Yeni Şafak'ın haberine göre Kıbrıs’ta iki devletli çözüm umudu tükendi. 1968’den bu yana devam eden müzakerelerde sonuca ulaşılamadı. Rum inadı karşısında KKTC hükümetini, “Kıbrıs’ta bir paradigma değişikliğinin, kırılmanın eşiğindeyiz” söylemine iten yarım asırlık süreçte, adada kalıcı çözüm için diplomasinin hemen hemen her yolu denendi.

Müzakerelerde iki ülke yönetimindeki siyasi eğilimin aynı ya da farklı olması çözüm getirmedi. Baş başa görüşmelerden de heyetler arası görüşmelerden de sonuç çıkmadı. Teknik düzeyde, siyasi düzeyde, uzmanlar düzeyinde, müzakereciler düzeyinde yapılan görüşmelerde de yol katedilemedi. Her türlü mekanda müzakere denendi, yurtiçi, yurtdışı, BM nezdinde olmadı. Kahvaltıda, öğle yemeğinde, akşam yemeğinde görüşmeler yapıldı, çözüm umudu doğmadı.

HER YOL DENENDİ

Kravatlı resmi toplantılar sonuca ulaştırılamazken, dönemin BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon, New York’taki Long Island’da gözlerden uzak gerçekleştirilen Kıbrıs Zirvesi’nde müzakere için rahat bir ortam sunmak amacıyla “kravatsız masa” kurdu, yine çözüm çıkmadı. Eşsiz toplantılarda aynı düzlemde buluşamayınca eşler devreye sokuldu, eşli samimi toplantılarda da durum değişmedi. Diplomasi tekniklerinin hemen hepsi denendi. 4 farklı siyasi liderle müzakere masası kuruldu, resmi ve gayri resmi görüşmeler gerçekleştirildi; ucu açık görüşmeler, ucu kapalı toplantılar, hakemli ve hakemsiz zirveler, üçlü görüşmeler, beşli görüşmeler yapıldı sonuç alınamadı.

KKTC’DEN YENİ ARAYIŞ

Yine çözümü getirmesi için ortaya atılan kapsamlı çözüm, yapıcı muğlaklık gibi yöntemlerin de çözümü getirmeyeceği görüldü. Tüm bu müzakereler ve yarım asırlık müzakere sürecinde yığılan binlerce dosyanın değerlendirilmesi sonucu ulaşılan bu sonuç üzerine KKTC hükümeti, yeni modellere yöneldi. Geçtiğimiz hafta 11. Büyükelçiler Konferansı’na katılan KKTC Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, “Kıbrıs’ta yönetimi ve zenginliği paylaşmayı öngören federal ortaklığın şartları bugün mevcut değildir. Kıbrıs Cumhuriyeti paylaşmaya hazır olmadığını zaten söylemiştir ve paylaşımdan daha da uzaklaşmıştır. Bugün adada güven eksiktir. Güven bunalımı varken çözüm imkansızdır.

HER FORMÜLÜ KONUŞMALIYIZ

İki devletli federasyonun kurulabilmesi için Kıbrıs’ta bugün şartlar yoktur. Peki ne yapacağız diye sorarsanız, önümüzde 2 seçenek var: Ya bu şartları değiştirip federal ortaklığı mümkün kılacağız ya da mevcut şartların gerektirdiği modeli ortaya koyacağız. Bugün bu şartlar ancak, uluslar arası aktörler devreye girer, müzakere ve ortaklık vurgulanırsa ancak değişir. Oysaki şuanda tam tersi gelişmeler yaşanıyor. Geçmişte çözümü geciktirmek için dile getirilmiş olan federal ortaklık dışındaki modeller, bugün çözüm için masaya konulmalı. İşbirliğine dayalı ortaklık modellerini konuşmalıyız. Bugün zemini sorgulamadan müzakerenin devamı, statükonun devamı olacaktır ve çözüm değildir” dedi.

  • KKTC, adada işbirliği fırsatlarını denerken, Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gücünü de arkasına almış durumda. Adada çözümü destekleyen tek taraf olan KKTC, 2011 yılına kadar Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon kaynakları konusunda Rum Yönetimi’nin işgal hamlelerini sadece protesto eder konumdayken ilk paradigma değişikliğini 2011’de yaptı ve hidrokarbon kaynaklarındaki haklarına sahip çıkmak üzere aktif mücadeleyi başlattı. Bu değişim de bugün KKTC’nin haklarını görünür hale getirirken, Türk tarafına rağmen Rum Yönetimi’ni adım atamaz konuma getirmiş durumda. Türk donanmasının bu politikaya desteği, bu doğrultuda önemli rol oynadı. Son olarak Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın TSK komuta kademesiyle 4 günlük Kıbrıs çıkarması, Türkiye’nin Kıbrıs Türkü’nün yanında olduğunu göstermesi açısından uluslararası arenada önemli bir mesaj oldu.
  • Yapıcı bir yaklaşım
  • Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, diyaloğun devamı için işbirliğine dayalı ortaklıkla sürdürmek istediği yeni modelde komşu hukukunu gözeten bir anlayışla ilişkilerin devamı amaçlanıyor. Terörle mücadele, insan kaçakçılığı, mülteci sorunu, elektrik ihtiyacı, suçlu iadeleri gibi sınırlı sayıda konuda işbirliği yapılabilecek bu ortaklık modelinin kademeli olarak nihai aşamada nasıl bir yöne evrileceği, süreç içinde ortaya çıkacak. Ancak bu ilişkinin geleceği, her türlü modelden bağımsız olarak herhangi bir tanıma oturtulmayacak. İşbirliğine dayalı çözüm döneminin başlangıcı olabileceği düşünülen bu model, iki devletin iyi komşuluk ilişkilerinin gerektirdiği konularda işbirliği yapmasını amaçlıyor. Kıbrıs Türkü her konuda yapıcı yaklaşımını bu dönemde de sürdürmeye kararlı görünüyor.
  • Akıncı’dan yeni öneri
  • Adada iki taraf arasında sınırlı konularda yapılacak işbirliği, KKTC’nin meşru haklarının tanınması ve Doğu Akdeniz’deki doğal enerji kaynaklarının adil paylaşımı konusunda da mümkün olabilir. Ancak henüz bu konuda Rum Yönetimi müzakereye hazır görünmüyor. Son olarak KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, BM Kıbrıs Özel Temsilciliği aracılığıyla, Rum lider Nikos Anastasiadis’e, hidrokarbonlar konusunda ortak bir komite kurulması yönünde yeni bir öneri sundu. Ancak Rum lider bu öneriye yanaşmadı. Lefkoşa’da biraraya gelen Akıncı ve Anastasiadis, bu konuda anlaşmaya varamadı. Rum Yönetimi’ne, Kıbrıs Türk tarafının doğalgaz kaynakları konusunda Türkiye ile birlikte çalışmalarına devam edeceği net bir şekilde iletildi. Ekim ayı başında New York’ta BM nezdinde yapılması planlanan görüşmeler ise diyaloğun sürmesini amaçlıyor.
Editör: TE Bilisim