Kürşat:  Geçim kaynağı hayvancılık olan herkes, gerekli yatırımı yapmalı

Halk sağlığının, SÜTEK için son derece önemli bir konu olduğunu vurgulayan Kürşat; sütlerin, aflatoksin, mikrobiyoloji ve kimyasal taramalarının düzenli olarak yapıldığının altını çizdi.  Kürşat, halkın, süt ve süt ürünlerini gönül rahatlığıyla tüketebileceğini ifade etti.

Kürşat, süt paralarının üreticilere düzenli olarak ödenebilmesi ve üreticinin, bu anlamda herhangi bir sorun yaşamaması adına birtakım çalışmalar yapılarak, ödemelerin periyodik şekilde her ayın 5’inde ve 20’sinde yapılmasının sağlandığını belirtti.

Süt üretimi konusunda, yüzde 87 oranında soğuk zincir sistemine geçildiğini ifade eden Kürşat, açık üretim yapan hayvancıların, Hayvancılık Dairesi’nin verdiği hibelerden yararlandırılarak, 31 Aralık 2019 tarihine kadar yüzde 100 oranında soğuk zincir sistemine geçmeyi hedeflediklerini söyledi. Ortalama olarak günlük 200 litreye kadar açık süt veren üreticilerin kooperatifleşme veya kümeleşme çalışmaları ile toplulaştırılması ya da merkezi soğutma merkezlerinin kurulması ile üretime soğutulmuş süt ile devam etmeleri hedeflenmektedir. Kürşat, bu konuda Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı ile birlikte bir proje çalışması başlattıklarını ve hedeflerinin yıl sonuna kadar tüm açık süt üretimini soğutulmuş süte geçirmek olduğunu belirtti.

SORU:  Halkın raflardan satın aldığı süt fiyatları asgari ücretle geçinen aileler için oldukça yüksek.. Peki, fiyatlar neden bu denli yüksek? Süt, üreticiden kaça alınıyor?  Fiyatlar neden bu kadar yükseliyor?  Düşük fiyata alınan sütler yüzünden üretici sokaklara dökülürken satılan sütlerde de fiyatlar düşük olması gerekmiyor mu?

“Raf fiyatlarına müdahale şansımız yok”

KÜRŞAT:  Ülkemizde üretilen çiğ süt maliyetleri yüksektir.  Dolayısıyla üreticilerimiz, bu dönemde ellerine geçen rakamdan rahatsız olduklarını dile getiriyor.  Öte yandan, ülkemizde serbest piyasa ekonomisi vardır.  SÜTEK, çiğ inek sütünü, süt üreticilerinden 2.30 TL/litreye alarak, imalatçılara 2.38’TL’den pazarlıyor.  Günümüz koşullarında, hellimin raf  fiyatı, 22 TL’den başlayarak 53 TL’ye kadar yükselebiliyor.  Koyun ve keçi sütünün fiyatı ise inek sütüne oranla biraz daha yüksektir.  Sütlerin üreticiden alınıp, imalatcıya pazarlandığı fiyatlar şu şekildedir:

Açık inek sütü;  2.15-2.23, soğuk inek sütü; 2.30-2.38, buzluk (soğutulmuş) inek sütü; 2.20-2.28

Açık koyun sütü; 4.73-4.85, soğuk koyun sütü; 5.13-5.21, buzluk (soğutulmuş) koyun sütü;4.93-5.01,

Açık keçi sütü; 3.53-4.61, soğuk keçi sütü; 3.93-4.01, buzluk (soğutulmuş) keçi sütü; 4.73-4.91

İmalatcıya ulaşan bu fiyatlardan sonra mamülllere göre koyun-keçi sütünden üretilen hellim fiyatları 45-50 TL’yi bulabiliyorken, inek sütünden üretilen hellim fiyatları, 30 TL civarında şekillenmektedir.  Ancak, söz konusu fiyatlar,  imalatcıların üretim maliyetleri, üretim şekilleri ve kar oranlarına göre değişim gösterebilmektedir. SÜTEK olarak, bizim bu fiyatlara hiçbir müdahale şansımız yoktur.  Öte yandan, Tarım Bakanlığı tarafından çiğ inek sütüne destek sağlanmaktadır. Şöyle ki, üretici, günlük üretimde, 2.30 TL’ye alınan çiğ inek sütü için 1 litreden 2 tona kadar, litre başına 45 kuruş, 2 ile 4 ton arası litre başına 20 kuruş ve günlük üretimi 4 tondan maksimum 6 tona kadar olan üretici ise 10 kuruş destek almaktadır.  Buradaki amaç, küçük ve orta ölçekli işletmelerin desteklenmesidir.  Asgari ücretle geçinen her aile, temel tüketim maddeleri dahil, benzin, elektrik,su gibi birçok giderden dolayı oldukça sıkıntılı bir dönemden geçiyor.

“Halkımızın içi rahat olsun”

SORU:  Zaman zaman aflatoksinli  süt korkusu tüketiciye yanısıyor... Peki, sütler nasıl bir denetimden geçiyor? Halk sağlıklı süt tüketiyor diyebilir misiniz?

