Ülkemizde kullanımda olan Türk Lirası'ndaki yüksek oranlı değer kaybı toplumun orta ve alt katmanlarını olumsuz etkilemektedir. Yürürlükteki hayat pahalılığı ödeneği ve asgari ücret belirleme sistemleri ücretli ve maaşlı kesimlerin reel gelir kayıplarını karşılamaktan çok uzaktır. Topluma, "dövizin yükselişi" şeklinde yutturulmaya çalışılan Türk Lirası'nın değer kaybı karşısında çalışan kesimler ciddi oranda fakirleşmiştir. Maaş ve ücretlerde meydana gelen erimenin telafi edilmesi gerekmektedir. "Dövizin yükselmesi karşısında alınacak önlemler" konusu koalisyon hükümetinin gündemine geldiyse de, kayda değer alınacak önlem bulunamamış olması esef vericidir. Asgari ücretin günün koşullarına cevap verecek şekilde yeniden belirlenmesi ve hayat pahalılığı ödeneğinin 6 ay terine daha kısa sürede verilmesi bile nedense hükümetimizin aklına bile gelmemiş, hatırlatmalarımıza ise hiç kulak verilmemiştir; ta ki yerel seçimlere kadar. Yerel seçimler de geride kalmasına karşın o "müjde" de unutturulmaya bırakılmıştır. Çalışan kesimler maaaş ve ücretlerin erimesinden doğan fakirleşme sorunları yanında, varolan yasaların uygulanmamasından doğan çok yönlü sıkıntılar içindedir. İş yerlerinde can güvenliği yoktur. Sözde iş kazası aslında iş cinayetleri halen aynı sıklıkla devam etmektedir. Çalışanların çok önemli bir kısmı kayıt dışı çalıştırılmakta, dolayısıyla sosyal güvenlikten yoksun bırakılarak emek ve emeklilikleri sömürülmektedir. Kayıt altında çalıştırılan işçilerin büyük kısmı ise sosyal güvenlik yatırımları gerçek maaşı üzerinde değil asgari ücrettten yatırılmakta ve bu yolla hem çalışanın emekliliği çalınmakta hem de sosyal güvenlik kurumları ile Vergi Dairesi gelir kaybına uğratılmaktadır. Gelmiş geçmiş tüm hükümetler ekonominin yarısının kayıt dışı olmasından yakınmış olmasına karşın, hiç bir hükümetin kayıt dışılıkla mücadele etmiyor oluşu düşündürücüdür. Kuzey Kıbrıs'ta sistemsizlik sistem olarak benimsenmiş ve mış gibi devlet yapısı bilinçli olarak dayatılmış gibi görünmektedir. Çalışma Bakanı birkaç denetleme gösterisiyle durumu idare edip geçiştirme peşinde değilse, önceliğini özel sektörde sendikalaşmanın önünü açmaya vermelidir. Devletin yapamadığı denetimi işçiler sendikaları aracılıyla bizzat kendisi yapacak ve devleti de önemli bir maddi külfetten kurtaracaktır. Hükümeti günü geçiştirecek değil, başta çalışan ve üreten kesimler olmak üzere toplumun önünü açacak uygulamaları hayata geçirmeye davet ederiz. Saygılarımızla.

Mehmet Davulcu

Genel Sekreter

Editör: TE Bilisim