Ülke tarihinin, en geniş tabanlı Hükümeti olarak kurulan ve en büyük hayal kırıklığını da yaşatan 4’lü koalisyon CTP-HP-DP-TDP hükümetinin ardından UBP-HP Hükümeti, 6 ayını geride bırakırken en büyük sınavını Ekonomik ve Mali Protokol üzerinden vereceği aşikar.

UBP-HP Hükümetinin icraat ve hizmet noksanlığı ile bir önceki hükümetten çok da farklı olmadığı algısı, gün geçtikçe toplum nazarında daha yaygın bir şekilde kabul görmeye başladı.

Bir diğer ifade ile UBP-HP hükümeti, halkın vicdanında icraat ve hizmet notu ile sınıfta kalmaya aday.

Hizmet, icraat ile kamusal fayda sağlayacak projeleri üretme ve hayata geçirme noktasında mevcut tüm siyasi partiler ve politikacılar neden üretemediğini sorguluyor, Kıbrıs Türk’ü.

Ne Cumhurbaşkanlığı seçimi, ne kimlerin aday olacağı, ne Berlin’de gerçekleşecek 3’lü görüşme, ne Başbakan Ersin Tatar’ın yurtdışına gidip gidemeyeceği, ne Rum tarafının 1968’den beri devam eden uzlaşmaz tutumu, ne de Kıbrıslı Türklere güney komşularının bakış açısı, Kıbrıs’ın kuzeyinin en büyük ve birincil sorunu. 

Ülkenin en büyük sorunlarından biri hatta ilk sırada yer alan sorun öğesinin, üretemeyen partiler ve hizmet ile icraat fakiri politikacılar olduğunu söylemek, çok da iddialı bir yorum olmaz.

Ülke siyasetine yön veren tüm siyasi partiler ve kadroları ile seçilmiş milletvekillerinin hizmet ve icraat noktasındaki kısırlıkları, bugün Kıbrıs Türk’ünü dört el ile sarılması gereken Devletinden uzaklaştıran tehlikeli bir boyuta doğru kaymakta.

Bu tehlikeyi ve toplumsal sapmayı göremeyecek kadar ya sığ ya da kör bir noktada, bugün tüm politikacılar.

Ve Kıbrıs Türk halkı, hiçbirinin birbirinden farklı olmadığını gün geçtikçe daha da iyi anlamaya başladı.

Ve hizmet ve icraat fakiri, proje yoksunu kısır politikacılar eleştirilerini sadece bir Hükümete ve kabineyi oluşturan Başbakan ile Bakanları üzerinde toplamak adil olmamakla birlikte benzer eleştirilerden UBP-HP Hükümeti bugünlerde en büyük payı almakta. 

UBP-HP hükümetinin kurulması ile birlikte Ekonomik ve Mali İşbirliği Protokolünün imzalandığı algısını yaratanların, 6 aylık sürede protokolün öngördüğü hangi hizmetleri yaptığı, hangi icraatları toplum ve kamu faydasına hayata geçirdiği bugün tüm kesimlerce sorgulanmakta.

Ve tüm kesimlerde kızgınlık ile birlikte bir güvensizlik de hakim.

Uzaktan izleyende de yakından bilfiil yaşayanda da ayni bakış açısı egemen.

TC-KKTC arasında imzalanan Ekonomik ve Mali İşbirliği protokollerinin ruhunun ve amacının Kıbrıs Türk halkının hak ettiği hizmetler ve icraatların hayata geçirilmesinde ayrım yapılmadan tüm Hükümetlere tam destek verilmesi olduğu da unutulmamalı.

Hükümetlerin, icraat ve hizmetlerdeki başarısızlıklarının adını başka koyarak vizyonsuzluklarını ve iş yapmazlıklarını örtbas etmeleri çabalarından bugün Kıbrıs Türk halkı bıkmış bir noktada durmakta.

Ve tüm siyasilerin kredisi Kıbrıs Türk’ünün vicdanında bitme noktasına geldiğini görmek için de birazcık sokağın sesine kulak kabartmak yeterli, bugünlerde.

Ekonomik ve Mali İşbirliği protokolünün imzalanmasından bugüne geçen 6 aylık sürede hiçbir maddenin hayata geçirilmesini bir tarafa bırakın neden bir arpa boyu yol alınamadığı noktasında UBP-HP Hükümetinin açıklama yapması gerekmekte.

UBP-HP Hükümeti diğer tüm Hükümetlerden daha fazla bir sorumlulukla, neden Ekonomik ve Mali İşbirliği Protokolü’nün gereklerini yerine getirmediği veya getiremediğinin açıklamasını yapmakla yükümlü olduğunun farkına varmalı.

Ve hiçbir hükümetin, en çok da Ekonomik ve Mali İşbirliği Protokolü’nün imzalanmasını kendilerine karşı duyulan bir güven unsuru olduğu algısını yaratarak Devletin başına gelen UBP-HP hükümetinin hizmet ve icraat kısırlığı yanında irade noksanlığı ile 2020 başında imzalanması beklenen yeni 3 yıllık protokolü tehlikeye sokma hakkının olmadığını anlamasının zamanı geldi de geçiyor.

Çünkü, insanımızın hak ettiği hizmet ve icraatların olmazsa olmaz olacağı bir Devlet geleneğinin temel taşlarını oluşturacak ve ekonomik istikrar ile birlikte istikrarlı Hükümetlerin de önünü açacak en önemli unsurun protokollerin uygulanması olduğunu, politikacılarımıza inat Kıbrıs Türk’ü çok iyi biliyor.

Ve artık Kıbrıs Türk’ü kimin kendisi için daha iyiyi istediğini daha iyi anlıyor ve görüyor.

Çünkü, Kıbrıs Türk’ünün geçen 36 yılda karnı artık boş laflara tok.

Editör: TE Bilisim