KÜRŞAT:  Geçtiğimiz yıl Eylül ve Ekim aylarında yağışların yoğunlaşmasından sonra SÜTEK olarak aflatoksin taramalarımızı hızlandırdık.  Tanker kazanlarında üretici numunelerinde birebir aldığımız tüm numunelerinde aflatoksin taramalarını yaptık.  Özellikle, 29 Kasım’dan Ocak ayına kadar olan süreçte,yaklaşık 31 çiftlikte aflatoksinden dolayı, 145 ton süt imha ettik.  Bu dönemde yaşanan sıkıntıların en önemli sebebi, yağışların yoğun olmasından dolayı nem oranının yükselmesidir.  Aflatoksin de, nemli hava koşullarında gelişen bir çeşit mantardır.  Laktasyon dönemindeki bir inek, nemli olan, aflatoksin bulaşmış yemleri tükettiğinde, aflatoksin doğrudan ineğin sütüne geçmektedir.  Biz, SÜTEK olarak o dönemden günümüze, aflatoksin taramalarımızı ciddi şekilde devam ettirerek sıfır toleransla hareket ediyoruz.  Çünkü, gerek çocukların gerekse büyüklerin en temel tüketim gıdalarından biri süt ve süt ürünleridir.  Halk sağlığı, bizim için ön plandadır. Limit üstü aflatoksin bulunan sütlerin tamamını imha ediyoruz. Günlük olarak  toplanan sütlerde ise mikrobiyolojik ve kimyasal anlamda taramalar yapıyoruz.  Dolayısıyla, halkımız süt vesüt ürünlerini gönül rahatlığıyla tüketebilir.   

Çiğ süt numune sayıları artırılmış olup gıda güvenliği ve hijyen konularında denetimler artırılmıştır.

ANALİZ

2017

2018

Kimyasal Analizi  Yapılan Süt Numunesi Sayısı

38,772

48,208

Antibiyotik Kalıntı Testi Yapılan Numune Sayısı

1,328

1,700

Somatik Hücre Sayımı Yapılan Numune Sayısı

4,873

6,636

Bakteri Sayımı Yapılan Numune Sayısı

4,603

6,209

Cryoscope İle Donma Noktası Okunan Numune Sayısı(hile)

1,453

2,959

Aflatoksin M1

300

1,456

“41 yıldır yapılmayanı yaptık”

SORU:  Süt bedelleri geriden ödeniyor... Bu durum ne zaman düzene girecek?

KÜRŞAT:  Süt bedelleri geriden ödenmiyor.  2012 yılında, o dönem yaşanan ekonomik sıkıntılar sebebiyle, ödemeler bir dönem ileriye atıldı.  SÜTEK, kurulduğu günden bugüne dek üretici ödemelerini 15 günlük periyodlarla yapmaktadır.  Biz, göreve gelir gelmez, üreticilerin süt ödemelerinin belirli bir periyoda bağlanması için uğraş verdik.  Ve yaklaşık 41 yıldır olmayan bir şeyi yaparak, üreticilerin devrelik süt ödemelerinin, her ayın 5’inde ve 20’sinde yapılmasını sağladık.  Yani, göreve başladığımız günden itibaren, bu prensiple hareket ettik.  Böylelikle, üreticilerimiz, süt paralarının ne gün çıkacağı derdinden kurtulmuştur.  

SORU:  Temiz bir süt hangi değerlere sahip olmalıdır?

KÜRŞAT:  Sütün, temiz ve kaliteli olması için mililitrede, bakteri sayısı 100 binin altında olmalıdır.  Yine aynı şekilde somatik hücre sayısının, mililitrede 400 binin altında olması kabul edilebilir standartlardadır.  Soğuk sütte, sağım gerçekleştiği andan itibaren, memeden buzluğa ulaştığı andan itibaren +4 derecede soğutulması gerekmektedir.  Üreticilerin filtre kullanması da sütün hijyeni açısından öenmli bir noktadır.  SÜTEK’in, sütün kabul edilebilir pH oranı 6.66’dır.  

“Hedefimiz, bütün üreticilerin soğuk veya soğutulmuş üretime geçirilmesi”

SORU:  Artık açık süt toplanmayacak... Bu durum herhangi bir sorun yaratacak mı?

