Covid-19 salgını ile mücadelenin sağlık ayağını mutlak bir başarı gösterildiği yadsınamaz.

Peki ekonomi bacağında neden başarılı veya en azından umut verici bir çalışma henüz ortada yok?

Neden ekonomiyi rahatlatacak bir yol haritası ortaya konulamadı?

Devlet neden piyasalara güven artırıcı önlemler ile gücünü hissettirmekten uzak veya bir başka şekilde sorarsak Devlet ana neden ortada gerektiği gibi yok?

Anadolu Türk’ü, Devlet ana’nın kollayıcı koruyucu gücünü sağlık alanı yanında ekonomideki istikrarın korunmasına yönelik müdahaleler ile de salgının ilk günlerinden beri hissederken Kıbrıs Türk’ü neden tek başına?

Türk Devleti Anadolu insanı için ithal ürünlere fon koymaktan banka faizlerini düşürmeye kadar bir dizi önlemleri Devlet geleneği ve ciddiyetine yakışır şekilde ortaya koyarken neden Kıbrıs Türk’ü ekonomide olası kaos ve krizlerin insafına terk edilme tehlikesi ile karşı karşıya?

Akdeniz’in öte yakasında banka borç faizleri Devlet eliyle yüzde 1’lerin altına indirilirken Kuzey Kıbrıs’ta banka sermayesi Devlete yön vermekte.

Kuzey Kıbrıs’ta yüzde 10’lara yaklaşan banka borç faizlerine olağanüstü dönemlerde bile müdahale edemeyen Hükümetlerin ekonomiyi istikrara kavuşturmasını beklemek, ölü gözünden yaş beklemek değil de nedir?

Devletin güvencesini hissettikleri ve yalnız olmadıklarının her geçen gün bir başka önlem paketi ile farkına vardıkları için imrenmemek hatta kıskanmamak elde mi, Anadolu insanını.

Türkiye Cumhuriyeti Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından açıklanan destek paketi ile yerli üretim ile tüm sektörlerin desteklenmesine yönelik hamleler, ev, araba ve hatta tatil ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik kamu bankaları tarafından neredeyse sıfır faiz oranı ile verilecek krediler ile ortaya konan tedbirleri imrenerek izlemekte, Kıbrıs Türk’ü.

Ve Kıbrıs Türk’ü bir kez daha anlıyor, Devletçilik oynamanın değil Devlet gibi hareket edebilmenin önemini.

Ülke insanının ihtiyaçları doğrultusunda bankacılık sistemine yön veren yanı başımızdaki anavatan karşısında bugün Kuzey Kıbrıs’ta bankacılara söz geçiremeyen Hükümetler, Kıbrıs Türk’ünün kaderi olmuş durumda.

Bazı banka sahiplerinin topladıkları mevduatları usulsüz kullanmaları yanında kendi şirketlerini kendi bankalarından borçlandırırken düşük faizler uygulamalarına bile göz yumulduğu kaotik bir ekonomik statükoda Devlet erkini elinde tutanların vatandaşlarının hakkını koruyacağı düşünmek ise saflık bile değil aslında.

Ama en azından Covid-19 salgını gibi olağanüstü dönemlerde Devlet erkini elinde tutan Hükümetlerin toplumsal fayda temelinde hareket etmesini beklemek anlaşılabilir bir beklenti değil midir?

Peki böylesi bir beklentiyi Kıbrıs Türk’üne çok görmek reva mıdır?

Değildir elbet.

Hiç uzağa gitmeye veya Amerika’yı bir kez daha fethetmeye gerek yok.

Devlet geleneği ve ciddiyetinin ne olduğu nasıl olduğunu anlamak için Akdeniz’in öte yanına bakmak yeterli.

Devlet insan içindir ilkesinin yaşamın her alanında Anadolu insanına nasıl yaşatıldığının en yakın örneği, anavatan Türkiye.

Önyargılar ve ideolojik körlük ile bazı kesimlerin küçümsediği anavatan Türkiye, sağlık ve ekonomik alandaki mücadelesi ve yol haritası ile tüm dünyaya ders vermeye devam ediyor.

Ve ne yazık ki en ön sırada oturanlar Kıbrıs Türkünü tek başına bırakarak yine sınıfta kalmaya çok yakın.

Editör: TE Bilisim