The Economist’de yayınlanan “Kıbrıs ve Euro: Afrodit’in borçlu adası” başlıklı makalede, Güney Kıbrıs’ın ekonomik durumu, borçları ve çözüm seçenekleri irdelendi.
Kıbrıs Rumların talep ettiği borcun onay veya reddinin, yatırım şirketleri arasında telaşa yol açan troikanın öne sürdüğü önkoşulların kabul veya reddine bağlı olduğu vurgulandı.
Alman halkının, vergi paralarıyla Kıbrıs Rum bankalarına yardım edilmesi fikrine karşı olduğuna işaret edilen yazıda, Alman istihbaratının Kıbrıs Rum bankalarına yapılacak bir yardımdan en çok Rus işadamlarına, mafyasına ve oligarşisinin yararlanacağını açıkladığına dikkat çekildi.
Rum bankalarının, yabancıların mevduatlarıyla, ülkeye göre aşırı büyüdüğü kaydedilen haberde, bankalardaki 69 milyon Euro’luk mevduatın yüzde 29’nun Avrupa Birliği’ne üye olmayan ülkelerde ikamet edenlere ait olduğu bildirildi.
Haberde, 17.8 milyar Euro’luk borcun, ülke ekonomisi kadar olduğu ve böyle bir borçlandırmanın, hükümetin toplam borcunu GSMH’nın yüzde 140 oranı kadar artıracağına işaret edildi.
Almanya’nın daha çok kamu iktisadi kuruluşlarının özelleştirmesi üzerinde durduğu ifade edilen haberde, Güney Kıbrıs seçimlerinde kazanma olasılığı yüksek olarak gösterilen merkez sağ DISI’nin başkan adayı Nikos Anastasiades’in sözcüsünün, Güney Kıbrıs’taki KİT’lerin kötü vaziyetlerinden dolayı cazip olmadığı iddiasında bulunduğu kaydedildi.
Troikanın, Güney Kıbrıs’ı borçlandırabileceği ancak geri ödemeleri Güney Kıbrıs açıklarında bulunan gaz yataklarından gelir elde edilinceye kadar ertelemeyi önerebileceği kaydedildi.
Haberde: “İşte, adadaki esneklik göstermeyen toplumlar arası siyasete bu aşamada iş düşer” denildi.
Kıbrıs Rum tarafının doğal gazı, siyasi nedenlerden dolayı, maliyeti yüksek ve gelir sağlaması 15 yılı bulabilecek LPG istasyonu üzerinden ihraç etmeyi planladığına dikkat çekildi. Kredi sağlayıcılarının ise daha hızlı ve daha ucuz bir yöntem olan "boru döşeyerek Türkiye üzerinden" satışta ısrar edebileceği kaydedildi.
Haberde, Rum tarafının, Kıbrıs Türk tarafı ile müzakerelerin durduğu bir dönemde bunu kabullenmesinin zor olacağı bildirildi.
