DAÜ Rektörü Prof.Abdullah Öztoprak'ın işten durdurmalar ve mahkeme sonuçları konusunda yaptığı açıklama ilgili sendikalar tarafından ser bir şekilde yalanlandı.

Sendikalar yaptıklaır ortak açıklamada şöyle dediler:
"Geçen hafta yaptığımız basın toplantısı ile ilgili olarak DAÜ Rektörlüğü tarafından kamuoyunu yanıltmakla suçlandık. Söz konusu toplantıda Rektörlüğün talep ettiği kadar ayrıntıya girmememizin sebebi birşeyler kanıtlayıp üste çıkmak amacı taşımadan, sadece DAÜ için yaklaşan tehlikeye dikkat çekmek istememizdi. Ama madem eldeki veriler yarıştırılacak ve uzunca bir zamandır kaçınmaya çalıştığımız “ben dedim; sen dedin” şeklindeki yaklaşıma geri dönülecek, biz de aşağıdaki bilgileri DAÜ ailesinin ve kamuoyunun bilgisine sunuyoruz:

DAÜ’de işten çıkartılmalarla ilgili olarak 3 tür dava açılmıştır. 1) Devamlı personel ile ilgili davalar, 2) sözleşmesi devam edip sözleşmesi sonlandırılan davalar ve 3) sözleşmesi sona erenler için açılan davalar.

Devamlı personel ile ilgili olarak DAÜ’nün kazanmış olduğu tek bir dava yoktur. İşten çıkartılan iki devamlı personel ile ilgili istinaf mahkemesi de DAÜ aleyhine sonuçlanmıştır (YİM Numara:26/2011, D.No:30/2012 (http://www.mahkemeler.net/cgi-bin/kararindir.aspx?cnt=3559), YİM Numara:37/2013, D.No:39/2013 ( http://www.mahkemeler.net/cgi-bin/kararindir.aspx?cnt=3674), Yim/İst Numara:1/2013 D.No:1/2014 (http://www.mahkemeler.net/cgi-bin/kararindir.aspx?cnt=3704).

Devamlı personel ile ilgili üç yargıçlı Yüksek İdare Mahkemesi kararı bir emsal olarak durmaktadır. Sendikamızın yürüttüğü diğer devamlı personel davalarında da aynı sonucun beklendiğini söylemek mümkündür. Kısaca bu sınıftaki hiçbir dava DAÜ lehine sonuçlanmamıştır. Buna istinaf mahkemeleri de dahildir. Davalar Yüksek İdare Mahkemesi’nde teker teker DAÜ aleyhine sonuçlanmaktadır ve yakında tazminat davaları açılacaktır. Sözleşmesi sona ermeden işine son verilen işten çıkarılmalar ile ilgili olarak davanın hangi mahkemede görüleceğine dair duruşmalar yapılmış ve yetkili mahkeme Yüksek İdare Mahkemesi (YİM) kendisini yetkili bulmuştur. Bu bağlamda Mağusa Kaza Mahkemesi’nde açılan davaları DAÜ, Mağusa Kaza Mahkemesi’nin yetkisiz olması nedeniyle kazanmıştır ancak aynı davacıların büyük bir kısmının davası YİM’de de dava açmış ve bu davalarda teker teker DAÜ aleyhine kazanılmaya başlanmıştır. Bu kategorideki emsal dava da kazanılmış, DAÜ yönetimi bu kararı istinaf etmiş ve istinaf mahkemesi de DAÜ aleyhine sonuçlanmıştır (YİM Numara:74/2010 D.No:5/2012, ( http://www.mahkemeler.net/cgi-bin/kararindir.aspx?cnt=3473), Yim/İstNumara:2/2012,D. No:2/2014,( http://www.mahkemeler.net/cgi-bin/kararindir.aspx?cnt=3726 ). Bu konuda istinaf mahkemesi aşağıdaki saptamayı yapmıştır:

“Sorumlu bir idare, bir öğretim görevlisi ile sözleşmesini yenilerken, sözleşmecinin o tarihe kadar yaptığı tüm hizmetleri göz önünde bulundurur ve sözleşmeyi kamu yararını gözetecek biçimde yeniler veya sonlandırır. Hukuk devletinde, temel hak ve özgürlüklerden biri olan ve bireyin adaleti bulma, hakkı olanı elde etme ve haksızlığı giderme uğraşının çağdaş yöntemi olarak tanımlanan hak arama özgürlüğünün, idari tasarrufla sınırlandırılması mümkün olmadığı gibi, İdarenin, yönetilenlerden yargı denetimini ortadan kaldıracak nitelikte taahhüt alma yetkisi bulunmamaktadır. Bu bağlamda, Davalıların idari bir sözleşmeyi tek taraflı olarak kamu yararına feshetme hakkının olması, Davacının çalışma yaşamını düzenleyen yasalar altında sahip olduğu hakların varlığını ortadan kaldırmaz. Bu nedenle, yapılan idari işlem veya alınan kararın hukuka uygun olması gerekir”, “İstinaf reddedilir.”, “Mukayyit tarafından tespit edilecek masrafların, İstinaf Eden/Davalılar tarafından ödenmesine emir verilir.” 30 Nisan, 2014.

