi fobisi olduğunu söyledi.

Akıncı , yeni bir süreçte Rum tarfaını gücendirmeme düşüncesiyle hareket edilecekse Birleşmiş Milletlerin buna hiç girişmemesini de istedi.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı TAK’ın müzakerlerle ilgili sorularını yanıtladı.
“son günlerde gerek sizin, gerekse Sözcünüzün Kıbrıs müzakerelerinin içine girdiği durumla ilgili fazla konuşmadığı, bir bakıma bekler bir konumda olduğunuz, buna karşılık Rum Yönetimi’nden sürekli olarak sizi sorumlu tutan açıklamalar yapıldığı” yorumlarında bulunuyor. Bu konudaki sizin yorumunuz nedir? Soruna karşılık Cumhurbaşkanı Akıncı “akıl ve mantık yoluna dönülmesini bekliyoruz. Enosis plebisitinin okullarda anılması ve kutlanmasına ilişkin olarak söyleyeceğimizi söyledik. Toplumumuzda yarattığı olumsuz etkisini sanırım artık anlamayan kalmadı” dedi.

Rum lider Anastasiadisin yarım ağızla beğenmediğini söylediği bu karar için şimdi ise“kabul edilmez” dediğini anımsatan Cumhurbaşkanı Akıncı, “ O halde doğru olan, “kabul edilmez” olan ve kendi partisinin de katkısıyla yaratılan bu durumun düzeltilmesidir. Aklın yolu budur. Bunun yakın zamanda gerçekleşmesini dilerim” diye konuştu.

Anastasiadis, sizin, görüşmeleri bu konu nedeniyle değil, Türkiye’deki referandum nedeniyle ve Türkiye’nin telkini ile terk ettiğinizi iddia etmeye devam ediyor. Bu iddialara yanıtınız ne olur? Sorusuna karşılık ise Cumhurbaşkanı Akıncı “Söylediklerini ben de üzüntü ile görüyorum. “Erdoğan ona yol gösteriyor. Birileri kulağını çekti. O nedenle müzakereleri terk etti” diye konuşabiliyor. Bu, tam “yavuz hırsız ev sahibini bastırır” misali bir tavırdır. Neyse ki Espen Eide olsun böyle bir durumun olduğuna inanmadığını söyleyebildi. Ama acı olan, kendi toplumunu yanlış yönlendirmesi ve Rumların da buna inandırılmasıdır”şeklinde konuştu.

Anastasiadis’in, 16 Nisan sonrasında Türkiye’nin adım atacağına kendini şartlandırdığı söylenebilir mi sorusunu yanıtlerken ise Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, “Tam da dediğiniz gibi olduğu anlaşılıyor. Tüm müzakere sürecinde erteleme talepleri hep Rum tarafı ve Yunanistan’dan geldi. Mont Pelerin’de de, Cenevre Konferansı’nda da. Türkiye’nin bizden böyle bir talebi olmadı. Halbuki bunun, en azından bizim bildiğimiz kadarıyla, gerçekle bir ilişkisi yok. Gerek bizim, gerekse Türkiye’nin ve aslında tüm ilgili tarafların tavrını belirleyecek olan, ortaya çıkması muhtemel anlaşmanın içeriğidir. Temel parametreleridir; yoksa referandum sonrasında bu temel parametrelerden vazgeçileceği yoktur. Bu, yanlış bir beklentidir.” Dedi.

Anastasiadis’in söylemlerinin Türk tarafının rencide ettiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Akıncı, “ Enosis kutlama kararı karşısında ilk tepki benden geldi, hem de kararın hemen ertesi günü. Tüm toplumumuz bu kararı kınadı. Rum toplumu içinde de ciddiye alınması gereken kesimler buna karşı çıktılar. Bu tepkiyi ve düzeltme talebimizi hafife alarak, bizi aşağılamak pahasına “Esas neden bu değil, referandumdur; Türkiye istedi Akıncı da masadan ayrıldı” demek, en hafif deyimi ile ayıptır. Bizi tanımamaktır. Kurulabilirse federal Kıbrıs’ta iki eşit ortaktan birisi olacak olan Kıbrıs Türk tarafını “hor görmektir”diye konuştu.

