Kıbrıs Time- Özel

‘Akciğerlerin Sirozu’ ismiyle bilinen silika kumunun, Girne’de bir otelin plajına serildiği iddiası bilim insanı ve çevre örgütlerini ayağa kaldırdı

Mutlaka araştırılmalı

 

Dünyada, ‘Akciğerlerin Sirozu’ ismiyle bilinen silika kumunun, Girne’de bir otelin plajına serildiği iddiası bilim insanı ve çevre örgütlerini endişelendirdi.  Sivil toplum örgütleri, KKTC’de geçen yıllarda da gündeme gelen silika kumuyla ilgili defalarca açıklama yapmıştı. Kıbrıs Türk Tabipler Birliği Eski Başkanı Dr. Suphi Hüdaoğlu kumun içeriği hakkında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Çağatay Güler’den gelen raporun kendilerini endişelendirdiğini belirtmişti.

BRONŞİT VE KANSERE NEDEN OLUYOR

Prof. Dr. Çağatay Güler’den gelen rapor doğrultusunda limanda bekletilen kumun halk sağlığına zararlı olduğu tespit edildi. Rapora göre, bu kumun çok küçük dozda bile uzun süre solunması silikoz, bronşit ve kansere yol açtığı, akciğerlerin kapasitesini ileri derecede azalttığı belirlendi. Sürekli tahriş etkisiyle bronşit ve kansere neden olduğu, kalıcı akciğer bozukluklarına yol açtığı ifade edildi. Çocuklar, astımlılar ve yaşlıların daha kısa sürede etkilendiği, astım gelişmesini uyardığı, astım nöbetlerinin sıklaşmasına yol açtığı belirtildi.

YAŞLILAR VE ÇOCUKLARDAN UZAK TUTUN

Halk sağlığına olumsuz yönde etkileyecek bu kumun, uzun sürede bekletilmeden toprağa gömülmesi gerektiği, atıkların rüzgar ile dağılmasının engellenmesinin önemine dikkat çekildi. Ayrıca bu kumun, yerleşim yerlerinin, okul, yaşlılar yurdu gibi en çok ve çabuk etkilenebilecek yaş sınıfından uzak tutulmasının önemine dikkat çekildi.

***

“KUM GÖMÜLMÜŞSE PLAJA SERİLEN NE?”

İki yıl önce bir taş ocağına Bakanlar Kurulu Kararıyla gömülen silika kumunun akibeti hakkında bir araştırma yapılmasını isteyen bilim insanları ve çevre örgütleri, “Eğer bu kum iki yıl önce gömüldüğü bilinen kum ise bunun nasıl oluyor da tekrar plaja seriliyor” dedi. Star Kıbrıs’a açıklama yapan örgütler şunları söyledi:

SONUÇLARI TRAJEDİYE YOL AÇABİLİR

Nurçin Arık Buka Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Çevre Sorumlusu Nurçin Arık Buka şunları söyledi: “Silika tozlarının neden olduğu Silikozis hastalığı aslında bir meslek hastalığı. Burada iddia edildiği gibi denizdeki kumsalda silika mevcutsa bu çok daha trajedik sonuçlara yol açabilir. Uluslararası Kanser Araştırma Kurumu silika tozunu grup 2 a kanserojen grubunda tanımlamaktadır. Zaten yapılan çalışmalarda bu hastalığa yakalananlarda akciğer kanseri daha sık görülmektedir. Silika tozuna bağlı hemen veya geç dönemde şikayetler ortaya çıkabilir, sessiz de seyredebilir.

“AKCİĞER KANSERİNE KADAR İLERLER”
Fakat inhale edildiği zaman akciğerlerde makrofaj dediğimiz savunma hücreleri bu tozları yok etmeye çalışır, yok edemez ve bir kısır döngüye girerek akciğerlerde nedbe dokusu oluşur. Bu kısır döngü devam eder, akciğer kanserine kadar ilerleyebilir veya sessiz kalabilir en hafifinden öksürük, balgam,  solunum sıkıntısına neden olabilir. Alınan silika tozunun miktarı ve tozun büyüklüğü de önemlidir, fakat az miktar bile alınsa akciğerlerden atılamaz çünkü sindirilemez.

“HASTALIĞIN TEDAVİSİ YOKTUR”
Hastalığın maalesef tedavisi yoktur, gelişen komplikasyonlara bağlı geçici tedaviler uygulanır fakat hastalığın ilerlemesi engellenemez. Buradaki iddia çok ciddi, sahilde rüzgarın da etkisi ile özellikle çocuklarda ve akciğer hastalığı olan grupta maruzuyet çok daha ciddi olacaktır. ilgili kurumların ivedilikle bu konuyla ilgileneceğine inanıyoruz. KTTB bu konunun da takipçisi olacaktır.”

