Küresel iklim değişikliğinin sonuçlarını artan sıcaklılar buna bağlı hastalıklar ve ölümlerle gün ve gün daha çok yaşamaya başladığımız bu çağda Dünyamızın ve ülkemizin temel ve öncelikli konusu, çevreyi koruma ve çevreyle uyumlu olmadır. Bütün bunlar düşünüldüğünde ekonomi biliminin yegâne amacı, bugünkü kuşağın ihtiyaçlarını gelecek kuşakların ihtiyaçlarını bozmadan karşılama olan sürdürülebilir kalkınmadır.

Günümüzde teknolojininde sağladığı imkanlarla sonsuz olan ihtiyaçlarımızı karşılamak için savurgan bir tüketim, aşırı üretim ve kaynakların bilinçsiz ve korumadan kullanımıyla çevreyi tahrip ediyoruz.

Doğal kaynakların sınırlı olduğu ve tükenebileceği bir gerçek olarak karşımızda dururken çevrenin korunması ve bu durumun süreklilik arz etmesi kaçınılmaz olmaktadır.

Bir tarafta hızla artan nüfus olgusu diğer tarafta ise tükenmekte olan doğal kaynakların varlığı insanlık için yeni çözüm arayışlarını zorunlu kılmaktadır. Bu çerçevede ortaya koyulan çözüm şekli tektir.

Doğal kaynakların tamamen tüketilmeden, gelecek nesillere de aktarılmasının sağlanmasıdır.

Yani sürdürülebilir kalkınma anlayışının sağlanmasıdır.

İnsanoğlu doğaya üstünlük kurmaya çalıştı ama bu içinde yaşadığı çevre ile varolan uyumunun bozulmasına neden oldu. insan, doğayı sınırsızca kullanmaya ve hatta verdiği zarardan habersiz, onu sömürmeye başladı .Bu bilinçsiz kullanım zaman içinde çevre sorunlarının ortaya çıkmasına neden oldu. Doğa üzerindeki bu baskı, doğanın kendini yenileyebilme yeteneğinin üstüne çıktı ve hızlı bir kirlenme başladı. Bu hızlı kirlenmenin, insan ve diğer canlılara, kitlesel ölümler dahil, önemli zararlar vermeye başlaması, insanları çevreden kaynaklanan bu sorunlara karşı önlem almaya sevk etti.

Bugün yaşadığımız iklim krizide bunlardan biri.Bu konuda yapmamız gereken çok iş var.Ama en başta ben tek başıma ne yapabilirm demeden çevrenin korunmasına elinden geldiğince katkıda bulunmak.

Gıda denetim sonuçları açıklandı Gıda denetim sonuçları açıklandı

İnsanlığın kaynak tüketimi, gezegenin bir yılda yenileyebileceği üretimi aşmaya başladı. Yani doğayı geri kazanabileceğinden daha fazla tüketiyor ve kirletiyoruz. Dünya Bankası’nın(World Bank) verilerine göre, 2050 yılına kadar dünya nüfusu öngörülen 9,6 milyar insana ulaşırsa, insanlığın mevcut yaşam tarzını sürdürmesi için gereken doğal kaynakları sağlamak için neredeyse üç tane Dünya gezegeni gerekecektir.

Hükümetler arası İklim Konferansında özellikle mutabakat sağlanmaya çalışılan konulardan biri, emisyonların atmosferin ısısını 2o C arttırmamasıdır. IPCC’nin raporuna göre 2o C dereceye kadar sıcaklık artışının ortaya çıkarabileceği etkiler, ürün ve mahsul miktarlarında dengesizlik sebebiyle 10-30 milyon insan için açlık tehlikesi, sıcak hava dalgaları sebebiyle susuzluk, yetersiz beslenme ve bulaşıcı hastalık salgınları, kuraklıktan 0,4-1.7 milyar insanın içme suyu kaynaklarından mahrum kalması, kitlesel göçler, şiddetli kasırgalar şeklinde olabilecektir.

