Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, müzakerelerde bir anlaşma olup olmayacağının net bir şekilde ortaya çıkacağı, pazarlık yapılacak bir safhaya gelindiğini; Rumlar’ın bundan kaçmak için Türk gemilerinin Akdeniz’de olmasını bahane ettiğini söyledi.

BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Apsen Barth Eide’nin kendisine Türkiye’nin gemilerini 3 ay için geri çekmesi yönünde yaptığı önerinin çok düşünülmeden yapılmış bir öneri olduğunu dile getiren Eroğlu, bunun bir prestij meselesi olduğunu, Türkiye’nin prestijinin Güney Kıbrıs’ın prestijinden daha yüksek olduğunu Eide’ye ilettiğini kaydetti. Gemilerin Akdeniz’de bulunmasının gayri yasal ve haksız bir hareket olmadığını da vurgulayan Eroğlu, bunun müzakere masasından kaçmak için bir neden olmadığını ifade etti.

Rumların müzakere masasından kalkmalarının ne gibi bir neticeyle sonuçlanacağını Eide adaya geldikten sonra göreceklerini kaydeden Eroğlu, “İlle de otur diyecek halimiz yok” dedi.

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Erenköy Mücahitler Cemiyeti’ni ziyaret etti.

Eroğlu, bugün öğleden sonraki ziyaretinde yaptığı konuşmada, Cemiyetin 50. kuruluş yıldönümü balosuna katılamamaktan dolayı duyduğu üzüntüyü dile getirdi ve bu vesileyle ziyarette bulunmak, yeni dernek binasının hayırlı olması yönündeki temennilerini dile getirmek istediğini kaydetti.

Eroğlu, Erenköy direnişinin Kıbrıs tarihine mal olmuş ve gerçekleştirilen barış harekatının belki provası olmuş bir direniş olduğunu söyledi. Erenköy direnişinin adaya müdahale etmesi için Türkiye’ye açık bir davetiye olduğunu ifade eden Eroğlu, devleti kurmak kadar yaşatabilmenin de önemli olduğunu vurguladı.

Geçen yıllar içinde müzakere masasında bir anlaşma olup olmayacağını tartıştıklarını, bazen müzakerelerin kesildiğini, bazen bir anlaşma çıktığını ve Rumların bunu reddettiğini ifade eden Eroğlu, Rumlar’ın şimdi de gerçek bir neden olmadan masayı terk ettiğini söyledi.

Müzakerelerde bir anlaşma olup olmayacağının net bir şekilde ortaya çıkacağı, pazarlık yapılacak bir safhaya gelindiğini dile getiren Eroğlu, Rumlar’ın bundan kaçmak için Türk gemilerinin Akdeniz’de olmasını bahane ettiğini belirtti.

Rum Yönetimi’nin masaya dönmek için Türkiye’nin sadece gemilerini çekmesini değil bir daha o bölgeye gelmeyeceğini taahhüt etmesini de istediğini vurgulayan Eroğlu, sismik araştırma gemilerinin hükümetin verdiği yetkiyle, KKTC hükümeti adına sismik araştırma yaptığını ve ileride bir kazı yapılacaksa bunun da KKTC hükümeti adına yapılacağını anlattı.

“DÜŞÜNÜLMEDEN YAPILMIŞ ÖNERİ”

BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Apsen Barth Eide’nin kendisine Türkiye’nin gemilerini 3 ay için geri çekmesi yönünde yaptığı önerinin çok düşünülmeden yapılmış bir öneri olduğunu dile getiren Eroğlu, bunun bir prestij meselesi olduğunu, Türkiye’nin prestijinin Güney Kıbrıs’ın prestijinden daha yüksek olduğunu Eide’ye ilettiğini kaydetti. Gemilerin Akdeniz’de bulunmasının gayri yasal ve haksız bir hareket olmadığını da vurgulayan Eroğlu, bunun müzakere masasından kaçmak için bir neden olmadığını dile getirdi.

Eide’nin 7 Kasım’da adaya geleceğini, ne tür önerilerle geleceğini bilmediklerini ifade eden Eroğlu, Eide’nin Ankara’da da bir dizi görüşme gerçekleştirdiğini fakat ortaya koyduğu görüşlerin kabul edilebilecek görüşler olmadığını söyledi.

Geçmişte Rum lider Anastasiades’in Akdeniz’den çıkacak doğal gaz konusunda kendileriyle bir görüşme yapmak ve gerçekleştirecekleri görüşme sonrasında Kıbrıs Türk tarafının da çıkacak gazda payı olduğunu yazılı olarak ifade etmek isteğini ilettiğini anlatan Eroğlu, kendilerinin ise buna gerek olmadığını, Akdeniz’de çıkacak doğal gazda Kıbrıs Türk tarafının da hakkı olduğunu tüm dünyanın bildiğini söylediklerini ifade etti.