EROL EMİN (GÜÇ-SEN BAŞKANI): “KUMU DÖKÜLDÜĞÜ YERDEN ALIP PLAJA SERMİŞLER”

“Bu silika kumu yüklü gemi 10 Ağustos 2010 tarihinde Mağusa serbest limana gelerek yükünü boşalttı. Tam 8 ay limanda kaldı bu kum. Bu süreçte KTTB, YBH, Mağusa Çevre Platformu etkin bir mücadele sergiledi. KTTB Türkiye Hacettepe Üniversitesi’nden bilim adamı Prof. Dr. Çağatay Güler’i adaya getirerek kum hakkında bir araştırma raporunun çıkmasını sağladı. 01 Şubat 2011 tarihinde çıkan raporda solunması halinde bu kumun bronşit ve kansere yol açabileceği belirtildi.

BAKANLAR KURULU KARARIYLA…

Çevre örgütlerinin Başbakan İrsen Küçük’ü ziyaretinin ardından yapılan Bakanlar Kurulu Kararıyla bu silika kumunun gömülmesi kararı çıktı. Ve 22 mart 2011 tarihinde kum gömülmek üzere limandan taşınmaya başladı. Taşıma işini üstlenen firma kumun taşınmasından para almayacağını belirtti. Kum değirmenlik taş ocakları bölgesinde bir taş ocağına taşındı. Şimdi anlaşılıyor ki birileri bu kumu o taş ocağından alıp plaja sermiş. Eğer bu doğruysa ve bu iddialar kanıtlanırsa bunu yapanlar yargı önünde hesap vermeli.”

DOĞAN SAHİR(YEŞİL BARIŞ HAREKETİ BAŞKANI): “KUM AÇIK BİR ŞEKİLDE TAŞINDI”

Biz bu kumun ülkemize gelmesinden gömülmesine kadar her aşamasında yer alan bir örgüt olarak mücadele verdik. Bakanlar Kurulu Kararının ardından bir gün sonra ilgili bakanlık bir özel şirkete bu kumun taşınması ihalesini verdi. Ancak yapılan bilimsel protokollere uyulmadan bu kum açık bir şekilde taşındı, hatta yolda kaza bile meydana geldi. Biz raporlarla sabitlenen ve insanların bulunduğu ortamlardan uzak tutulması gereken bu kumun bir plajda kullanılıyor iddiası infial yaratmıştır. Bu yanlışların bilerek yapılıyor olması intiharla eş değerlidir, hele turizm adı altında gerçekleşmesi ise olayın bir diğer vahametini gösteriyor. Bu plajda kullanılan kumun silika kumu olduğunun ispatlanmasının ardından yetkililerin derhal idari soruşturmayı başlatacağını umuyoruz.”


Prof. Dr. Çağatay Güler Hoca’nın silica kumu ile ilgili raporu

 

 

SİLİSYUM DİOKSİT

Silisyum dioksit (kuvars, silika, silisik oksit silikon dioksit, kum, çakmak taşı) sertliği ile bilinen kum ve kuvarsta bulunan bir maddedir.

Başta cam sanayisinde olmak üzere yaygın kullanım alanı bulunan bu madde amorf halde cam kumu olarak bilinen ham madde biçiminde ülkeler arasında nakledilmektedir. Optik liflerin yapımında da kullanılır. Toz halindeki bazı yiyeceklerin akışkanlığını artırmak için de katılır. Silisyum hava ile temas ettiğinde silisyum dioksit oluşur. Bakteri, bir hücreli mini canlılar, bitki ve hayvanların kabuk ve hücre duvarlarında da bulunur.

Çok küçük dozda (OSHA 0.1 mg/m3) uzun süre solunması silikoz, bronşit ve kansere yol açar. Akciğer kapasitesini ileri derecede azaltır. Sürekli tahriş etkisiyle bronşite ve kanser gelişmesine neden olur. Amorf silisyum dioksit silikoza yol açmaz ancak kalıcı akciğer bozukluklarına yol açarak kanser gibi kötücül gelişmelere neden olur. Ağızdan az miktarda alındığında silisyum dioksit sindirilmez ve bağırsaktan atılır. Ancak ağızdan da yüksek miktarda alınması bağırsak tıkanıklıklarına yol açabilir.

Çocuklar, astımlılar ve yaşlılar daha kısa sürede etkilenirler. Akciğer bozuklukları ve kanser gelişimi daha hızlıdır. Astım gelişmesini uyarır ve astımlılarda astım nöbetlerinin sıklaşmasına ve ağırlaşmasına yol açar.

Bu nedenle:

-Sanayide kullanılamayacak hale gelmiş silisyum dioksit uzun süre bekletilmemeleri uygun biçimde toprağa gömülmelidir.

-Bu atıkların rüzgâr vb ile dağılması engellenmelidir.

-Yerleşim yerlerinin, okul, yaşlılar yurdu vb kurumların yakınında biriktirilemez.

Prof. Dr. Çağatay Güler

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi

Halk Sağlığı Anabilim Dalı öğretim

Üyesi








Editör: TE Bilisim