Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, yıl sonuna kadar kapsamlı bir uzlaşıyı gerçekleştirmeyi hedeflediklerini vurgulayarak, "Bunu geriye kalan bütün konuların sonuçlandırılacağı çok taraflı toplantı takip edecek ve bir uzlaşıya varıldığı takdirde, bu iki halkın ayrı ayrı ve eş zamanlı referandumuna sunulacaktır. Gönül arzu ederdi ki, her ikimiz de burada bulunduğumuz bu dönemde Sayın Anastasiades ile Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri’nin gözetiminde bir araya gelip görüşmeleri başlatalım. Ancak bu, karşı tarafın bazı siyasi takıntıları nedeniyle gerçekleşmemiştir. Biz yine de yapıcı ve olumlu tutumumuzu sürdüreceğiz" dedi.


Eroğlu, BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon ile görüşmesi sonrasında New York Türkevi’nde düzenlediği basın toplantısında görüşme hakkında bilgi vererek, New York temaslarını değerlendirdi.

"RUM TARAFI ZEMİNİ TEYİT ETMELİ"
Basın toplantısında “Yapılması gereken Kıbrıs Rum tarafının da mevcut zemine bağlılığını teyit etmesi ve geriye kalan konuların görüşülmesinin önünü açmasıdır. Garantörlerimiz olan Anavatan Türkiye ve Yunanistan’ın Dışişleri Bakanları daha bundan birkaç gün önce bir araya gelerek önemli bir adım atmışlardır. Bu da iki tarafın Liderinin Özel Temsilcilerinin karşılıklı olarak bir diğerinin Anavatan’ını ziyareti konusunda varılan mutabakattır" diyen Eroğlu, "Bizim bilgimiz dahilinde gerçekleşen bu adımı olumlu karşılıyor ve destekliyoruz. Tabiatıyla, bu temaslar tam eşitlik ve simetri çerçevesinde yapılacaktır. Biz bunu çok taraflı toplantıya giden bir adım olarak da değerlendiriyoruz" dedi.

Genel Sekreter Ban Ki-moon ile yapılan görüşmeyle New York temaslarının tamamladığını söyleyen Eroğlu, New York temasları kapsamında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, Katar Emiri Al-Thani, Azerbaycan Dışişleri Bakanı Mammadyarov ve Finlandiya Dışişleri Bakanı Erkki Tuomioja ile görüşen Eroğlu, Barış Adaları Enstitüsü’nde Kıbrıs müzakerelerine ilişkin bir konferans verdiğini, resepsiyonlara katılarak çeşitli ülke Devlet Başkan ve Dışişleri Bakanlarıyla temaslarda bulunduğunu, çalışmalarını New York’ta sürdüren Türk ve Kıbrıslı Türk dernek temsilcileriyle bir araya geldiğini kaydetti.



"GENEL SEKRETERLE YARALI BİR GÖRÜŞME OLDU"
BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon ile yararlı bir görüşme yaptığını vurgulayan Eroğlu, Genel Sekreteri görüşmelerdeki son durum konusunda doğrudan bilgilendirdiklerini kaydetti.



"GÖRÜŞMELER SONUÇ ALICI VE ZAMAN TAKVİMLİ OLARAK BAŞLANMALI"

"Kıbrıs Türk tarafı olarak, kapsamlı çözüme yönelik görüşmelere sonuç alıcı ve zaman takvimli bir çerçevede hemen başlanmaya hazır olduğumuzu vurguladık. Bu konuda top Kıbrıs Rum tarafındadır. Bunu söylerken, sadece Kıbrıs Rum tarafının bilinen zamana oynama taktiklerinden bahsetmiyorum. Tutumlarından, sağlanan kazanımlarından geri adım atma ve sürecin başlamasına ön koşullar getirme yaklaşımı içinde oldukları açık seçik görülmektedir." ifadelerini kullanan Eroğlu, "Bunun en bariz örneği, Sayın Anastasiades’in BM Genel Sekreteri ve AB Komisyonu Başkanı’na gönderdiği mektuplardır. Bunların içeriği basına yansımıştır. Sayın Anastasiades, bu mektuplarda, diğer şeyler yanında, kurulması öngörülen yeni ortaklığın şu anda tamamen bir Rum devleti olan “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin evrimsel dönüşümüyle ortaya çıkacağından bahsetmektedir. Görüşmelerin hiçbir aşamasında böyle bir pozisyon BM parametresi olmamıştır" dedi.


