Kıbrıs Türk toplumunda kadınlara yönelik şiddetle ilgili yapılan araştırmaya katılan her dört kadından biri ise, eşinin onu başkalarının önünde aşağıladığını, her iki kadından biri de eşinin davranışlarıyla veya sözleriyle kötü hissetmesine sebep olduğunu kaydetti.

“25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü” kapsamında “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele” konulu panel düzenlendi.

AB Program Destek Ofisi’nde yer alan panel saat 11:00’de başladı.

Panel, Avrupa Komisyonu, AB Bilgi Merkezi ile Cinsiyet Eşitliği Platformu, KAYAD (Kadından Yaşama Destek Derneği), SORÖV (SOSyal Riskleri Önleme Vakfı) ve SOS Çocuk Köyü’nün işbirliğiyle gerçekleştirildi.

Panelde, “AB’nin Kadınlara Yönelik Şiddeti Ortadan Kaldırma Politikası”, “AB Ülkelerinde Cinsiyete Dayalı Şiddeti Sonlandırmaya Yönelik En İyi Uygulamalar”, “Kıbrıs Türk Toplumundaki Uygulamalar ve Öneriler”, “Kadınlara Destek Girişimleriyle İlgili Yerel Tecrübeler” ele alındı.

Panelin açılış konuşmalarını Avrupa Komisyonu Kıbrıs Temsilciliği Başkanı George Markopouliotis adına Yolanda Valassopoulou; Finlandiya Büyükelçisi Timo Heino ve KAYAD Başkanı, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın eşi Meral Akıncı gerçekleştirdi.

Ardından Cinsiyet Eşitlik Uzmanı Violeta Neubauer, Sosyal Riskleri Önleme Vakfı’ndan Hatice Düzgün ile KAYAD’dan Mine Atlı sunumlar yaptı.

MARKOPOULİOTİS: “VERİLER KORKUTUCU”

Avrupa Komisyonu Kıbrıs Temsilciliği Başkanı George Markopouliotis adına hazırlanan açılış konuşması metni Yolanda Valassopoulou tarafından okundu.

Markopouliotis’in açıklamasında, AB’nin kadınlara ve kızlara yönelik her türlü şiddeti kınadığı ifade edildi ve bu şiddetin bariz şekilde insan haklarına aykırı olduğu ve Avrupa ülkeleri ile dünya ülkelerini mahveden cinsiyet ayırımcılığı olduğu vurgulandı.

Konuyla ilgili verilerin korkutucu olduğu vurgulanan açıklamada, AB’deki her 3 kadından birinin hayatı boyunca şiddetin bir türüne maruz kaldığı; çok sayıda kızın çocukluğunda evlendirildiği, ya da sakatlandığı vurgulandı; bir çok ülkede öldürülen kadınların yarısından fazlasının cinsel partneri, akrabası ya da bir aile bireyi tarafından evlerinde öldürüldükleri de ifade edildi.

Avrupa’da yapılan bir araştırmaya göre Avrupalıların rıza dışı cinsel ilişkinin bazı durumlarda savunulabilir olabileceğini söylediği ortaya konulan açıklamada, bu algının değiştirilmesi için çok çalışılması gerektiği vurgulandı.

Avrupa Komisyonu Adalet, Tüketiciler ve Cinsiyet Eşitliği Komisyonu Üyesi Vera Jourova’ın 2017 yılının kadınlara yönelik şiddetin sona erdirilmesine adanması için girişim başlattığı da kaydedildi ve bu hedef doğrultusunda AB çapında etkinlikler düzenlenmesinin hedeflendiği belirtildi.

HEİNO “ŞİDDETİ ÖNLEMENİN EN ÖNEMLİ YOLU EĞİTİM İLE FARKINDALIĞIN ARTIRILMASI”

Finlandiya’nın Lefkoşa Büyükelçisi Timo Heino da konuşmasında, Finlandiya’da yüksek düzeyde cinsel eşitlik olduğunu ancak hem buna hem de kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında yapılan yoğun çalışmalar ve alınan önlemlere rağmen hala ciddi insan hakkı ihlali sayılabilecek şiddet olayları yaşandığını anlattı.

Şiddeti önlemenin en önemli yolunun eğitim ile farkındalığın artırılması olduğunu dile getiren Heino, davranışları ve değerleri olumlu etkileyecek profesyonel eğitimin erken yaşlarda başlaması gerektiğini kaydetti. Heino, sürdürülebilir neticeler elde etmenin zaman aldığını ifade ederek, erkeklerin ve erkek çocuklarının da kadınlara yönelik şiddetin önlenmesine ve sona erdirilmesine yönelik aktivitelere dahil edilmesinin önemine işaret etti.

