Fatura tarihi 16 Ağustos 2012
Fatura Dışişleri Bakanlığı’na kesilmiş;
3 ayaklı 3 çiçek, 240 TL.
1 mava arajmanı 100 TL,
3 zamıcolasia 210 TL,
2 ficuse 190 TL,
1 şefleria 90 TL
Toplam fatura tutarı KDV dahil 962.8 TL

Fatura tarihi 22 Ağustos 2012
Fatura Dışişleri Bakanlığı’na kesilmiş;
Çeşitli çiçek adları var, toplam fatura toplamı, 945.4 TL.
Fatura tarihi 29 Ağustos 2012
Fatura Dışişleri Bakanlığı’na kesilmiş;
Yine çeşitli çiçek isimleri var, toplam tutar, 1073 TL

Fatura tarihi 21 Eylül 2012.
Fatura yine Dışişleri Bakanlığı’nın.
3 cenaze çiçeği, 2 ayaklı çiçek, 3 zamıcolasia, 3 clour Coctus, 2 sigaass…
Fatura toplamı, 1177.4 TL.
Fatura tarihi 11 Eylül 2012,
Faturada şunlar yazıyor;
Bakan odasına bakım yapıldı, 3 cenaze çiçeği, 2 ayaklı çiçek, 3 yucca BB, 2 arekaryum.
Toplam tutar, 1061.4

Bunun gibi onlarca fatura var elimde, hepsini buraya yazmaya kalksak sığmaz.
Faturaların ortak özelliği Buket Çiçekçilik tarafından kesilmiş olması.
Faturaların hepsinde de imza işletme sahibi Gönül Şekerci’yi ait.
Zaten bu faturaların kopyasını da kendisinden aldık.

Zaten şikayetçi olan da Buket Çiçekçilik sahibi Gönül Şekerci, bize ulaştı ve şikayetçi oldu.
Dışişleri Bakanlığı’na kestiği faturalardan 15 bin TL’si geri dönmeyince, yani ödenmeyince haklı olarak şikayetçi.
Ama şikayeti de o kadar basit bir şikayet değil!
Sadece alacağı olsa hadi devletin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntı der geçeriz ama Gönül hanımın iddiaları öyle müthiş ki asıl şimdi sıkı durun…

Dönemin Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün, bir dönem bakanlığın bütün çiçek alımlarını buradan yapmış.
Yani, yukarıda da bir kısmını yazdığımız faturalarda adı geçen çiçekleri…
İyi de gerçekten bu çiçekler bakanlık adına alındı mı?
İşte müthiş iddia bu;
Bakanlık adına kesilen faturalardaki çiçeklerin çok büyük bir bölümü uydurma!
Naylon fatura yani!
Meğerse Buket çiçekçilik, bir dönem tamamen Hüseyin Özgürgün’ün Lefke’deki evinin bahçesine malzeme göndermiş.
Kazma kürekten tutun da, Rum kesiminden alınan 4 bin TL tutarındaki odun kesme makinesine kadar…
Bilmem kaç tane cemile çiçeği, onlarca meyve ağacı, bahçe tellemesi ve branda kaplaması…

Yanlış okumadınız sayın okurlar;
Dönemin Dışişleri Bakanı şu an ki UBP Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün, Lefke’deki evinin tüm bahçe işlerini ve malzemeleri bu işletmeden temin etmiş ama bunlar çiçek adı altında bakanlığa fatura edilmiş.
Ödenmeyince de iş patlak vermiş!
Buket Çiçekçiliğin sadece alacağı 15 bin TL, aldıkları da çok daha fazla.
Özgürgün’ün evinin bahçe düzenlemesi ve çok sayıda çiçek ve ağaç dikimi için…

Yazının bundan sonrası, hükümete, Başsavcılığa, Sayıştay’a ve hatta UBP Genel Yönetim Kurulu ve parti meclisinedir.
Burada büyük bir görevi kötü kullanma, suistimal ve halkın parasını şahsi menfaatler için kullanma vardır.
Daha ağır yazmak istemiyoruz!
Şikayetçi belli, belgeler belli, işlenen suç bellidir.
Ya gereğini yerine getirir halkın parasını iç edenlere hesap sorar ve bedelini ödetirsiniz, ya da böyle gelmiş böyle gider diye gözünüzü kapar, ama bu kez siz görevinizi ihmal etmiş olursunuz.
Karar sizin!