"MASA’YA OTURMADAN TARTIŞMAK ARABAYI ATIN ÖNÜNE KOYMAK DEMEKTİR"
Görüşmelere ön şart koymama adına, kamuoyu önünde bu tür tartışmalardan kaçınmaya çalıştıklarını dile getiren Eroğlu, "Bunlar kapsamlı çözüm müzakerelerinin, yani görüşme masasının konusudur. Masa’ya oturmadan bunları tartışmaya açmak, arabayı atın önüne koymak demektir. Ancak oluşacak devletin, yeni bir ortaklık olacağı ve bunun iki tarafın eşit rızasıyla ortaya çıkacağı açıktır. Bunun başka türlüsü düşünülemez" dedi.



"GÖRÜŞMELERE ÖN YARGILI OTURULMAMASI GEREKİR"

"Diğer yandan, Güvenlik ve Garantileri etkisiz hale getirecek, sulandıracak yaklaşım ve düzenlemeleri kabul edemeyiz. İki kesimliliğin BM’nin tanımladığı şeklinde korunması bizim için yaşamsal önem taşımaktadır. İki tarafın serbestçe ulaşacağı, ortak kabul edilebilir bir çözümü tüm diğer ilgililerin de kabul edeceğini beklemek doğaldır. Bunun aksi de düşünülemez" ifadelerini kullanan Eroğlu, görüşmelere peşin hükümler, ön yargılar ve ön şartlarla oturulmaması gerektiğini, mevcut sorunların müzakere yoluyla nasıl aşabilineceğini, yapıcı ve samimi bir ruhla ve karşılıklı diyalogla saptanması gerekeceğini, bunun da etkili, sonuç alıcı bir metodoloji gerektirdiğini söyledi.



"SÜRATLE KAPSAMLI BİR ÇÖZÜME ULAŞMANIN ÖNÜ AÇILMALI"

Eroğlu, "Anastasiades, bir takım parlak sözlerle Kıbrıs Rum tarafının pozitif bir profil çizmeye çalışmaktadır. Ancak gerçekler ortadadır. Parlak sözler somut hareketlerle kanıtlanmalıdır. Bu bir samimiyet testidir. Siyasi irade ancak bu şekilde ortaya konmuş olur. Anastasiades, seçilmesinin üzerinden yedi ay geçmiş olmasına rağmen henüz bizimle masaya oturmamıştır" diyerek şöyle devam etti:


"Bu konuda “Türkiye’den ve bizden jestler beklediğini söylemektedir. Üstelik jest diye tanımladığı konular görüşme masasında çözümlenmesi gereken öze yönelik konulardır. Dolayısıyla bunlar kapsamlı çözümün bir parçasıdır. Bunların süratle çözümlenmesi isteniyorsa, süratle kapsamlı bir çözüme ulaşmanın önü açılmalıdır"



"JEST YAPMASI GEREKEN RUMLARDIR"

Kıbrıs’ta bir çözüm konusunda jest yapması gerekenin Kıbrıs Türk tarafı olmadığına dikkat çeken Eroğlu, "Biz geçmişte ortaya konan BM planlarını kabul etmiş tarafız. Bugün de yapıcı ve proaktif davranan, esneklik gösteren taraf biziz. Eğer Güven Yaratıcı önlemlerden bahsediliyorsa kendilerine “Gelin her iki halkın da ortak malı olan Kıbrıs Adası etrafındaki denizlerin altında yatan hidrokarbon yataklarının keşfedilmesi, işletilmesi ve ihracatı konularında işbirliği yapalım diyoruz" şeklinde konuştu.