Anastasiadis’in son söylemlerinde Kıbrıs Türklerine yönelik olarak “azınlık-çoğunluk” kavramlarına da ilk defa yer verdiğini ve Kıbrıslı Türklere “imtiyazlar verildiğini” söylediğine de tanık olduk. Bu konuda ne diyeceksiniz? şeklindeki soruya karşılık ise Cumhurbaşkanı Akıncı “Bunlar federal bir çözümde yeri olmayan söylemler ve kavramlardır. BM iki toplumun ilişkisinin azınlık-çoğunluk temelinde değil, siyasi eşitlik temelinde olacağını yıllar öncesinden belirlemiştir. Daha önce de belirtmiştim, biz imtiyaz peşinde değiliz. Siyasi eşitlik istiyoruz ki bu, federasyonların olmazsa olmazıdır.” Dedi.

Bir anlaşmanın sürdürebililiğinin önemine de vurgu yapan Cumhurbaşkanı Akıncı, Güven artırıcı önlem olarak sıralanan bir çok konuda, Rum tarafının isteksiz kaldığını kaydetti.

Akıncı bunun nedeninin ise Rum tarafındaki Kıbrıs Türk tarafının statüsünün yükselmesi korkusu olduğunu vurguladı.

Geçen yıl İstanbul’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yemeğine katılışıma gösterilen tepkiden tutun, mobil telefon olayında Kıbrıs Türk tarafındaki operatörlerle yapılacak işbirliğine kadar, hep bu anlamsız korkunun izlerini görmek mümkündür.
Bundan sonrasını nasıl görüyorsunuz? Şeklindeki soruyu yanıtlerken ise Cumhurbaşkanı Akıncı “Bazı adımların atılması ve bilinen yanlışın düzeltilmesi sonrasında, müzakerelerin başlaması mümkündür. Bunun dışında söylenenlerin gerçeklikle bir ilişkisi yoktur. 16 Nisan’ı beklemek gibi bir durumumuz da yoktur. 16 Nisan’ı beklemek gibi bir durumumuz da yoktur. Ama kendi kurguladıkları senaryonun gerçekliğini kanıtlamak için adım atmamaları ve işi yokuşa sürmeleri de olabilir. O zaman da niyetin başka olduğu anlaşılacaktır. ”dedi.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eidenin “yeni modalite” kavramı üzerine ne diyeceksiniz? Sorusunu yanıtlarken ise Cumhurbaşkanı Akıncı, “Eğer sorun aşılır ve müzakere süreci yeniden başlarsa, öncelikle her geçen gün erozyona uğrayan güven ilişkisinin yeniden tesisi edilmesine yönelik adımlara ihtiyaç olacağını düşünmekteyim.
2 yıldır tıkadıkları birçok alandaki işbirliğini inşa etmeye niyetleri var mı yok mu? Bunu anlamamız lazım. Bunun dışında masada kendi kendimizi tekrar etmekten artık yorulduk. Örneğin muhatabımıza Kıbrıs Türk tarafının etkin katılımla ilgili haklı konumunu daha kaç defa anlatacağım? Bu yöntemin artık sonuç üretmekte yetersiz kaldığına ben de katılıyorum. Bu bağlamda BM’nin hakemlik sayılmasa bile, daha aktif olarak devreye girmesi yararlı olabilir. Kuşkusuz, tarafsız olmayı başarabileceklerse. “Rum tarafını gücendirmeyelim” anlayışı ile hareket edeceklerse, hiç başlamamaları daha iyi olur.” Dedi.

Cumhurbaşkanı Akıncı, sözlerini “İki yıla yakın süredir Kıbrıs Türk halkının verdiği yetki ile iki kesimli, iki toplumlu federal bir çözüm için iyi niyetle uğraş verdim. Özellikle Kıbrıs Türk tarafı olarak attığımız adımlar sayesinde yıllardır yapılamayan gerçek oldu. Müzakere tarihinde ilk kez harita ve 5’li konferans aşamasına ulaşıldı. Yeri geldiğinde Kıbrıs Türk tarafının inisiyatif almaktan çekinmediğini de herkes gördü. Bunu, Kıbrıs’ın barış içinde bir geleceğe ulaşabilmesi ve en başta her iki toplumun huzuru ve refahı için yaptık. Bunu yaparken benzeri davranışları muhataplarımızdan da beklemek hakkımızdır. Umarım bunu yaparlar” diyerek tamamladı.

Editör: TE Bilisim