Nami, Almanya'nın başkenti Berlin'deki temasları kapsamında Türk-Alman Ticaret ve Sanayi Odası (TD-IHK) ofisinde iş adamlarıyla bir araya geldi.

Doğalgazla ilgili Türkiye'nin veya Kıbrıs Türk tarafının herhangi bir tahrik edici girişimi olmadığını vurgulayan Nami, "Maalesef Rum tarafı sürekli olarak tanınmış bir devlet perdesinin arkasına sığınarak tek yanlı adımlar atmaktadır. Türk tarafından elbette Rum tarafının tek yanlı adımlarını oturup da uzaktan seyretmesi beklenemez'' dedi.

Rum tarafının bu adımları atamaması durumunda Türk tarafının da bunlara karşı adımlar atmayacağını ifade eden Nami, "Burada şunu hatırlamakta fayda var: Türkiye'nin orada kendi hak ve çıkarları için attığı bir adımdan söz etmek yanlış olur. Orada Kıbrıslı Türklerin hak ve çıkarlarını korumak için ve KKTC ile imzaladığı anlaşmalar kapsamında gönderdiği bilimsel araştırma gemisi mevcuttur'' dedi.

Adadaki sorunun çözümü konusundaki müzakerelerden Rum lider Anastasiadis'in masadan kalktığını anımsatan Nami, "Ada'nın etrafında bulunan doğalgaz kaynaklarını tek yanlı bir şekilde çıkarma ve bunlardan faydalanma yoluna gitmeleri bugün maalesef müzakerelerin kesilmesine kadar gelen bir noktaya bizi taşıdı. Biz böyle bir noktada olmayı değil, kapsamlı çözüm için müzakerelere devam edip olumlu sonuçlanmasını istiyoruz. Müzakere masasından kalkan taraf biz değiliz, Rum liderdir. Sürekli olarak mazeretlerin arkasında saklanmadan müzakere masasına geri dön çağrısını yapıyoruz. Umarız bu çağrımıza olumlu cevap verir'' şeklinde konuştu.

Nami, bu konudaki sorumluluğun sadece Türk tarafının olmadığını, başta BM olmak üzere, AB, diğer uluslararası kurullar ve konuyla ilgili devletlerin üzerine düşen görevleri bulunduğu, bunların görevlerini yerine getirdiği takdirde Kıbrıs sorunun bir an önce çözülmesi için gereken zeminin zaten mevcut olduğunu kaydetti.

"EKONOMİK FARKLILIKLAR ÇOK DAHA AZALMIŞ DURUMDA"

Adanın kuzeyinde özellikle yatırım ikliminin oluşması, AB yasalarının ne kadar askıda olsa da uygulandığı, öngörülebilir ve istikrarlı bir ortam için ellerinden gelen her türlü çabayı sarf ettiklerini anlatan Nami, sözlerine şöyle devam etti:

"Kıbrıs Türk halkının daha fazla ekonomik yatırımlara, gelişmeye ihtiyacı var. Rum tarafıyla aramızdaki ekonomik farklılıklar, Türkiye Cumhuriyet'in verdiği büyük destekle geçmişe göre çok daha azalmış durumda. Ancak kat etmemiz gereken önemli bir mesafe hala önümüzde durmakta. Emin adımlarla devam ediyoruz. Ada'nın kuzeyine sene sonundan önce çok önemli su projesi ile su gelmesi hedefine ulaşılmış olacak."

Berlin ziyareti kapsamında Alman hükümetinin üst düzey yetkilileriyle bir araya geldiğini ve Almanya'nın AB konularından sorumlu Devlet Bakan Michael Roth ile görüştüğünü aktaran Nami, Alman hükümetinin Kıbrıs'ta kapsamlı çözümün ne kadar gerekli olduğunun bilincinde olduğunu yerinde tespit ettiğini, bunun gerçeğe dönüşmesi için daha kararlı adımlar beklediklerini kaydetti.