Bu kategorideki bazı davaların DAÜ lehine sonuçlandığı doğrudur. Ancak bu teknik sebeplerden (örneğin yasanın öngördüğü sürede açılmayan davalar YİM Numara:122/2010, D. No:18/2013, (http://www.mahkemeler.net/cgi-bin/kararindir.aspx?cnt=3609) ve yanlış mahkemede açılan davalardan dolayı gerçekleşmiştir. Ancak bu kategorideki işten çıkarmalarda DAÜ tarafından sunulan gerekçelerin hukuki incelemeye tabii tutulduğu hiç bir dava DAÜ lehine sonuçlanmamıştır. Örneğin bir meslektaşımız, YİM’de açtığı davayı gerekli süre içerisinde açmadığından dolayı kaybetmiştir. Oysa bu dava, Rektörlüğün DAÜ’nün kazandığını belirttiği davalar arasındadır. Bu karara rağmen bu davada Yargıç DAÜ’nün işten durdurma gerekçelerini incelemeye tabii tutmuş, ve bu inceleme sonucunda kararını şöyle yazmıştır:

‘Mevcut gerçekler ışığında, Davacı, dava açma süresi içerisinde dava açmış olsaydı, Davalılar tarafından alınan, sözleşmesinin sonlandırılması suretiyle Davacının işine son verilmesi kararının, hukuka aykırı alındığı gerekçesi ile hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve hiçbir sonuç doğurmayacağına karar verecektim.’

Dolayısıyla, DAÜ teknik sebeple kazandığı davada bile esasta hukuken haksız durumdadır. Davacının yasanın öngördüğü süre içerisinde dava açmaması yüzünden Rektörlük hesap vermekten kaçabilmiştir. Diğer taraftan sözleşmesi sona erip yenilenmeyen personel için Yüksek Mahkeme vermiş olduğu kararda sözleşmesi sona eren kişilerin Mağusa Kaza Mahkemesi’nde tazminat davası açma haklarının olduğu kararını vermiştir. Geçen yıl Haziran’da 4 DAİ-DAK öğretmeninin tazminat duruşması yapılmış ve kararın yakında açıklanması beklenmektedir. DAÜ, sözleşmesi sona eren personel ile ilgili olarak YİM’in yetkili mahkeme olduğunu ileri sürmüş, 10 davada Mağusa Kaza Mahkemesi bu iddiayı kabul etmiş ve DAÜ davaları iptal etmiştir. Davacılar ise davalarını istinaf etmişlerdir. Yüksek Mahkeme’nin daha önce Mağusa Kaza Mahkemesi’nin yetkili olduğu yönünde karar verdiğini göz önünde bulundurduğumuzda bu davaların da Yüksek Mahkeme tarafından Mağusa Kaza Mahkemesi’nde tekrardan dinlenmesi için gönderilmesi büyük olasılıktır.

DAÜ Rektörlüğünün ders yükleri ile ilgili davadaki açıklaması ise hukuka ve emeğe saygısı olmadığının açık ve ibret verici bir göstergesidir. Ders yükleri ile ilgili yapılan ve birçoğu birbirinin alternatifi olan taleplerin en önemlisi olan Toplu İş Sözleşmesi’nin ihlal edilmiş olması mahkeme tarafından tespit edilmiştir. Hukuka ve emeğe saygılı bir yönetimin bu karardan sonra hemen Toplu İş Sözleşmesi’ne uyması gerekirken Rektörlük mahkeme kararını yok saymayı tercih etmiştir. DAÜ yönetimi 26/05/2014 tarihinde yapmış olduğu açıklamada istinaf neticesini beklemeden davalar kazanılmış gibi hareket ettiğimizi iddia etmektedir. Basın açıklamamız istinaf neticesi kesinleşmiş olan davalar üzerinden yapılmaktadır ve yine söylüyoruz ki istinaf neticesi çıkmış olan davalar sebebiyle DAÜ milyonlarca lira tazminat ödeyecektir. Diğer taraftan, kesinleşmemiş davalar ile ilgili iddialarda bulunmamız eleştirilirken aynı davaları baz alıp istatistik yapmak gülünçtür.

Özetlemek gerekirse; DAÜ’nün kazanmış olduğu davaların hepsi teknik açıdan kazanılmış ve büyük bir kısmı yetkisiz mahkemede açılmış olduğundan kazanılmıştır. Ancak, işten çıkarma sebepleri incelendiğinde yetkili mahkeme aynı kişiler için olumlu kararlar vermiştir. Hiçbir davada, hiçbir mahkeme DAÜ’ye, işten çıkarılan kişi için, "söz konusu kişiyi işten çıkartmakla haklısın" dememiştir. Ortada böyle bir tablo varken, demokratik, hukuka ve adalete saygılı bir yönetimin yapması gereken yanlışlarını kabul etmesi ve durumu düzeltici kararlar üretmesidir. Oysa Rektörlük, hem DAÜ'lüleri hem de kamuoyunu yanıltmaya çalışmaktadır.

Şimdi Sayın Rektöre iki basit soru sormak istiyoruz:

  1. Yukarıda belirtilen, istinafları da sonuçlanmış ve diğer davalar için emsal teşkil eden mahkeme kararları ile ilgili olarak oluşacak tazminatları kim ödeyecek?
  2. Yaptığınız açıklamada üniversite öncesi eğitim kurumları olan DAİ ve DAK’ı devretmediğinizi, önce kurumları kapatıp daha sonra “binaların işletmesini devrettiğinizi” iddia ettiniz. DAİ ve DAK’ı hangi yasa çerçevesinde kapattınız ve binaları ile mefruşatını hangi yasa çerçevesinde, hangi ihalenin sonuçlarına dayanarak Doğa grubuna devrettiniz?.."

DAÜ-SEN DAÜ BİR-SEN DAÜ BİR-SEN    

Editör: TE Bilisim