Bilen bilir ; iki tür siyaset vardır ki Devleti ve bir toplumun geleceğini riske atar.

Bir tanesi etnik siyaset diğeri ise omurgasız siyaset.

Ve omurgasız siyaset eğer mafyanın güdümüne girerse o gündür ki bir ülkenin geleceği ipotek altına girer.

Ve bugün Kıbrıs Türk toplumunun yaşadıkları veya Kıbrıs Türk’üne yaşatılanlar bir dönüm noktası.

Ve siyasette yaşanan kırılma noktası kimseler yazmaya cesaret etmese de şudur ki; Devlet mi mafyayı yönetecek yoksa mafya mı Devlete egemen olacak?

Ve bugün itiraf etmek zor da olsa, mafya diye isimlendirilen yapıların Devleti ya da siyaset kurumunu yönettikleri de bir Kuzey Kıbrıs gerçeği.

Kıbrıs Türk sağı da solu da mafya diye isimlendirilen illegal grupların güdümünde oldukları bir gerçek.

Ve kamuoyu vicdanını derinden etkileyen olayın en somut göstergesi ise son günlerde yaşanan “özel jet” olayı ile deşifre olan kirli ilişkilerden başkası değil.

Ve Kıbrıs Türk siyasetinin aktörlerinden tümü, artık temiz siyasete dair ortaya irade koymak zorunda.

Temiz eller operasyonu mu siyasetin ve toplumsal ilişkilerin safralarından kurtulması mı denir adına bilinmez ama artık bir kırılma noktasının yaşanması da bir elzem.

Ve Kıbrıs Türk siyasetine yön veren aktörlerin ve bazı seçilmişlerin önünde sadece bir tek yol bulunmakta.

Ya toplumsal fayda için cesur davranmak ya da oy kaygısına esir olarak popülizme tutsak olmak.

Ve Kıbrıs Türkü’nün geleceğinin omurgasız siyaset ile mafya diye ifade edilen yapılara ipotek verilmesine karşı cesurca durulmasının zamanı geldi de geçiyor.

Tam da bu noktada UBP-HP Hükümetine önemli görevler ve sorumluluklar düşmekte.

Ya omurgasız siyasete prim vererek Devleti mafyanın esiri yapacaklar ya da Devleti kirli ilişkilerin ağından kurtaracaklar.

İşte hendek işite deve misali, siyaset kurumuna yön veren Hükümet ve muhalefet tercihini artık yapmak zorunda.

Ya siyah ya beyaz demek zorunda özelde UBP-HP Hükümeti genelde ise muhalefet ile birlikte tüm siyaset kurumu.

Ve artık yaşanan her şeyden sonra bu işin gri’si yok ve olmamalı.,

Siyaset kurumuna yön veren herkesin diğer bir ifade ile Hükümet ve muhalefetin karşısında iki yol var; ya omurgasız siyaseti sürdürmeye devam ederek illegal ilişkiler ve illegal yapıların sözcüsü olmak ya da her ne bedelse ödenecek olan cesurca bir toplumun geleceğini inşa etmek.

Ve Kıbrıs Türk toplumunun da karşısında iki seçenek bulunmakta ; ya sandıkta Devleti kirli ilişkilere esir edenlere oy vermek ya da geleceği sağlam temellerde inşa edecek omurgalı ve ilkeli siyaseti savunanlara oy vermek.

Diğer bir ifade ile, tüm sorunların cevabı aynadan başkası değil.

Son günlerde tüm toplumun ve Devletin onuru ile namusu ayaklar altına alan “özel jet ve yatırımcı grubuna” vesile olanların da omurgasız siyasetin baş aktörleri olduğunu unutmamak gerek.

Konu ne yatırım düşmanlığıdır ne de başka bir şey.

Konu, yönetim beceriksizliği ve Devleti yönetememe beceriksizliği ve ilkesizleştirmektir.

Editör: TE Bilisim