1800’lü yılların sonu ve doğal olarak da 1900’lü yılların başı.

New York, günah ve suç şehri olarak yükselmekte.

Bir çok Hollywood filmine de konu olan olaylardan biri olan kayıt dışı para trafiğine, mafya yön vermekte.

En bilineni Al Capone.

Kara para aklama veya kara para yıkama (Money Laundering) deyiminin ortaya çıkması ise ilginç bir şekilde çamaşırhaneler ile doğrudan ilişkili.

1930’lar yaklaştığında New York polisi, şehirdeki tüm çamaşırhanelerin  tek bir grup tarafından satın alındığını ve yeni çamaşırhaneler açıldığını fark etmesiyle birlikte mafyanın yasadışı yollardan sağlanan kazancını çamaşırhanelerden kazanılan para olarak göstererek vergisini ödediğini yani yasa dışı parayı çamaşırhanelerden kazanılan para olarak gösterip vergisini ödeyerek akladığını ortaya çıkarıyor.

Böylece “money laundering” deyimi siyaset, ekonomi ve toplumsal kültüre yerleşiyor ve Türkçe’ye de “kara para aklama veya kara para yıkama” olarak geçerken İngilizce’de ise karşılığını “dirty money” (kirli/kara para) veya “proceeds of crime” (suç geliri) terimleri ile buluyor.

Ve o günlerden 21 yüzyılın içerisinde olduğumuz çeyrek dilimine kadar  kara para varlığını sürdürüyor.

Uyuşturucu kaçakçılığı, silah kaçakçılığı, insan ve organ ticareti yanında yasa dışı kumar gibi gayri yasal tüm faaliyetlerden elde edilen “haksız kazançlar” bugün aklanmak için dünyayı dolaşıyor.

Savaşları ve çatışmaları besliyor veya savaşlar ve çatışmalardan beslenerek önüne geçilmesi imkansız bir ateş topu olarak coğrafyaları talan ediyor, kara para.

Ülkeler çeşitli önlemler ve yasal düzenlemeler ile önüne geçme yönünde ortaya güçlü iradeler koysa da gelişmiş bazı ülkelerin de kara para trafiğine yön verdiği ve/veya yöneterek gayri resmi olarak bazı kara para faaliyetlerini kayıt/denetim/kontrol altında tuttuğu da bir 21.nci yüzyıl gerçeği. 

Dünyanın merkezinde yer alan, eski medeniyetlerin yolu üzerindeki bir kavşak gibi Akdeniz ortasında bekleyen ülkemiz, Kuzey Kıbrıs, kara para trafiğinin neresinde?

İzolasyonlar altında ekonomisi dışa kapalı, ekonomik üretimi iktisadi yapıya yön vermeye yetersiz , özgün mali sistemi ile Kuzey Kıbrıs, kara para ülkesi olma tehlikesi ile karşı karşıya.

Devletin yasaları ve Türkiye Cumhuriyeti Merkez bankası ile eşgüdüm içerisinde yürütülen titiz çalışmalar bir yana kara paranın varlığı, ülkemiz Kuzey Kıbrıs’ı tehdit ediyor.

Son günlerde mahkemelerde görülen ve kamuoyunun da yakından takip ettiği dava konuları gündemde yerini koruyor.

Yasadışı gelirler ve söz konusu gelirlerden hareketle yapılan yatırımlarda yaşanan kişi mağduriyetlerine dair polis ve mahkeme haberleri her gün gazetelerin birinci sayfalarını süslemekte.

Ülke ekonomisine yön veren tanınmış iş insanları son günlerde mahkeme koridorlarını arşınlıyor.

Kara para aklama veya diğer mali suçlardan aranan kişilerin Avrupa’nın kıyısında bulunan Kuzey Kıbrıs’ı saklanacakları bir coğrafya olarak kullandıkları da iddialar arasında.

Kaynağı belli olmayan hatırı sayılı rakamların da ülke iş insanları üzerinden yatırıma dönüştürüldüğü de diğer bir iddia.

Kuzey Kıbrıs’ın turizm ve yükseköğretim alanları ile bir çekim merkezi olması için ortaya konan vizyon ve iradenin başarıya ulaşması önündeki tek engel siyasi tanınmamadan da önemli, kara para ve haksız kazanç faaliyetleri noktasında mutfağımızın temiz olmasıdır.

Mutfağımızı da temiz tutacak veya temizleyecek olan da, Hükümetlerin gerekli yasal düzenlemeler yanında kaynağı belli olmayan paraları yatırıma dönüştüren kişilere karşı da caydırıcı yaptırımları ortaya koyması, uygulamasıdır.

Uyuşturucu kaçakçılığı, silah kaçakçılığı, insan ve organ ticareti yanında yasa dışı kumar gibi gayri yasal tüm faaliyetlerden elde edilen “haksız kazançlar”a bulaşan iş insanlarından siyasetçisine kadar herkesten de hesabı sorulmalıdır.

Kuzey Kıbrıs’ın modern çağ korsanlarının saklandığı bir coğrafya haline gelmemesi için kara para ile mücadelede toplumun tüm kesimlerine de önemli görevler düşmekte.

Her kim olursa olsun kara ve kanlı bir paradan servetine servet katmasının önüne geçmek ve hesabını sormak memleket dediğimiz bu topraklara karşı Kıbrıs Türkü’nün  görevi.

Ve bu görevi Kıbrıs Türk’ü için yerine getirmek ve temizliğe mutfaktan başlamak da Hükümetin görevi.

Çünkü, gidecek ve memleket yapacak başka yerimiz yok.

Editör: TE Bilisim