Arar, “Turizimci, yatırımcı, potansiyel görürse hemen gelir ve kısa bir zamanda en lüks tesisi kurar. Biz de, Mare Monte tesisinin hazırlıkları içersindeyiz” dedi.

Ali Çağatay: Rus turizmi bize yaradı mı? Kriz, Ruslar’ın Türkiye’ye daha fazla gelmesine ya da güney sahillerimize ve tabiki sizin başında bulunduğunuz Kıbrıs’a daha fazla turist akınına yol açtı mı?

Reha Arar: Ciddi anlamda açtı demek yanlış olur. Bir akım, başta Antalya olmak üzere var Akdeniz’e var, bunda Güney Kıbrıs’a da Akdeniz’deki diğer ülkeler de bir pay alıyor. Biz de daha çok Teksas Holdem Poker turnuvaları için gelen Rus grupları görüyoruz. Bir de onun dışında zengin Ruslar tek tek tatil yapmak için geliyorlar. Ancak rakamsal olarak baktığımızda olaya ‘Ruslar Kuzey Kıbrıs’a geliyor’ diğemeyiz. Rusya, Kuzey Kıbrıs’a ulaşım imkanını bulmuş değil, dolayısıyla bu sorunuza müspet cevap verme şansına sahip değilim.

Ali Çağatay: Hatırlarsanız bir süre önce Kuzey Kıbrıs’a komşu ülkelerden touch twon uçuşlar yapılarak Kıbrıs’a ulaşabilirliğin sağlayabileceğini söylemiştiniz. Moskova’dan Ankara’ya, Ankara’dan Ercan’a ya da Telaviv’den Adana’ya, Adana’dan Ercan’a olacak şekilde. Ancak, bu çok yavaş ilerleyen bir süreç. Bunları, bayrak taşıyıcı hava yolumuzun yapması lazım, ama orada galiba işler çok hızlı yürümüyor.

Reha Arar: Biz THY’nin bu konuda adım atacağı ümidimizi kaybetmedik, hala taşıyoruz. Bu sene kış tarifesinde bunu görmekzsek hakikaten hem üzüleyeceğiz, hem de kırılacağız. Çünkü, bu konu çok tartışıldı ve Sayın Cumhurbaşkanımız’ın ajandasına bile girdi ve bu konu ciddi anlamda gündem yarattı. Şahsen şu ana kadar bana ulaşan bu konu ile ilgili müsbet ve menfi birşey yok. Ancak ben, bu kış tarifsinde bu seferleri göreceğim ümidimi de kaybetmedim.

