Avrupa Parlamentosu seçimleri ile ilgili yaşanan gelişmeler adamızdaki gerçekleri bir kez daha gözler önüne sermiştir.
"Kıbrıs Cumhuriyeti’ni paylaşmak istemeyen şöven Rum siyasi anlayışı ile taksimci,ayrılıkcı anlayışa sahip Türkiye destekli Kıbrıs Türk siyasilerinin yarattığı bu sorun bir kez daha gündeme gelmiştir.
1963’te ırkcı, Rum şövenistlerle taksimci Kıbrıslı Türkler’in başlattığı toplumlararası çatışmalarla Kıbrıs Cumhuriyeti’ni terkeden taksimci Kıbrıs Türk liderliği,Türkiye’nin de 4 Mart 1964’te 186 sayılı Birleşmiş Milletler kararına onay vermesi ile Kıbrıs Cumhuriyeti’ni Kıbrıslı Rumlara bırakmıştır.Kıbrıslı Türklere yönelik başlatılan Türkleştirme çabalarına hız verilmesi ve ‘ambargo’ yalanı propagandası bu tarihten sonra başlamıştır.
20 Temmuz 1974’te Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bozulan anayasal nizamını tekrardan tesis etmek ve toprak bütünlüğünü korumak için garantörlük sorumluluğu çerçevesinde askeri müdahalede bulunan Türkiye adanın taksimini gerçekleştirip, kuzeyde kendine bağlı kukla bir siyasi rejim kurdurmuştur.Asimilasyon ve entegrasyon politikaları çerçevesinde adamızın kuzeyine sistematik nüfüs aktarılıp demografik yapı bozulmuş,Kıbrıslı Türkler’in siyasi iradesi gasbedilmiş ve kendi ülkelerinde azınlığa düşürülmüşlerdir.Kıbrıslı Türkler’in göç etmesi için dayatmalar ve uluslararası hukuğun çiğnenmesi devam etmektedir.
Kıbrıs adası bir bütün olarak Avrupa Birliği’ne alınmasına rağmen, Avrupa Birliği yasa ve kuralları Türkiye’nin adanın kuzeyinde uluslararası hukuğu çiğnemeye devam etmesi yüzünden askıya alınmıştır.Kıbrıslı Türkler Avrupa Birliği vatandaşı olmalarına rağmen Türkiye’nin yayılmacı politikaları ile Kıbrıs Cumhuriyeti makamlarını işgalleri altında tutan Rum liderliği arasına sıkıştırıldığından toplumsal haklarını kullanamamaktadırlar.
Bu gerçekler ışığında nüfusunun büyük bölümü Avrupa Birliği vatandaşı olmayan ve Türkiye’nin kontrolundaki siyasi yapı içerisinde Avrupa Parlamentosu seçimi yapmak mümkün değildir.Yaklaşan Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılımın olmaması ve statükonun devam etmesi için Türkiye yetkilileri başta olmak üzere, yerli işbirlikçiler ve ayrılıkcı rejimin bekçileri eylem ve söylem birlikteliğine girişmişlerdir.Bir taraftan ayrılıkcı yapı içinde seçim talep ederken diğer taraftan Rum egemen anlayışına zorla kabul ettirilen Kıbrıslı Türkler’e geçiş noktalarında oy verme hakkının engellenmesi için açıklama üstüne açıklama yapmaktadırlar.Türkiye yetkilileri ile kol kola, ağız birliği yaparak Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılımı boykot etmektedirler. Kuzeydeki resmi haber ajansı ise Avrupa Parlamentosu haberlerine sansür uygulamakta muhtarlık ve yerel seçimleri öne çıkarmaktadır.Kıbrıslı Türkler’e hertürlü baskı yı yapıp daha sonra da ambargo, izolasyon yalanı ile toplumu kandıran ve ona mandra düzenini layık görenlere cevap vermek kaçınılmazdır.Tüm bu olumsuzluklara rağmen Kıbrıs’ta Kıbrıslılar’ın ortak yaşayabileceklerini, işbirliği yapabileceklerini göstermek,Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki haklarımıza sahip çıkmak ve hepsinden önemlisi taksimci, ayrılıkcılara cevap verip Kıbrıslı Türkler’in gerçek temsiliyetini uluslararası alanda görünür kılmak için 25 Mayıs Pazar günü yapılacak olan Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılım çağrısı yapıyoruz.Güneye geçiş kapılarının yakınına kurulan seçim sandıklarına giderek sadece Kıbrıs Cumhuriyeti kimlik kartlarınızı göstererek vereceğiniz oylarla hem ülkemize sahip çıkın hem de ülkemizi sömürge yapanlara ve işbirlikcilerine cevap verin.
Saygılarımızla.'
Sener Elcil
KTÖS Genel Sekreteri
