YKP Yürütme Kurulu yayınladığı bildiri ile son çıkarılan yasa gücünde kararnameyi eleştirdi ve “Yasagücünde kararname anayasaya göre sadece ekonomik konularda çıkarılabilir hâlbuki bu konu malidir. Devletin maliye bakanlığının işidir ve ekonomi bakanlığı ile ilgili değildir. Ekonomi konusunda olduğunu iddia etmek için mali ve ekonomi konusu ayrımını bilmemek gerekir” dedi. Bildiride “Mahkeme kuvvetler ayrılığını bekçisidir” hatırlatılması da yapıldı.

Bildirinin tamamı şöyle:

UBP, Anayasa mahkemesine başvurarak devlet alacaklarının tahsilinde kolaylıklar getiren Yasagücünde Kararnamenin iptalini istedi. Önce de yani istem görüşülmeye başlamadan yürütmeyi durdurma emri (ara emri) istedi.

Açıklamalardan anlaşılıyor ki UBP kararnameden memnun görünmek istemektedir. Devlet alacaklarından vazgeçmekte ödeyene tenzilat yapmaktadır. UBP’nin kıvancı çok sayıda borcunu ödemeyen esnafın ve kişinin azaltılmış şekilde ödemesi imiş. Ancak büyük sayıda çok büyük borcu olan, şimdi değil başından beri vergi kaçıranların varlığından habersiz gibi davranmaktadır.

Tabii ki yaralanan bir adalet duygusu vardır. Bu da UBP’nin umuru olmamıştır.

Ancak UBP yasagücünde kararname yetkisinin suiistimali gibi güçler ayrılığı ve yürütmenin meclis tarafından denetlenebilmesi için mutlaka ihlal edilmemesi gereken yasama yetkisinin kullanılması ve anayasanın ihlali konusunda suçlu olduğu için anayasa mahkemesine başvurusunda sadece “Cumhurbaşkanının geri gönderdiği bir yasanın geri çekilip yerine kararname çıkarılması” konusunu ele almıştır.

Yasagücünde kararname anayasaya göre sadece ekonomik konularda çıkarılabilir hâlbuki bu konu malidir. Devletin maliye bakanlığının işidir ve ekonomi bakanlığı ile ilgili değildir. Ekonomi konusunda olduğunu iddia etmek için mali ve ekonomi konusu ayrımını bilmemek gerekir.

Üstelik anayasa “ivedilik varsa” demektedir. Bizde ortalama olarak haftada bir yasa geçirilmeye başlandığına göre bunun ivediliği yoktur. Yıllardır devlete yani halka borcunu ödemeyen insanlara azaltılmış şeklide “gel öde” demek neden acele olsun ki? Maliye batakta ise konu malidir ve meclis iyi düşünülmüş mali politikalarla israfı önlemeye çalışmalıdır. Vergi borçları ekonomiyi de etkileyecek kadar dert olmuşsa toplayacak olan düzeni ıslah gereklidir. Bu da personel reform ve reorganizasyonu gerektirir. Bu da kararname konusu değildir.

Yasagücünde kararname çıkarıldıktan sonra meclis tatilde ise toplantıya çağrılır. Komite ve genel kurulda diğer konulardan önce, öncelikle görüşülür yani başka işle uğraşılmaz diyen anayasa ivedilikle görüşülmesini de emreder. Meclis nasıl olur da hala ele almaz. Kararname yapıldığı gün meclise sunulur kuralı da vardır. 90 günü olan meclis kararname hakkında kararını verecek diyen bir anayasa varken karar vermezse yürürlüğü devam eder diyenler vardır. Bir meclisimiz var ki yetkisi elinden alınır ve 90 günde karar vermek için toplantıya bile çağrılmamayı sinesine çeker.

Mahkeme kuvvetler ayrılığını bekçisidir. Yetki uyuşmazlıklarında nihai söz söyleme görevi vardır. Neden ara emrini vermez? Telafisi olanaksız bir durum yok diye nasıl düşünür bilinmez. Yoksa UBP’nin itirazında bile yetki ihlali olmaması mı onu bu duruma düşürdü? Ancak biz biliyoruz ki ihlal vardır.

Kıbrıs paraları konusunda da muhalefetimize rağmen kararname geçirilmiş ve uzun yıllar yürürlükte kalmasına neden olunmuştu. Mahkeme hiç mi umursamamıştı. Kan ağlayan Kıbrıs lirası sahiplerinin acısına göz yumulmasına nasıl izin verilmiştir.

Bu partiler hala mecliste temsil fırsatı yakaladılar diye seçilme şansı olanlar olarak değerlendirilip başkalarına şans verilmez ve seçime kadar katılıp da yeni ve hukuka saygılı yeni parti görmek istenmez.

Halkımız artık ayağa kalkmalıdır.

Editör: TE Bilisim