Ali Çağatay: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti turizminin iki hedefi var; birtanesi diplomatik, diğeri ise ulaştırma. Şimdi telefon hattımızda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Dış İşleri Bakanı Özdil Nami var;
Siz yakın bir zaman önce yurt dışından geldiniz, Rumlar her an masadan kalkabilir ya da daha doğrusu Rumlar yeni bir politika yeni bir diploması denemeye çalışıyorlar. Geldiğimiz noktayı özetleyebilir misiniz? Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin eğitim ve turizm adası olabilmesi için ne gibi umut ışığı var önümüzde ya da umutsuzluğumuzu sürdürmek durumunda mıyız?
Özdil Nami: Rum lider masadan kalktı, biliyorsunuz. Kıbrıs’ın güney açıkların hidro karbon yataklarının olduğuna dair ciddi bulgular var. Orada bazı parseller ilan edildi, Orada Kıbrıslı Türkler’in de hakkı var. Fakat bu hakkı görmezden gelerek tek taraflı araştırma yapmaya başladılar. Biz de buna eş zamanlı, eş değerli adımlar atmaya başladık. Rum lider, bunu mazeret göstererek, müzakere masasından kalktı. Ne zaman geri döncek bilmiyoruz. Bu konu da Birleşmiş Milletler’in, Avrupa Birliği’nin ve ABD’nin devreye girmesini bekliyoruz. Rum tarafının müzakere masasına dönmesini beklerken, ekonomimizi de beklemeye alacak değiliz. Ekonomiyi geliştirmek için elimizden gelen tüm çabaları sarf etmeye devam ediyoruz. Sizin de ifade ettiğiniz gibi, yurt dışından yeni döndün. Maceristan’a gitmiştim. Budapeşte’de yeni bir temsilcilik açtık. Rum tarafının engellemelerine rağmen, Türk tarafını bunu başardı. Burada Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da çok büyük katkıları olduğunun ifade etmek isterim. Orada kaldığım iki gün boyunca, Macaristan’da önemli işler yapan Türk iş adamları ile bir araya gelme fırsatı da buldum. Kendileri özellikle turizm sektöründe Macaristan’dan Kuzey Kıbrıs’a yönelik çok ciddi bir potansiyel olduğunu ifade ettiler. Ulaşım sıkıntısının altını onlar da çizdiler. Bu konuda atılacak rahatlatıcı bir adımın, oradan Kuzey Kıbrıs’a gelecek ciddi bir potansiyel olacağını ifade ettiler.
Reha Arar: Sayın Bakan, göreve geldiğinizden beri bu konuda bir kaç ülke üzerinde ciddi emek harcadığınızı izliyorum. Bugün Macaristan’la yaptığınız bu teması bundan önceki yıllarda İtalya ve birkaç Avrupa ülkesi ile de yapılmıştı. Ancak, buralarda tanıtım yapmadığınız sürece ne şekilde temsilcilik kurarsak, bir sonuca varamayacağımızı geçenlerde sizinle yaptığımız bir sohbetde belirtmiştik. Turizm Bakanlığı’nın tanıtım bölümü ile Macaristan’da İtalya’da ve İran’da belli bir tanıtım politikası ile ilgili mutabık kaldınız mı? Dışişleri Bakanlığı olarak sizinle bir tanıtım bölümünüz var.
Özdil Nami: Doğru, Dışişleri Bakanlığı’na bağlı tanıtma birimi daha çok Kuzey Kıbrıs’ın siyasi açıdan tanıtımı ile ilgili konulara odaklanmış. Biz göreve geldiğimiz son bir yıldan beri buna ekonomik boyutu da eklemek için çok büyük bir çaba sarf ediyoruz. Tabi dış temaslarımızda da görüyoruz. Turizm tanıtım konsepti modern dünyada da çok değişti. Sadece fuarlara katılmak, broşür bastırıp dağıtmaktan daha çok farklı bir boyuta taşıdı. Bu modern anlayışı aslında Türkiye uyguluyor. Bizim bu bilgi birikiminden faydalanmamız lazım, malesef o mekanizmalar henüz daha oluşturulmamış. Bunları oluşturmamız için daha iyi bir çalışma içerisine girmemiz gerekli olduğunu görüyorum. Bu açıldığımız piyasalarda rekabet çok yüksek noktada. ‘Turizm öncü sektörümüzdür’ diyen birçok ülke, o piyasalardan üstün teknik ile turist kapmaya çalışıyor. Bu konuda Kuzey Kıbrıs’ın atması gereken çok farklı adımlar olduğunu düşünüyorum.

Reha Arar: Türkiye turizm bakanlığı ile hemen hemen dünyanın bütün önemli ülkelerinde olan turizm müşavirlerinin aynı zamanda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni de tanıtları konusunda bir protokol imzalamarı sağlanamaz mı? Veya bu olay aktive edilemez mi?

Özdil Nami: Neden olmasın, bunların hepsi iyi fikirler. Belki ondan daha da önce Kuzey Kıbrıs’ın nasıl bir imajla, nasıl bir konseptle piyasalara pazarlanacağını tekrar tanımlamak lazım. Önceden de dediğim gibi ülkeler artık kendilerini bir marka olarak belli bir imaj ile pazarlıyorlar. Bizim imajımız acaba en doğru şekilde tanımlandı mı? Belki geçmişte tanımlanmıştı, fakat bugün o hala daha geçerli mi? Bence bunları tekrara masaya yatırmak gerekiyor.

Ali Çağatay: Çok teşekkür ederiz sayın bakan. Aslında çok doğru, yapılabilecekler sınırlı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti hükümeti sonuçta ana vatan hükümetine bakıyor bir anlamda. Büyük bir bütçe gerektiriyor, o büyük bütçenin altından kalkması tek başına mümkün değil. Sizin de dediğiniz gibi, Türkiye’nin tanıtma ofislerinin aynı zamanda Kuzey Kıbrıs’ı da bir destinasyon olarak tanıtması gerekir. Bu son derece kolay yapılabilecek bir şey. Ancak, orada bir koordinasyon sorunu var.

Reha Arar: Tabi tanıtması için ilk önce tanıması lazım, bu kişileri Kuzey Kıbrıs’a davet edip, bu kişilere Kuzey Kıbrıs’ı tanıtmak bence çok ciddi bir şekilde gider değil. Arada bir uyum oluşsun, bir organizasyon oluşsun. Burada sıkıntı o noktada diye düşünüyorum.

Ali Çağatay: Turizmin çeşitlendirilmesi lazım o noktada. Kuzey Kıbrıs’ın farkı burada kendini gösteriyor. Şans oyunlarının açık olması ayrı bir yön sağlıyor. Diyorsunuz ki, Monte Carlo’dan, Las Vegas’dan oyuncular oaraya gelebiliyor.