"İYİ NİYET ÇABALARIMIZ SÜRÜYOR"

"Dini ve kültürel mabetlerimiz restorasyon (yenilenme) çalışmaları bizim iyi niyetli çabalarımız sayesinde gerçekleştirilmektedir. Topraklarımızdaki en önemli Hristiyan mabetlerinden biri olan Apostolos Andreas Manastırı’nın restorasyonu için 2 buçuk milyon Euro veriyoruz. Manastır’ın çevresinin düzenlenmesini ise tamamen kendi kaynaklarımızla yapıyoruz" diyen Eroğlu, günlük hayatı iyileştirmeye yönelik Teknik Komite çalışmalarını sürdürdüklerini, halbuki Kıbrıs Rum tarafının Türkçe’nin kullanılmasını da yasaklayan bir yasayla bu çalışmaların önüne engel çıkarttığını kaydetti.



"45 YIL DAHA GÖRÜŞEMEYİZ"

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, "Tüm bu olumlu tutumumuza karşın, izolasyon ve kısıtlamalar altında tutulan Kıbrıs Türk Halkıdır. Bu durum genelde medeni dünyanın, özelde ise Avrupa Birliği’nin bir ayıbıdır. Bize bu konuda verilen sözler tutulmamış, alınan kararlar uygulanmamıştır. Kıbrıs’ta kalıcı bir uzlaşı yoluna çıkarken elimizde bir yol haritası olması gerektiği açıktır. Bu konuda elimizde yeterli malzeme vardır ve bu, görüşmelerde elde edilen yazılı yakınlaşmalardır. Geleceğin Kıbrıs’ını bunlar üzerine inşa edebiliriz" diyerek, bugüne kadar oluşturulan mevcut zemine bağlı olduklarını, karşı taraftan da aynı taahhüdü beklediklerini, bugüne kadar elde edilenleri çöpe atar veya yeniden müzakereye kalkılması halinde 45 yıl daha görüşme masasına mahkum kalınacağını belirtti.


"MARAŞ....."

Maraş konusunun bütünlüklü çözümün parçası olduğunu dile getiren Eroğlu, Maraş'ın Türkiye ve kendisinin gündeminde olmadığını kaydetti.


BAN Kİ-MOON GÖRÜŞMESİNİN ARDINDAN YAPILAN AÇIKLAMANIN DETAYLARI
Cumhurbaşkanı Eroğlu, BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon ile 20 dakikalık görüşme sonrasında BM binasında yapığı açıklamada, Kıbrıs Türk tarafının görüşmelere ön şartsız olarak bırakıldığı yerden devam etmeye hazır olduğu mesajını verdiğini yineleyerek, Kıbrıs sorununun son 45 yılda görüşülmemiş, konuşulmamış bir tarafının kalmadığını çözüm için gerekenin siyasi irade göstermek olduğunu vurguladı.

Kıbrıs Türk tarafını bugüne kadar bu iradeyi çeşitli BM planlarına evet demiş olmakla kanıtladığını ifade eden Eroğlu, ayni iradenin Kıbrıs Rum tarafına da gösterilmesi halinde bir çözüm bulunmamasına bir neden görmediğini belirtti.

Kıbrıs Türk tarafının yol haritasının net olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Eroğlu, bunu yılsonuna kadar bir anlaşma, bunun çok taraflı bir toplantıda garantörlerin de katılımıyla finalize edilmesi ve mart ayına kadar iki halkın ayrı ayrı eş zamanlı referandumuna sunulması olarak tanımladı.

Eroğlu, Kıbrıs sorununun 50 yılını doldurmak üzere olduğunu hatırlatarak, sorunu çözme zamanının çoktan gelip geçtiğini, bulunacak çözümün sadece Kıbrıs adasının değil, bölgenin de istikrarına katkıda bulunacağını belirtti.

EROĞLU PAZARTESİ AKŞAMI ADAYA DÖNECEK


Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ve beraberindeki heyet Pazar sabahı Kıbrıs’a dönmek üzere New York’tan ayırılacak. Eroğlu, İstanbul’da önceden belirlenen bazı temaslarının ardından 30 Eylül Pazartesi akşamı adaya dönecek. 
Editör: TE Bilisim