Poroy: “ÇAĞDAŞ BİR TOPLUM OLMANIN EN ÖNEMLİ YOLU KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİNİN SAĞLANMASIDIR”

Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ) Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Mehmet Akif Poroy, “5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü” nedeniyle Türkiye’deki kadın haklarıyla ilgili açıklamada bulundu.
Kadın haklarıyla ilgili açıklamasında, Modern Türk hukukunda kadın hakları kapsamında yapılan ilk köklü düzenlemenin 1926 yılında Medeni Kanunun kabulüne dayandığını belirten Poroy, Medeni Kanun’un kabulü ile çok eşliliğin yasaklandığını, kadınların mirasçılığının kabul edildiğini ve kadına boşanma hakkı verilmesiyle birlikte, kadın-erkek eşitliğinin temellerinin oluşturularak, Türk kadının hukuksal alanda birey olarak tanındığını söyledi.

Poroy, kadın haklarına ilişkin bu köklü düzenlemeleri takiben her zaman gündeme gelen kadın hakları ve kadın-erkek eşitliği tartışmasının dayanak olduğu birçok yasal düzenleme yapıldığını belirtti. “Beş erkek çocuğum” var diyerek kız çocukları saymayan, “kadın kısmı ne anlar” gibi cümleleri sıkça telafuz eden toplumumuzda tezattır ki, gelişmiş birçok Avrupalı ve batılı devletlerden önce kadına “seçme ve seçilme hakkı” verildiğine değinen Poroy, 5 Aralık 1934 tarihinde “Kadınlara Milletvekili Seçme ve Seçilme Hakkının” verilmesi ile Kadın Hakları Gün’ü kutlanmaya başlandığını ifade etti.

Poroy, elbette sadece mevzuat çıkartarak kadın hakları korunamayacağını belirterek, “kadına yalnızca bir eş ve anne misyonu yüklemek kadını toplumdaki sosyal ve siyasi hayattan dışlamaktır” dedi. “Günümüzde halen kız çocuklarının eğitim sorununun devam ettiğini, çocuk yaşta evlendirilmeleri, aile içinde hem psikolojik hem fiziki şiddete maruz kalmaları toplumumuzda kadına olan bakış açışısının ve gördüğü muamelenin boyutunu göstermektedir” diyen Poroy, son zamanlarda işlenen kadın cinayetlerinin sayısının artığını ve bunun esas nedenin boşanma hakkını kullanmak isteyen kadının kocası tarafından öldürülmesi veya sözde namus cinayetleri sonucunda yaşandığına vurgu yaptı.


Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir
Anayasa’nın 10. maddesine göre “Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür” diyen Poroy, cinsiyet ayrımı gözetmeksizin bireylerin salt insan olması sebebiyle sahip oldukları hakları özgürce yaşabildiği sosyal, ekonomik ve siyasi bir ortamı sağlamak devletin yükümlülüğü olduğu kadar, içinde yaşadığımız coğrafyanın her kesimindeki insana bu konuda sorumluluk düştüğünü belirtti.

Poroy son olarak, toplumumuzun gelişmesi doğrudan kadın haklarına gösterilen önemle doğru orantılı olduğunu ifade ederek, “zira kadın haklarına verilen önem arttıkça, toplumu oluşturan diğer yarıdaki erkeklerle aynı haklara sahip oldukça ve bu haklar uygulamada da hayata geçirildikçe, kadın hem sosyal hayata hem de iş hayatına toplumun diğer yarısı olan erkeklerle eşit seviyede katılacaktır. Bu da aslında doğrudan içinde yaşadığımız toplumun gelişmesi ve çağdaşlaşmasıdır. Çağdaş bir toplum olmanın en önemli yolu kadın-erkek eşitliğinin sağlanmasıdır. Bu da ancak eğitimle ve özellikle çocuk yaşta verilecek eğitimle sağlanabilir” mesajını verdi.
 
Editör: TE Bilisim