Duke Üniversitesi kaynaklı yeni bir çalışmada, hükümetler karbon emisyonlarını azaltmak için önlemlerini hızlandırmazlarsa, yüzyıl sonuna kadar dünya çapında hava kirliliğine bağlı 153 milyon erken ölüm olacağı saptanmış.

Bütün bunlar gösteriyor ki durum gerçekten ciddi bir aşamaya gelmiş.Bunun içinde israf etmemek gereğinden fazla tüketmememiz gerekiyor.Su ve karbon ayak izimizi azaltmamız gerekiyor.Yenilenebilir enerji kullanımını çoğaltmamız gerekiyor.; Mümkün olduğunca toplu taşıma araçlarını kullanmamız yolculuk ayak izinizi azaltmak için işe giderken arabamızı paylaşmamız gerekiyor. Tatillere mümkünse uçakla gitmememiz ,Et tüketmini, özellikle kırmızı et tüketimini azaltmamız gerekiyor.

Bugün yine 5 Hazianda yine bir çevre günü kutluyoruz.

Ama çevremiz hala kirli ,çöpler gelişigüzel sokaklara yollara atılıyor.Dünya çöpleri ayrıştırıp tekrar kullanırken biz hala çöp alanlarıa organik atık, cam, kağıt birlikte atıyoruz. Dağlarımız kontrolsüz bir şekilde yok edilirken rehabilitasyon planları sözde kalıyor.Sahillerimiz hoyratça kirletiliyor.Yeşil bir alan haline getirilmesi ve doğaya kazandırılması mükünken CMC hala olduğu yerde duruyor.Kaynaklarımızı ne yazık ki geleceğe aktaramıyoruz.Bunu önlemesi gerekenler ise ne yazık ki önlemekte yetersiz kalıyor.

Demek ki kurguladığımız sistem olmamış.Yada yeterli değil.Ve eğer gerçekten yollarımızdaki çöpleri ortaklığa akan lağım sularını ,bir günde çöplük haline getirilen ovaları ,oyuk oyuk dağları, gökyüzündeki kara dumanları , orman alanlarımızın yok olup gitmesini engellemek ve küresel iklim krizi için bir katkıda bulunmak istiyorsak çözümü başka yerde aramamız gerektiği açıktır.

Geldiğimiz durum itibari ile çevre yasasını güncellesenizde ağır cezalar koysanızda çevreyi kirleteni eğitmediğiniz ve buna paralel ceza yazdık diyerek arka kapıdan cezaları sildiğimiz sürece bir sonuca ulaşmak hayalden ötedir.

Küresel ısınma ile Dünya bize israf etmeyin bakın artık bu yükü kaldıramıyorum diye mesaj verirken .Biz nasıl israf etmeyeceğimizi bilmiyoruz ama çok acıdır ki okuyup öğrenmek ve hiç olmazsa yapabileceklerimiz olmasına ragmen yapmak içinde çaba sarfetmiyoruz.

Son 2 yılda pandemi dönemindede teyit ettik ve gördük ki aslında en önemli konumuz çevre .

Çevreniz sağlıklı ve güzel olursa Eğitimde Sağlıkta Ekonomide Turizmde bundan payını alıyor.

Bunun hala anlaşılmadığını görmekten büyük endişe ve ülkem adına büyük üzüntü duyuyorum.

Bunca yetişmiş insan potansiyelimize, Üniversitelerimize ragmen çevremizi gerektiği ölçüde ve yeterli düzeyde koruyamıyoruz.

Daha doğrusu kendilerine görev yüklenmiş olan ve bunun için maaş alan koruması gerekenlerde yapmaları gerekeni yeterli ölçüde yapmıyor.

Bir sonraki 5 Hazirana kadar kim olursa olsun kirletenin bedelini ödediğini görmek dileği ile…

Hakan Oran-LEKAD -Başkan

Cumhurbaşkanlığı Çevre Teknik Komite üyesi

Editör: Haber Merkezi