Heino ülkesinde her 3 kadından birinin şiddete maruz kaldığını beyan ettiğini de ifade etti ve her yıl 20 kadının şiddetten dolayı hayatını kaybettiğini bunun şok edici bir veri olduğunu söyledi. Heino Finlilerin bu şiddeti beyan etme konusunda açık olduklarını bunun da yaşadıklarını bildirmelerine olanak tanıdığını da dile getirdi.

Heino konuşmasında şiddetle mücadele konusunda ülkesinde alınan ciddi önlemleri de anlattı ve bu konuda ulusal politikaların etkin şekilde belirlenmesi, cinsel suç cezalarının yüksek olması, şiddete uğrayanlara sığınma evi de dahil olmak üzere çok etkin destek verilmesi ve yaklaşık 200 yargıcın bu suçlarla ilgilenmek konusunda eğitilmesinin bunlar arasında olduğunu kaydetti.

MERAL AKINCI: “SORUNUN VAR OLDUĞUNU KABUL ETMEK İSTEMEYEN BİR ANLAYIŞLA KARŞI KARŞIYAYIZ”

KAYAD Başkanı, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın eşi Meral Akıncı da konuşmasında, KKTC’deki ev içi şiddet verilerinin Avrupa’nın ev içi şiddet verileriyle ölçüşse de hala bu sorunun ülkemizde var olduğunu kabul etmek istemeyen bir anlayışla karşı karşıya olunduğunu belirtti.

Ev içi şiddetin yoğun yanlış bilginin aksine alkol, ekonomik sıkıntılar, ırk veya eğitim durumuyla alakalı olmadığını söyleyen Akıncı, ev içi şiddetin sebebinin şiddet gösterenlerin şiddet görenlerin üzerinde uygulamak istedikleri güç ve kontrolden kaynaklandığını belirtti.

“KADININ TOPLUMDAKİ ROLÜNÜ GÜÇLENDİRMEK BİRİNCİL HEDEF OLMALI”

Ev içi şiddet görenlerin büyük ölçüde kadın olduğu gerçeği düşünüldüğünde bu sorunun kaynağının toplumsal cinsiyet eşitsizliği olduğunun söylenebileceğini kaydeden Meral Akıncı, ev içi şiddetle mücadele ederken kadının toplumdaki rolünü güçlendirmenin birincil hedef olması gerektiğini vurguladı.

Akıncı, “Kadın çalışmalarını yürütürken ülkemizdeki kadınların dilinden uzaklaşmamak, özgüvenini ve özsaygınlığını artırmak ve barış kültürünün önemli bir parçası olan toplumsal cinsiyet eşitliğini teşvik etmemiz elzemdir” dedi.

Meral Akıncı, hala kadına yönelik şiddeti meşrulaştırmaya çalışan bir zihniyete karşı her gün yılmadan ve yorulmadan ev içi şiddete ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğine sıfır tolerans mesajlarını yinelemek zorunda olduklarını da vurguladı.

KKTC’de kapsamlı bir ev içi şiddet yasasının eksikliğinin yaşandığını kaydeden Meral Akıncı, ancak LTB’nin açmak üzere olduğu sığınma evi gibi kurumsal girişimlerinin ümit verici olduğunu söyledi.

KADINLARA YÖNELİK ŞİDDETLE İLGİLİ ARAŞTIRMA

Panelde Kıbrıs Türk toplumunda kadınlara yönelik şiddetle ilgili yapılan araştırmanın sonuçları da açıklandı.

1000 kişiyle yapılan anket sonuçlarına göre kadınların %56,6’sı hiç tokat yemediğini; ancak her 3 katılımcıdan biri fiziksel şiddet gördüğünü belirtti. Her 4 kadından biri ise eşinin onu başkalarının önünde aşağıladığını, her 2 kadından 1’i de eşinin davranışlarıyla veya sözleriyle kötü hissetmesine sebep olduğunu kaydetti. Her 3 kadından 1’i ise eşinin davranışından veya sözlerinden korku hissettiğini belirtti.

Araştırma sonuçlarına göre her 3 kadından biri doğum kontrol yöntemlerini kullanmama konusunda baskı hissediyor; her 10 kadından biri ise “Eşim veya eski eşim bana karşı cinsel şiddet uyguladı” ifadesine katılıyor.

54 kadından biri aile bütçesi üzerinde hiç söz hakkı olmadığını, 5 kadından 1’i eşinin ona para vermediğini belirtiyor.

Katılımcıların %17,82’si şiddet yaşıyor olmanın ilişkiyi bitirmek için gerekli bir neden olmadığını düşünüyor.

Araştırma sonuçları ekte'dir
Editör: TE Bilisim