Özersay, yıllardır dile getirdikleri “çözümden önce iş birliği” düşüncesinin ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı’nın son ziyaretiyle gerçekleşme ihtimalinin ortaya çıktığını, bunun olabilmesi için herhangi bir tanınma zorunluluğu da bulunmadığını gerek doğal gaz gerekse elektrik konusunda kısa sürede inşa edilecek boru hatlarıyla ve enterkonnekte bağlantıyla Türkiye-İsrail-Güney ve Kuzey Kıbrıs arasında enerji iş birliğinin hayata geçebileceğini, bunun da tarihi bir fırsat olduğunu vurguladı. 
ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Nuland’ın bölgeye yaptığı ziyaretler sırasındaki açıklamalarının Kıbrıs sorununun çözümünü beklemeden Doğu Akdeniz’de Türkiye, İsrail, Güney ve Kuzey Kıbrıs arasında enerji alanında iş birliği yapılabileceğini gösterdiğine dikkat çeken HP Genel Başkanı Özersay, “Gerek Dışişleri Bakanlığımızın gerekse Cumhurbaşkanlığı’nın bu konularda fikir ve öneri geliştirmesi ve Türkiye ile birlikte çalışarak uluslararası alanda diplomatik girişimler yaparak daha görünür olması gerekir. Yani seyreden değil, inisiyatif alan konumunda olmalıdırlar” dedi. 
ABD yetkililerinin son dönemde uzun zaman alacak ve pahalıya mal olacak East-med projesine sıcak bakmadıklarını önce Yunanistan’a daha sonra da Güney Kıbrıs’a net şekilde ifade ettiklerini, daha kısa süre içerisinde hem Türkiye’nin hem de Avrupa’nın enerji açısından Rusya’ya bağımlılığını azaltacak çeşitli projelere odaklanmaya başladıklarını vurgulayan Özersay yaptığı yazılı açıklamada, “ABD Rusya’ya bağımlılığın azaltılması konusunda kararlı görünüyor, ABD’nin özellikle East-Med konusundaki tavrına baktığımızda ve Nuland gibi önemli ve etkili ve sonuç alıcı bir ismi bölgeye göndermesini dikkate aldığımızda vardığımız sonuç bu işbirliğini reddeden tarafların devre dışı bırakılacaklarıdır” dedi. 
Bu açıdan Kıbrıs Rum tarafının da zor bir karar vermesi gerektiğine dikkat çeken Özersay “Rum lider güven yaratıcı önlem söylemi ile enerjide iş birliği yönündeki ABD ve Batı talebini birleştirmeyi başarmalı ve bunun için ön şart koymaktan vazgeçmelidir. Türkiye’nin Rum yönetimini, Rum yönetiminin de KKTC’yi tanımasını beklemek gerçekçi değildir. Dolayısıyla bu şartlarda ara formüller bulunarak bu iş birliğini gerçekleştirmeye odaklanmak gerekir” ifadelerini kullandı.
Bu türden bir bölgesel iş birliğinin taraflar arasında karşılıklı bağımlılığın gelişmesine neden olacağını ve bunun da Doğu Akdeniz bölgesinde barışa ve istikrara hizmet edeceğini de dile getiren Özersay “Yıllardır söylüyor, fikir geliştiriyor ve adım atıyorduk. Çözüm için çözümden önce iş birliği diyorduk. İşte bu tam da böyle bir fırsattır, çözüm için bölgesel barış ve istikrar için çözümden önce iş birliği yapılabilirse Kıbrıs Türkü açısından da bu bir nefes alış olur. Ancak bunun için bizim de aktör olacak şekilde inisiyatif almamız gerekir. Cumhurbaşkanlığı ve Dışişleri Bakanlığı olayları seyreden konumda olmamalı harekete geçmeli ve inisiyatif almalıdır. Türkiye’nin dünya genelinde geçmişe göre çok daha fazla kabul gören bir konumu vardır, Rusya-Ukrayna krizi neticesinde önemi ve sözünün ağırlığı artan bir Türkiye vardır. Bunu görmemiz ve değerlendirebilmemiz gerekir. Bu noktada da Cumhurbaşkanlığı’na ve Dışişleri Bakanlığı’na büyük bir görev düşmektedir” ifadelerini kullandı.

Freni arızalanan tırdan atlayan Hüseyin Çetin'in iki ayağı da kırıldı Freni arızalanan tırdan atlayan Hüseyin Çetin'in iki ayağı da kırıldı

Editör: Haber Merkezi