Reha Arar: Evet, Las Vegas’dan bile dersek daha doğru söylemiş oluruz.

Ali Çağatay: Turizmin ilerlemesi bakımından nasıl bir çarpan etkisi yapıyor?

Reha Arar: Şimdi bakın; küçük bir misal ile başlarsak, turizmin çeşitlenmesinde bizim 3 otelimizin ayrı ayrı yeri var. Biraz daha büyük bir misale gidersek; bugün kongre turizmi, zengin bir turistin bir ülkeye gelip para harcaması ve bir diğer turistin de onun yanında tahlih oyunları turizmine gelmesi turzimin çeşitleridir. Bunları olduğu gibi kabul ettirmek ve bunları artırmak turizimci olarak bizim görevimiz, önemlek değil. Turizmde herkes kendi istediğini yapmalıdır. Ailedeki bireylerden bir tanesi günün birçok kısmını SPA’da geçiriyor, bir diğeri de casino da geçiriyor. Bu tamamen normaldir. Eğer bu insan tatile çıktıysa, tatilde istediği şekilde olmalıdır. Merit Royal Otel de, ‘Size Özel’ konsepti ile biz bunu geliştirdik. Hangi saatte yemek yemek isterseniz o saatte yemeğinizi yiyebilirsiniz. Hangi saatte canınız ne yapmak istiyorsa onu yapabilirsiniz. Bu da, otelde serbest yaşamın bir şeklidir.

Ali Çağatay: Türkiye Cumhuriyeti Turizm Bakanlığı ile bu konuda temaslarınız var mı? 3 binin üzerinde yatak ile adanın en büyük turist ağırlama kapasitesine sahipsiniz. Bireysel olarak sizin bir girişiminiz oldu mu?

Reha Arar: Bizim bu konuda, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Turizm Bakanlığı ile girişimlerimiz oldu. Bakanlığın da bu konuda çalışmaları var ama, bu çalışmalar yeterli değil. Kuzey Kıbrıs turizmini ciddi şekilde masya yatırmak ve çözmek lazım. Gerek milli eğitim turizmi yani üniversiteler, gerekse; deniz, kum güneş, talih oyunları salonları turizmi ve gerekse sağlık turizmi, bunları toplarsak; birinde kişi hastanede tedavi olur, birisinde otelde yatar gezer eğlenir, diğerinde ise yurtta kalır günlük dersini çalışır. Dolayısıyla bunlar turizmin parçalarıdır ve aşağı yukarı turizm 30’dan fazla sektöre hizmet veren bir ana sektördür, real sektördür. Bir yolcu Ercan Havaalanı’na inip, uçağın kapısı açıldığı andan itibaren, bir taksinin taksimetresi gibi çalışmaya başlar. Ayak bastı parası ile bu başlar, ondan sonra taksi, ondan sonra otel, sonra yemek ve böyle devam eder. Biz olayın kümülatifine bakmamız lazım, bütününe bakmamız lazım ve bunu artırıcı tedbirleri almamız lazım. Burada yatak sayısının şu veya bu olması çok önemli bir faktör değil. Turizimci, yatırımcı potansiyel görürse hemen gelir ve kısa bir zamanda oradaki en lüks tesisi kurar. Biz şimdi, Mare Monte tesisinin hazırlıkları içersindeyiz. Çok yakında Merit Premium Hotel’imizin yanında yer alacak ve yatak sayımız artacak. Çünkü, biz Kuzey Kıbrıs turizminin bugün ve yarın daha da gelişerek artacağına inanıyoruz. Bu inançla hareket ediyoruz.

Ali Çağatay: Kıbrıs, Türkiye’ye göre düşündüğümüzde daha güneyde ve sezonun daha geç bittiği ve erken başladığı destinasyon halinde. Bu nasıl bir avantaj yaratıyor? Mesela bu avantajdan nasıl yararlanabiliriz?

Reha Arar: Kuzey Kıbrıs’ta senenin 300 günü güneşle uyanırsınız. Bu insana bir motivasyon verir. Bölgedeki havanın özelliği, Zefiros rüzgarlarının özelliği sizi ciddi anlamda tatil beldesi hissini veriyor. Ocak, Şubat aylarında bir soğukluk oluyor, ama Kıbrıs’da ben, palto ile gezen bir insan görmedim. Kalorifer ise sadece evlerin yüzde 10’un da var. Bunlar size verdiğim iki tane önemli kriter.

Editör: TE Bilisim