(NOT: Yurt dışında olacağımdan dolayı iki gün yazılarıma ara veriyorum. Çarşamba günü kısmetse yine birlikteyiz. L.Ö.)


Özker hocanın vasiyeti!

“Kıbrıs sorunundaki hareketlilik iyice hissedilir oldu. Kısa sürede sonuç alınabilirse Birleşik Kıbrıs'ta makro ekonomik göstergeler ciddi şekilde değişecek. İmzalar atıldığı anda kuzeyin ve güneyin ekonomilerini kırılganlaştıran pekçok unsur yeni federal devlete devredilecek ve hem kuzeyde hem güneyde bir anda göstergeler kendiliğinden pozitife dönecek, iki taraftaki kriz hâli kendiliğinden ortadan kalkacak.
Girdi maliyetlerini doğrudan etkileyen temel birtakım hizmetlerde pazar büyüyeceğinden daha rasyonel adımlar atılması mümkün olacak.
Birleşik Kıbrıs'ın geliştireceği barış ortamında bölgemizdeki pek çok ülkeden daha nitelikli bir demokrasiye ve kırılgan olmayacak, gelirleri üretimden kaynaklanacak güçlü bir ekonomiye sahip olmamız kolaylaşacak ancak bugün olduğu gibi yarın da rasyonaliteye karşı irrasyonalitenin etkinliğini sürdürmek için boş durmayacağını göreceğiz.
Fark şu olacak:
Bugün irrasyonellik popülerken yarın tam tersi yaşanacağından yapısal reformlar çok daha hızlı hayata geçirilebilecek. Birleşik Federal Kıbrıs için imzalar atıldığında ara bölgeye bir anıt inşa edeceğiz barış mücadelesine katkı yapan ve bu uğurda yaşamını yitirenlerin anısına. Özker Hoca'nın tek vasiyetini yerine getirmiş olacağız. O anıt aynı zamanda rasyonaliteyi de temsil edecek ülkemizde! Martin Luther King'in dediği gibi, "Darkness cannot drive out darkness; only light can do that. Hate cannot drive out hate; only love can do that - Karanlık karanlığı def edemez; bunu sadece ışık yapabilir. Nefret nefreti def edemez; bunu sadece sevgi yapabilir"... Elektrik kesintisi esnasında karanlığı okurken usuma düşenler bunlar...”

(Birikim ÖZGÜR)


MESAJ KUTUSU


Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, bu ülke insanına ‘geri zekalı’ dedin sustuk, trafik cezalarını vatandaşa ödettin sustuk ama artık çizmeyi iyice aştınız. Madem ki bahçenizin bütün malzemelerini biz ödedik, bundan böyle her Cumartesi günü o bahçede biz mangal yakacağız haberiniz olsun. Pirzolaların faturasını da adınıza kestireceğiz!

Sayın Halil İbrahim AKÇA, görev sürenizin sona ereceğini duyanlar bazıları bundan epey hoşnut oldular ama daha çok uzun bir süre burada görevde olacağınızı duyunca bakalım nasıl bir duygu içinde olacaklar?

Sayın Mustafa ARABACIOĞLU, gerekli hazırlıklar zamanında yapılmadığı için İngiltere’deki Türk okuluna hiçbir öğretmen gitmedi. Konuyu acilen gündeme alıp bu büyük soruna hal çaresi üretmeniz isteniyor. Kolay gelsin.

Sayın Mehmet AVCI, Haspolat-Lefkoşa arasındaki yolda hala refüj olmaması ölümlü trafik kazalarını beraberinde getiriyor. Bu konuda gerekli girişimleri yapmanız ve kamuoyu yaratmanız isteniyor.

