Gün geçtikçe mutfaktaki yangın büyüyor.

Tüm kesimlerin özellikle de maaş ile geçinen kesimlerin cebine giren para günden güne eriyor.

Kıbrıs Türk’ünün evine giren para gerek döviz karşısında gerekse istikrarsız ekonomik yapı nedeni ile erirken, ülkenin 2020 yılına zamlarla girmesi de mutfaktaki yangın ile birlikte sokaktaki tepkiyi de büyütüyor.

Hükümetin, yeni yılda gelirlerini artırıcı birtakım önlemleri zamlar ile alma yönünde irade ortaya koymasının ardından sendikalar sokağa çıkmaya hazırlanıyor.

Hükümetin gelirlerini, vatandaşın cebinden veya daha açık bir ifade ile sırtından çıkarmaya çalışmasına yönelik kararı, bazı soru işaretlerini de beraberinde getirmekte.

Türkiye Cumhuriyeti ile KKTC arasında imzalanan İktisadi ve Mali İşbirliği Protokolünün gereği olarak kaynak akışının sağlanmaması veya yeterli düzeyde olmasının ana nedeni ne?

Kıbrıs Türk siyasetine karşı sonu gelmeyen bir güvensizlik mi kaynak akışının başlamamasının nedeni?

Ülke Hükümetleri, kaynakların gereği olacak icraatları yerine getirmekte neden güven tazeleyemiyorlar?

Bu noktada ortaya irade ve icraat koyma becerisini neden gösteremiyor, Hükümetler?

Ve artık, birilerinin “kral çıplak” demesinin zamanı geldi.

Ve bugün, maaş ödemeleri yanında Devlet ödemeleri ve hizmetlerinin sürebilmesi adına zamlar ile zaman kazanmak isteyen Hükümetin, Kıbrıs Türk’üne bir açıklama borcu var.

Protokolün gereği olan kaynak akışının gerçekleşmemesinin nedenleri arasında Tufan Erhürman Hükümetini günah keçisi olarak gösteren dünün muhalefeti bugünün Hükümetinin, önce Kıbrıs Türk’üne karşı bir açıklama yapması sonra da zamların nedenini tüm dürüstlükleri ile açıklama ve anlatma sorumluluğunu yerine getirmesi gerekli.

Eğer, bir acı reçete, tüm kesimlerinde elini taşın altına koyması ile yaşanacaksa, Kıbrıs Türk’ü böylesi bir süreci yaşamaya hazırdır.

Ancak, Kıbrıs Türk’ü artık kandırılmaktan ve bahaneler ile günah keçileri yaratılarak acı reçeteyi yaşamaktan, usandı.

Ve, acı reçetenin toplumun belli kesimlerinin üzerine yıkılmaya çalışılmasına karşı, sendikalar, Kıbrıs Türk’ünün hakkını savunmak ve sesini duyurmak için sokağa çıkmaya hazırlanması da 2020 yılının çok da kolay bir yıl olmayacağının ilk işareti.

Demokratik hak arama adına misyon değil vizyon sahibi sendikal hareketlerin, sokağa inmesi, ekonomik bir buhranın göstergesi olmaktan öte, ülke ekonomisinin 2020’de sorunlarla boğuşacağının da bir ispatı aslında.

Tıpkı, Hükümetin yaptığı zamlar gibi.

Ve elbette Hükümetlerin zam yapması, doğal bir gereklilik olsa da, uygulamada Devletin açıklarını kapatmak için Hükümetin acı reçeteyi belli kesimler üzerine yıkması anlaşılabilir bir durum olamaz.

Ve üstelik, ekonomideki darboğazın nedenleri arasında gelmiş geçmiş Hükümetlerin, imzalanan protokollerin gereğini yerine getirmesinden dolayı aksayan kaynak aktarımı var ise.

Ve, sendikalara da etkisi hissedilmeye başlayan ekonomik buhran karşısında önemli görevler düşmekte.

Ülkenin istikrarlı ekonomiye kavuşması, insana yakışan bir hayat düzeyine ulaşması, daha onurlu bir yaşama kavuşması adına ortaya koyacakları mücadeleyi ideolojik bir zemine çekerek Türkiye düşmanlığı üzerinden siyasete alet etmeleri de Kıbrıs Türk’ü tarafından kabul edilebilir anlayış sınırları içerisinde olmayacaktır.

Tıpkı Hükümetin yaptığı zamlar da olduğu gibi.

Ve umarız, 2020, bir önceki yıl olan 2019’u aratmaz, acı bir reçete uygulanacak olsa bile.

Hükümetler başta olmak sendikalar ve diğer tüm kesimlere de tarihsel bir sorumluluktan öte, toplumsal bir ödev olarak ortak akıl’da buluşma görevi düşmekte.

Ve unutmamalı, üreten bir siyaset kurumu, toplumsal ve kamusal fayda adına icraatlar ile yeniden harekete geçirilecek Devletin çarkları, ekonomik buhran dönemlerini ideolojik günlük politikalara araç olarak kullanmayan muhalefet ve sokakta sağduyulu vizyon sahibi sendikalar ile zor zamanları geçirme yetisine sahip, bu toprakların insanı.

Ve sendikalar da unutmamalı, Kıbrıs Türk’ünün hakkını korumak ve daha onurlu yaşamasını sağlamak, Devlet düşmanlığı ile eşdeğer olmamalı.

Ve ilk görev de Hükümet’e düşmekte, anlatmalı ve daha da önemlisi kamusal fayda adına üretmeli.

Editör: TE Bilisim