Eroğlu, katıldığı bir televizyon programında artık müzakerelerin uzamaması gerektiğini söyledi.

Rum halkının keskin düşüncelerinde kilise ve liderlerin etkisi olduğunu belirten Derviş Eroğlu, “Eğitim sistemlerini değiştirmeleri gerekiyor. Rum liderler, ‘1974 öncesine döneceğiz, herkes evine, malına gidecek’ şeklindeki söylemlerini değişmediği sürece bir yere varılamayacak” dedi.

Cumhurbaşkanlığı Basın Bürosu tarafından verilen bilgiye göre, televizyon programındaki konuşmasında, Rum liderlerin, halkına gerçekleri söylemesi gerektiğine dikkat çeken Eroğlu, Kıbrıs’ta iki halk bulunduğunu anımsatarak, Kıbrıslı Türklerle Kıbrıslı Rumların yan yana ve barış içerisinde yaşamasının mümkün olduğunu belirtti.

“ANASTASİADİS BENİM VERDİĞİM TAAHHÜDÜ VEREMEDİ”

Cumhurbaşkanı olmadan önce, kendisini “uzlaşmaz” olarak nitelendirdiklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Eroğlu, şunları kaydetti:

“Seçildikten sonra yaptığım ilk şey samimiyetimi ve çözümden yana tavrımı ortaya koymak üzere Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’ne mektup yazarak müzakerelerin kaldığı yerden devam edeceği taahhüdünü vermek oldu.

Bugün ise Anastasiadis, Hristofyas’la kaldığımız yerden devam edeceği taahhüdünü veremiyor.

Kendisi, bunu yapmış olsa, bu sene olmasa bile, gelecek yılın ortalarında bir anlaşmaya varabiliriz.

Şimdi, adada var olan gerçekleri inkâr etmeden bir anlaşma olması gerektiği yönündeki söylemlerimi inkâr etmiyorum.

Ama Kıbrıs’ta bir anlaşma zamanının geldiğine ve bu anlaşmanın olup olmayacağına yönelik tartışmaların da çok uzun süre devam etmemesine inandığımı da açıkça ortaya koyuyorum.

Görüşmeler, 1968’den beri devam ediyor. Bu dönem içerisinde 3 kez BM Genel Sekreterleri’nin çözüm önerileri ortaya çıkmıştır.

Bunların tümünü reddeden Rum tarafıdır. Daha uzun süre müzakere masasında oturmak, halkımızın anlaşma olup olmayacağı tartışması ve endişesi içinde yaşamasına olanak sağlamak bana göre mümkün değildir.

Bize göre çözümün zamanı gelmiştir. Ancak bu çözümü gerçekleştirmek için karşı tarafın da aynı anlayış içerisinde olması gerektiğini de kabul etmemiz lazım. Karşı taraf bu anlayış içerisinde değilse müzakereler uzun yıllar daha devam edebilir.”

“MÜZAKERELER UZAMAMALI”

Ucu açık müzakerenin, sadece zaman kazanmak isteyen tarafın işine geldiğine dikkat çeken Eroğlu, Rumların bundan yana olduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, müzakerelerin uzaması halinde, anlaşma beklentisi içinde olan insanların hayal kırıklığı yaşayacağını dönemin Rum lideri Hristofyas’a söylediğini hatırlatarak; “Anlaşmaya inancı olan insan sayısı, müzakereler uzadıkça azalıyor. Bunu göz ardı etmemek gerekiyor. Nesiller değişiyor” diye konuştu.

“TALAT DA ANLAŞAMADI”

2’inci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın zaman zaman televizyon programlarında kendisine yönelik suçlamalar yaptığını belirten Eroğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Haftada nerdeyse 5 gün, eski Cumhurbaşkanı olarak televizyona çıkarak mevcut cumhurbaşkanını eleştiren birisi dünyada görülmemiştir. Bana haksızlık ediyor.

Politikası gereği bunu yapmaya devam ediyor. Varsın devam etsin. Soruyorum; Çözüm isteyen bir muhatabımız mı var da ben mi çözüm istemedim?

Talat da 5 yıl cumhurbaşkanlığı yapmıştır. 2 yıl, çok yakın dostu olan Hristofyas ile görüşmüştür ama bir anlaşmaya varamamıştır.

Ben de Hristofyas ile 2 yıla yakın görüştüm. Bir anlaşmaya varamadım.

Çünkü herhangi bir anlaşma metinini kendi halkına götürmeye çekinen bir liderle anlaşmak mümkün değildir.

Talat’ın anlaşamadığı bir liderle, ben de sonuç alıcı bir noktaya getiremedim. Olay budur.”

“KURULACAK OLAN YENİ BİR DEVLETTİR”

Kıbrıs konusunda çözüme ulaşılmaya çalışılırken “sadece iki bölgeli, iki toplumlu, siyasi eşitliğe dayalı bir federal çözüm” ifadesiyle bir yere varılamayacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Eroğlu, “Bunların altının doldurulması lazım” dedi.