Sayın Derviş EROĞLU, UBP’li bazı bürokratların görevden alınması nedeniyle parti içinde size karşı bazı tepkilerin oluşmasına neden oluyor. Müdahale etmeniz ve kıyıma son vermeniz isteniyor.

Sayın Ünal ÜSTEL, Meclis Başkan yardımcısı oldunuz ama kendinizi memleketin sahibi zannettiniz galiba. Bir sekreter aldınız, şimdi ikinci sekreter için talepte bulundunuz. Makam aracını beğenmediniz kendinize yeni makam aracı istediniz. İyi de bütün bunlar için siz memlekete ne verdiniz de bunları hak ettiniz?

Sayın İrsen KÜÇÜK, Ortaköy’de çok müstesna bir yerde ofis kurduğunuz ve yoğun bir çalışma ortamı içine girdiğinizi öğrendik. Hayırdır, bunu aktif siyasete devam kararı olarak algılayabilir miyiz?

Sayın Hüseyin ALANLI, UBP gölge kabinesini belirledi, siz de hükümetin İskele’de gölge bakanı gibi çalışıyorsunuz maşallah. Bakan Bakırcı’ya yaptığınız yardımlar gözlerden kaçmıyor. Yerel seçimler için iyi bir zemin hazırlıyorsunuz.

Sayın Zeren MUNGAN, okullar açılırken RHA’ların eskiye göre daha çık denetlenmesi isteniyor. Bazı uyanıklar araçları babalarının malı gibi kullanmaya başladılar bile.

Sayın Tekin ARHUN, son bir yılda bankacılık sektöründeki girişimleriniz taktirde karşılanıyor. Her ne kadar bazı çevreler tefecilik konusunda geçmişi gündeme getirse de doğru yoldasınız.

Sayın Mustafa GÖKMEN, yeni bir partinin kurulma aşamasında olduğunu ve kurucular listesinde sizin de isminizin olduğunuzu öğrendik. Hadi bakalım hayırlısı. Özellikle kırsalda konuşulan tek konu bu.

Salın Erman ÇİTİM, Kurban Bayramı öncesi yine kesinin ağzını açıp yüzlerce aile için yardım paketi dağıtmaya başlamışsınız. Allah kabul etsin, tuttuğunuz altın olsun.

Sayın İbrahim ÖZDAMLI, muhterem ablanızı kaybettiğinizi üzülerek öğrendik. Hem size hem de Abbas Elmas’a başsağlığı ve sabırlar dileriz. Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler versin…

Sayın Ahmet TOLGAY, çevreyi kirleten araç sürücülerine isyanınıza katılıyoruz da nasıl olur da bu kadar tecrübeli bir gazeteci araç plakası almayı ihmal eder onu anlayamıyoruz. Bir dahaki sefere umarız daha uyanık olursunuz.

Sayın Erhan ARIKLI, dede de oldunuz ya ağzınızın kulaklarınıza vardığı söyleniyor. Hak ediyorsunuz, minik toruna sağlıklı ve mutlu uzun ömürler dileriz. Bakalım sizin kadar milliyetçi cephede olacak mı?



Günün Fıkrası

Devlet memuru

Köyün birinde bir boğa varmış, köyde ne kadar dişi mahlukat varsa hepsi asılıyormuş.
Tüm köylü illallah etmişler. Sonunda yakındaki devlet üretme çiftliğine götürmeye karar vermişler. Götürmüşler durumu anlatmışlar müdür pek memnun olmuş ve boğayı almış aradan bir zaman geçmiş ve köylüler boğayı görmeye gitmişler. Müdürle karşılaşınca müdür bunları bir haşlamış, köylüler şaşırmışlar. O azgın boğada tık yok. Nerede olduğunu sormuşlar, yerini öğrenip yanına gitmişler.
Boğa bir ağacın altında yatmış ağzında sigara, keyif yapıyor.
- Ne ulan bu köyde burnumuzdan getirdin burada tık yok demişler.
Boğa cevap vermiş;
- Konuşmayın lan ben devlet memuru oldum.