“AB ÜLKELERİNİN KARŞI DURUŞ SERGİLEMELERİ LAZIM”

Özellikle Rum liderinin masadan kalkmasına "dünyadan yeterince tepki gelmemesini", müzakere masasının yeniden kurulamamasına sebep gösteren Nami, ''Almanya gibi AB'nin önde gelen ülkelerinden daha net sesler çıksaydı belki o zaman müzakereler tekrar Rum liderinin masaya dönmesiyle başlayabilirdi. Diğer taraftan Kıbrıslı Türklere verilmiş sözler var. 2004 yılında Kıbrıslı Türklerin adanın birleşmesine ve tamamının AB üyesi olmasına evet demişlerdi. Bunu engelleyen Rum tarafı oldu" dedi.

Türklerin, barıştan yana oy kullanmalarına rağmen hala daha izolasyonlar ve ambargolar altında yaşamaya mahkum edildiklerine dikkati çeken Nami, "Başta Almanya olmak üzere AB'nin önde gelen ülkelerinin AB ilkelerine ve değerlerine inandıklarını her gün söyleyen ülkelerin bir kere başta karşı duruş sergilemeleri lazım. Kıbrıslı Türklerin AB entegrasyon sürecini daha güçlü ve hızlı bir süreç haline getirmeleri lazım. Bu olursa o zaman Rum toplumu da AB üyeliklerini Türklerin aleyhine kullanamayacağını daha net bir şekilde anlayacak ve daha gerçekçi yaklaşımlarla müzakere masasına oturacak" şeklinde konuştu.

“DOSTLUK ELİNİ UZATMA ÇAĞRISI”

Mısır, Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesiminin ittifak etmesine de değinen Nami, "Biz Kıbrıs'ta ve bölgede her tarafın birbirine rağmen ve birbirine karşı değil birbirine yardımcı olacak şekilde deklarasyonlar yapmaları, işbirliği ortamlarını sağlamalarını görmek istiyoruz. Özellikle Rum tarafı şu anda içinde olduğumuz konjonktürde Türkiye ile çeşitli siyasi sıkıntıları olan ülkelerle ittifak yolunu tercih ettiğini görüyoruz. Bir nevi işbirliği politikası yerine güç politikasını devreye sokmaya çalıştıklarını görüyoruz" dedi.

Türkiye Cumhuriyeti'nin bölgenin en güçlü ülkesi, Avrupa'nın çok güçlü bir ortağı ve ABD'nin stratejik bir ortağı olduğuna işaret eden Nami, "Bazen sıkıntılar olabilir ama bunların hiçbir zaman kalıcı olmadığını çok iyi bilmeleri lazım. Bizim Rum lidere çağrımız; bu tip Türk tarafının üzerinde etkisi olması mümkün olmayan geçici ittifaklar yerine kalıcı ortaklığı kuracakları Kıbrıslı Türklere dostluk elini uzatmaları ve bizimle bir ortaklık kurarak tüm civar ülkelerin işbirliğinin önünü açmaları yönünde" şeklinde konuştu.

İsrail'e iki hafta önce yaptığı ziyareti de anlatan Nami, İsrail'in kendi ihtiyaçlarından daha fazla doğalgaz üreten bir ülke olduğunu, bu ihtiyaç fazlasını da Avrupa pazarlarına ihraç etmenin yollarını aradığını belirtti. Kıbrıs açıklarında olması muhtemel doğalgaz kaynaklarıyla bunları birleştirmek, nihayetinde Kıbrıs sorunun çözülmesi ve bu doğal kaynakların Türkiye üzerinden Avrupa ülkelerine sevkinin en mantıklı yol olarak kabul edildiğini belirten Nami, tüm uzmanların da buna işaret ettiğine dikkati çekti.

Bunun hayata geçmesi için olumlu katkı sunacaklarını belirten Nami, "İsrailli yetkilere çağrımız; uzlaşmaz tavrı sürdürenleri ödüllendirmek değil, onları kapsamlı çözüm masasına dönmeye motive edecek tavırlar içinde olmaları. Kıbrıs ile ilgili atılacak adımlarda taraf tutmamaları, hem Türk tarafına hem Rum tarafına eşit mesafede olmaları şeklindeydi. Bu olumlu algılandı" dedi.
Editör: TE Bilisim