Anastasidis’in son dönemlerde basında yer alan açıklamalarını değerlendiren Derviş Eroğlu, şöyle dedi:

“Anastasiadis Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devamı istiyor. Halbuki eğer anlaşırsak burada iki tarafın vereceği yetkilerle yeni bir devlet kurulacak.

Kıbrıs Cumhuriyeti’ne sahip çıkma düşüncesinden vazgeçmek niyetinde değildirler.

Bunu Annan Planı referandumunun öncesindeki gece dönemin Rum liderli Papadopulos da ifade etmişti. O zaman nasıl anlaşacağız? Nasıl yeni bir ortaklık kuracağız?”

“ZAMANA OYNAMA İSTEĞİ VAR”

Gönderdiği mektupta, Anastasiadis’e Downer’in taraflara verdiği 77 sayfalık yakınlaşma kâğıtlarını kabul edip etmediğini sorduğunu söyleyen Eroğlu, şöyle devam etti:

“Ancak kendisi verdiği yanıtta, başka başka konulardan bahsetti. Ben bu mektupları Dışişleri Bakanlığı’na da gönderdim. Zaten bugüne kadar yazdığım ve aldığım mektupları şimdiki Dışişleri Bakanı’na da gönderdim. Anastasiades bana verdiği yanıtta, zamana oynama düşüncesini ortaya koydu.”

“MUHATABI BENİM”

Anastasiadis’in son verdiği demeçte, müzakerelere AB ve Türkiye’nin katılımını istediğini hatırlatan Eroğlu, “Maraş konusunda da Downer’i aracı olarak kullanması ve düşüncelerini Davutoğlu’na iletmesi, bana göre Anastasiadis’in muhatap olarak Türkiye’yi görmesindeki neden, ‘Kıbrıs’taki uzlaşmazlığın nedeni Türkiye’dir’ diye dünyaya mesaj vermektir. Kendisinin muhatabı benim” dedi.

Cumhurbaşkanı, geçmişte 3 garantör ve iki tarafın katılımıyla 5’li toplantı yapılması yönünde bir teklifi olduğunu ve bunu BM Genel Sekreteri’ne de kabul ettirdiğini anımsatarak “Ancak Rum tarafı bunu kabul etmek istemiyor” dedi.

“RUM ÜNİVERSİTESİ’NDEN KONFERANS TALEBİ GELDİ”


Cumhurbaşkanı Eroğlu, “Acaba Rum toplumuna Kıbrıs sorununu siz anlatın deseler, anlatmaya var mısınız” şeklindeki soruya ise şöyle yanıt verdi:

“Küçük Kaymaklı Spor Kulübü’nde dün arkadaşlarla sohbet ettiğimiz sırada 2 Rum geldi, yol sormak için yanımızda durdu.

Bir tanesi Kıbrıs Üniversitesi’nin rektörü olduğunu söyledi. Beni görünce şaşırdı. Biraz sohbet ettik. Ardından yakında Kıbrıs Üniversitesi’nde Kıbrıs sorunu üzerine bir konferans düzenlemeyi düşündüğünü ve beni konuşmacı olarak davet etmeyi düşündüğünü söyledi.

Ben de ‘olur’ dedim.”

“KENDİ KENDİMİZİ SUÇLAMAKTAN NİYE ZEVK ALIYORUZ”


Anastasiadis’in, “7’nci Cumhurbaşkanı” olduğunu ve şimdiye kadar gelen diğer cumhurbaşkanlarının hiçbir çözüm anlaşmasına imza atmadığını hatırlatan Eroğlu şunları söyledi:

“Ancak biz dönüyoruz ve Eroğlu zaten anlaşma istemez sözlerini söylüyoruz. Dönüp buna inanıyoruz ve dünyaya bu mesajı veriyoruz. Kendi kendimizi suçlamaktan niye zevk alıyoruz.”

Kendisinin uzlaşmadan ve anlaşmadan yana olduğuna vurgulayan Derviş Eroğlu, konuşmasına şu şekilde devam etti:

“Kıbrıs sorununu miras olarak aldım. Yeni başbakan seçildiğim dönem, kendi çocuklarımın bu sorunun çözümünü görmesini diledim. Ama aradan yıllar geçti. İnşallah torunlarım bu sorunla yaşamaz dedim. Şimdi diyorum ki; inşallah torunlarımın çocukları bu sorunla yaşamaz. Bu Kıbrıs sorunu mirasını çözümlenmiş bir şekilde gelecek nesillere devretmek benim idealimdir. Herkesin şunu bilmesi lazım. Masaya uzlaşmama niyetiyle oturan Rum tarafıdır. Kliridis hatıralarında, ‘uzlaşma için masaya oturduk ama uzlaşmadık ve Türk tarafını yıllarca masaya oturttuk ama hiçbir anlaşmaya imza koymadık’ diye yazmıştır.”