Bir anlaşmadan sonra haklarına düşen payın verileceğini de Anastasiades’in söylediğini dile getiren Eroğlu, kendilerinin de bunun üzerine BM aracılığıyla Rum Yönetimi’ne iki öneri yaptığını söyledi.

Eroğlu, önerilerden birinin doğal gazın çıkarılışı, pazarlanması ve geliri koruması gibi konularda ilgili söz sahibi olacak, BM Genel Sekreteri, bir Türk ve Rum’dan oluşacak özel komite kurulması ve bir anlaşma olduktan sonra ortaya çıkacak anlaşmayla ilgili mali ihtiyaçları gidermesi şeklinde olduğunu söyledi. Eroğlu, doğal gazın Türkiye ile yapılacak anlaşma ile Türkiye üzerinden ihracını önerdiklerini de aktardı.

Rum Yönetimi’nin Rusya ile yakın ilişki ve iş birliği içerisine girmesi; Mısır’la, Türkiye ile arası iyi olmadığı bir zamanda iş birliği içerisinde toplantılar yapmasının Akdeniz’deki suları ısıtmaya yaradığını kaydeden Eroğlu, bunların kimsenin faydası olmadığını belirtti.

Yunansitan’ın Akdeniz’e bir denizaltı bir de askeri gemi göndermek üzere olduğuna dikkat çeken Eroğlu, “Biz neticede bir savaştan değil bir anlaşmadan yanayız. Anlaşma olur mu olmaz mı olmazsa ne olur tabi ki bunların da tartışmasını yapıyoruz” diye konuştu.

Türkiye’nin Akdeniz’de gemilerinin bulunmasını “yanlış” olarak değerlendiren siyasi parti ve sivil toplum örgütleri olduğunu da kaydeden Eroğlu, “Her şeyi Ruma’a teslim edecek olursak, her isteklerine boyun eğecek olursak müzakere masasında bir yere varmamız mümkün değildir. Müzakere ederken ‘biz bir çözüme mahkumuz’ dersek Rum’un istekleri her geçen gün artacak, bu uzlaşmazlıklarının artmasına ve her geçen gün daha büyük beklentiler içerisine girmelerine neden olur. Bu gibi konularda fikir birliği içerisinde olursak Rum Yönetimi de müzakere masasında çok daha makul olur, yoksa bahanelerle sürekli masadan kalkarak, bizi 40 yıl daha müzakere masasında tutarlar” dedi.

Müzakere masasından kalkmalarının ne gibi bir neticeyle sonuçlanacağını Eide geldikten sonra göreceklerini kaydeden Eroğlu, “İlle de otur diyecek halimiz yok” dedi.

KEÇO

Erenköy Mücahitler Cemiyeti Başkanı Kutlay Keço ise, Cemiyetin 50. yılını kutladıklarını ve bu vesileyle bazı faaliyetlerde bulunduklarını söyledi.

Yaptıkları etkinlikleri anlatan Keço, bazı üniversiteler ve BRT’nin katkılarıyla hazırlanan belgesel CD’lerini Eroğlu’na hediye etti.

Keço, Cemiyetlerinin tüzüğünde Cemiyetin iç siyasetle uğraşamayacağı yönünde bir madde bulunduğunu da söyledi, ancak askerlik yasasıyla ilgili “vicdani ret” ifadesinin kendilerini rahatsız ettiğini anlattı. Keço, “askerlik yapmayacak olan vicdanlı, yapacak olanlar vicdansız mı?” diye sordu. Ret konusuna başka bir isim konulmasının daha yerinde olacağını belirten Keço, askere ihtiyaç olunduğunu da söyledi.

EROĞLU ASKERLİK KONUSUNUN HER GÜN TARTIŞILIR BİR KONU OLMAKTAN ÇIKARILMASI GEREKTİĞİNİ VURGULADI

Bunun üzerine yeniden konuşan Eroğlu da, bir askerin ne kadar nöbet tutabileceğinin düşünülerek hesap edilerek askerlik süresinin ancak düşürülebileceğini kaydetti. Eroğlu ihtiyaç duyulan asker sayısının ortada olduğunu da ifade etti ve bir askerin 16-18 saat nöbet tutmasının imkansız olduğunu belirtti. Eroğlu, gerekli koşullar, imkanlar, bütçe yaratılmadan askerlik konusunun her gün tartışılır bir konu olmaktan çıkarılması gerektiğini de vurguladı. 
Editör: TE Bilisim