Gazimağusa’daki doğal yaşamın felakete sürüklemesini engellemek için Gazimağusa Belediyesi’nin Lefkoşa’dan gelen dere yatağını tıkamak zorunda kalmasını ilgili devlet birimlerinin önemsizleştirmeye ve sözde tespitlerle konuyu geçiştirmeye çalıştığını üzüntü ile görmekteyiz.

Köklü çözümler üretmeyen ilgili devlet birimleri kirli suların Gazimağusa’ya doğru akışını sağlamanın yollarını aramaktadır. Tek dertleri kendilerine göre hatırlı kişilerin arazilerini korumaktır ve sorunu çözmeden dere yatağının önündeki seti kaldırmak istemektedirler. Lağımlı suların önünü kesmek için dere yatağının önünü kesmemizden sonra devleti yönetenler sözde kontroller yaparak Gazimağusa’ya akan suyun kirlilik taşımadığı tespit ettiklerini bugün kamuoyuna yaptıkları açıklamadan öğrenmiş bulunmaktayız.

Haspolat’tan Gazimağusa yönüne gelen derelere kontrolsüz olarak bırakılan vidanjör atıkları, mezbaha atıkları ve eksik arıtılmış sular, Köprü Barajı’na, oradan da Gazimağusa’ya akışı devam etmektedir. Bu akışın devam ettiği ortamda elde kesin tahlil sonuçları olmadan Gazimağusa Beldiyesi’nin dere yatağına yaptığı kritik müdahaleyi gereksiz bir iş gibi değerlendirmek en hafif deyimle iş bilmezliktir. Haspolat Arıtma Tesisi’ne yapılacak ek üniteler Şubat ayı sonunda devreye girecektir. Ek üniteler devreye girene kadar bu tesisten çıkan sular eksik artırılıyor ve kirlilik derecesi çok yüksek demektir. Bunun yanında, yetkililer ve ilgili çevre örgütlerinin teslim ettiği gerçeğe göre; her gün dere yatağına 600 ton peynir altı suyu, mezbaha artığı ve vidanjör atıkları dökülmektedir. Uzun zamandır devam eden bu durum Köprü barajını tamamen kirletmiş durumdadır. Bunun yanında, bizlere yeni ulaşan bilgiye göre, Lefkoşa’daki kriz döneminde aylarca Devpa önündeki pomba istasyonunun arızalı olması nedeniyle dere yatağına binlerce ton lağım suyunun aktığı ve bu suların yönünün de Gazimağusa olduğudur.

İlgili devlet birimlerinin üstünkörü yaptıkları tespitlerin bir an doğru olduğunu varsayarsak ve Haspolat Arıtma Tesisi’nden çıkan suyun insan sağlığı için tehdit oluşturacak kadar kirli olmadığını kabul etsek bile, kontrolsüz bir şekilde bu suya karışan zararlı atıklar sürekli olarak dere yatağına bırakılmaktadır. Bu gerçek önümüzde dururken insan sağlığını riske atmamız beklenmesin. Bu durum devam ederse hem Gazimağusa kentine hem de “Natura 2000” kapsamındaki göllerimizde geriye dönüşsüz tahribata yol açacaktır.

Uzun bir süredir devam eden lağım suları konusunu çözmek yerine, Gazimağusa’yı daha büyük bir felakete sürüklemek için akıl almaz işler yapıldığını söylemiştik. Bu görüşümüzdeki haklılığımız, devlet yetkililerinin “ Gazimağusa Belediyesi’nin dereye yaptığı set gereksizdir, su kirli değildir” dediğini gördükten daha iyi anlaşılmaktadır. Sorumluluk sahibi olması gerekenlere bir kez daha sorumluluklarını hatırlatırız. Yetkililerin, konuyu ciddiyetle ele alarak Lefkoşa’dan kentimize doğru akan her türlü kirliliğin köklü çözümünü bulması devleti yönetmenin bir gereğidir. Bizler, Gazimağusa’yı bu felaketten korumak adına kentimize akan suyu engellemek için her türlü çabayı ortaya koyacağımızdan kimsenin kuşku duymaması gerekmektedir. Tüm çevre örgütleri ve konuya duyarlılığı olan herkesi bu mücadeleye destek olmaya ve bu badire atlatılana kadar güç birliği yapmaya çağırırım.



Oktay Kayalp
Belediye Başkanı
Editör: TE Bilisim