“PARTİLERDEN GELECEK HER TÜRLÜ ÖNERİYE AÇIĞIM”


Cumhurbaşkanı Eroğlu, “zaman zaman siyasi partilerle bir araya geliyorsunuz. Partilerden size öneriler geliyor mu?” şeklindeki soruya verdiği yanıtta, her türlü öneriye açık olduğunu birçok kez ifade ettiğini belirtti.

New York ziyaretiyle de ilgili konuşan Derviş Eroğlu şöyle devam etti:

“Osman Ertuğ’u dün New York’a gönderdik. Bazı temaslarda bulunarak randevular alacaktır. Ayrıca her Eylül ayında, İslam ülkelerinin de New York’ta görüşmeleri var.

Bizim Dışişleri Bakanlarımız her yıl bu buluşmaya davet edilir. Hüseyin Özgürgün bir kere gidebildi. Daha sonraki toplantılara New York temsilcimiz katıldı. Şimdi, Özdil Nami benimle geliyor. O toplantılara da katılacak. Bazı görüşmelerimizde birlikte olmamızın hiçbir sakıncası yoktur.”

“PROTOKOLLERDE HÜKÜMET EDENLER DE SÖZ SAHİBİ OLMALI”

Halkın hükümetten büyük beklentisi olduğuna dikkat çeken Eroğlu, “Halk icraat bekliyor. Hükümet icraat hükümeti olmalı. Elbette vatandaşın en büyük sorunu ekonomiyle ilgili konulardır. Mali tedbirler yanında ekonomiyi nasıl büyütüp, sanayiciyi, tüccarı, iş insanı, esnafı nasıl rahatlatacaklarını, halkın refahını nasıl artıracaklarını düşünmelidirler” dedi.

Ekonomik protokoller imzalanırken, KKTC’de yaşandığı bilinerek imzalanması ve uygulanması gerektiğine vurgu yapan Derviş Eroğlu, “Türkiye’de atılan adımlar başka sonuçlar doğurur, burada atılan adımlar başka sonuçlar doğurur” ifadelerine yer verdi.

Türkiye ile ilişkilerin samimi bir şekilde sürdürülmesi gerektiğini anlatan Cumhurbaşkanı Eroğlu, işbirliği protokollerinin olacağını ve bunun ülke koşulları dikkate alınarak yapılması gerektiğini belirtti.

“TÜRKİYE İLE BİR PROBLEMİM YOK”

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Türkiye ile ilişkilerini sorulması üzerine ise şu şekilde yanıt verdi:

“Bir sorun olduğunu düşünmüyorum. Ama maalesef, söylemekte kendimi mecbur hissediyorum; Buradan Ankara’ya gerçeklerle bağdaşmayan mesajlar gidiyor. Hatta ben bir yetkiliyle konuşurken, eğer bir dosya varsa getir masaya koy. Bu dosyaya neyin yanlış neyin doğru olduğunu ben size söyleyeceğim dedim. Masaya birşey konulmadı. ‘Bütün partileri ve sendikaları Eroğlu idare eder’ şeklinde bir kanaat oluşturmaya çalışılıyor. Anımsanacağı üzere 2011 yılında İnönü Meydanı’nda 2 miting yapılmıştı. Maalesef bazı arkadaşlar Ankara’ya bunları benim düzenlediğimi iletti.
Benim Ankara’yla bir kavgam da yok, Ankara’ya bir tepkim de yok. Tabii ki giden ve gelen mesajların kaynağına bakmak lazım. Bana her konu sorulabilir. Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu söyleyecek yaşta ve olgunluktayım. Yoksa benim Anavatan Türkiye ve AK Parti ile hiçbir derdim yok. Ama bilinçli olarak, belki gözdem düşerim diye bu tür haberler gönderiliyor. Ben zaten siyasi kariyerimin zirvesine geldim. Ben bunca yıldır Türkiye ile kavga etmedim. Bundan sonra da edilmemesi gerektiğini bilecek olgunluktayım.”

“ANAYASA DEĞİŞTİRİLMELİ”

Ülkede Anayasa ve bazı yasaların değişmesi gerektiğini, ileriye doğru adım atma sürecinin başlamasında fayda olduğunu son Başbakanlık dönemi ile Cumhurbaşkanı seçilmesinin hemen ardından dile getirdiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Eroğlu şunları kaydetti:

“Hatta Başbakan olduğum zaman, Anayasa değişikliğini hukukçularıma hazırlatıp, kitapçık şeklinde Meclis’e yolladım. Siyasi partiler bir toplantı yaptı ve bir daha gelmediler. Daha sonra Anayasa’nın 162’nci maddesinin değişmesi için Meclis’e öneri sundum. O dönem muhalefet CTP idi ve karşı çıkmışlardı. CTP iktidardayken değişiklikler tartışmaya açıldı ama yine olmadı. Son UBP hükümetteydi ve yine tartışılmaya başlandı ve olmadı. Süratle Anayasa değişikliğine, siyasi partiler yasası değişikliğine, meclis iç tüzüğünün tamamlanmasına şiddetle ihtiyaç vardır. Ben bu konuda her türlü desteği vermeye hazırım.” 
Editör: TE Bilisim