KÜRŞAT:  Ülkemizde, 2004 yılından itibaren soğuk zincir sistemine geçilmeye başlanmıştır.  Üreticiler, hemen hemen her hükümet döneminde, söz konuzu sisteme geçiş için hibelerden faydalandırılmıştır.  Yaklaşık 2007’den itibaren de her yıl, açık süt toplanmayacağına dair hedefler konulmuştur. Açık süt yoğunluğunun fazla olması, üreticilerin ekonomik şartları,  ellerindeki sağmal inek sayısının soğuk zincirde rantabıl olup olmaması gibi unsurlar kapsamında, bu sisteme geçişin bir anda yapılması beklenemezdi.  Şu andaki duruma baktığımızda, ülkede üretilen sütün, yaklaşık yüzde 87’si soğuk zincir sistemiyle üretilmektedir. Yüzde 13’lük oaranla da üretim yapılmaktadır.  Bu üretim de standartlara uygun değildir.  Dünyanın birçok ülkesinde, açık süt devri kapanmış durumdadır.  Kürşat, bizim de 31 Aralık 2019 tarihine kadar hedefimiz, açık süt üretimi yapan hayvancılarımızı, Hayvancılık Dairesi’nin vermiş olduğu hibelerden yararlandırarak veya üreticilerin kooperatifleşerek ya  da kümeleşerek toplulaştırılması ya da merkezi soğutma merkezlerinin kurulması ile üretime soğutulmuş süt ile devam etmelerini sağlamak olduğunu kaydetti ve Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı ile birlikte bir proje çalışması başlattıklarını ve hedeflerinin yıl sonuna kadar tüm açık süt üretimini soğutulmuş süte geçirmek olduğunu belirtti.

“Üniversiteleren destek alacağız”

SORU:  Süt sektöründe fark yaratmak için nasıl bir çalışma hedefleniyor? Projeleriniz yeterli mi?

KÜRŞAT:  Ben göreve geldiğimde, ilk hedefim, üreticilerin ödemelerinin gününde yapılmasıydı.  Bu konuda, SÜTEK’in gerek finansal yapısı, gerekse tahsilatları konusunda yaptığımız çalışmalar kapsamında hedefimize ulaştığımızı söyleyebilirim.  En azından SÜTEK’in sürdürülebilir finansal yapıya kavuşturularak, üreticilerimizin süt paralarını gününde alması ve bu konuda sıkıntı yaşamamaları için koyduğumuz ilk hedefi gerçekleştirdik.  Devlet destek primlerinin gününde çıkıp çıkmaması da ciddi sorundu. Bu konuda, Maliye Bakanlığı’nın önemli bir katkısı olmuştur.  İmalatçılardan yaptığımız tahsilatlarımız yaklaşık yüzde doksan beş oranlarındadır. Yine üreticilerin sütünü teminat altında pazarlamak için değişen ve artan süt fiyatları ile imalatçılardan aldığımız teminatları da aynı orantıda artırdık.  Dolayısıyla, SÜTEK üretici ödemelerinin gününde yapılması konusunda ciddi anlamda bir devrim yapmıştır.

Ayrıca, üreticilerimizin süt kalitesi ile ilgili çalışmalarımız var.  Üreticilerimizin, numuneler alınarak, sütlerinin kalitesi bodrolandıktan sonra bire bir bilgilendirilemediğini fark ettik.  Ve yıllardır yapılmayan bir şeyi daha yaparak SÜTEK web sayfasını oluşturduk.  Üreticilerimiz, bu web sayfasında üyelik oluşturarak, kendi şifreleriyle  oluşturulan üretici portalından bodrolarını, numune sonuçlarını takip edebilmektedir.  Bu konuda da ciddi bir memnuniyet vardır.

Kürşat, “Göreve geldiğim Nisan 2018’den beri SÜTEK ‘in hizmet kalitesini artırmak için birçok proje, yatırım ve düzenleme yaptık. SÜTEK hizmet binasının tadilatını yapıp bilgisayar alt yapısı da güçlendirdik. Kurum çalışanlarına bilgisayar programlarını kullanma konusunda hizmetiçi eğitim çalışması yaptık.  SÜTEK’in mevcut Laboratuvar alt yapısını güçlendirmek için Aflatoksin M1 analizinde, HPLC cihazı (Yüksek Basınçlı Sıvı Kromatografi Sistemi) alınması için Merkezi İhale Komisyonu aracılığı ile ihale çıkılmış olup ihale sonuçlanmıştır. HPLC cihazı Laboratuvarımıza en geç 90 gün içerisinde kurulmuş olacaktır. Mevcut bilgisayar programı geliştirilerek Bütünleşik Bilgi Yönetim Sistemine geçilmesi yönünde çalışmalar tamamlanmak üzeredir. SÜTEK’in mevcut bilgisayar programı revize edilerek yeni sistem kurulmuştur. Süt toplama ve pazarlama süreci sahadan online veri akışı ile anında kayıtlara geçmiş olacaktır. Konu ile ilgili e-irsaliye programı hazırlanmış teknik donanım için ihaleye çıkılmıştır. Eylül ayına kadar E-irsaliye projesi hayata geçmiş olacaktır.

SÜTEK kadrosu güçlendirilmiştir. SÜTEK kadrosunda nitelikli personel ihtiyacını gidermek için 27 Nisan 2019 tarihinde SÜTEK bünyesinde açılan 6 münhal kadro için DAÜ’den hizmet alınarak sınav yapılmıştır. 3 ayrı bölüme toplam 6 kadro için 114 kişi sınava başvurmuş olup sınavda geçer not alıp alan sorularında en yüksek notu alanlar mülakata çağrılmış ve SÜTEK bünyesinde üniversite veya yüksek lisans mezunu 3 Muhasebe personeli, 2 Sütçülük Teknisyeni ve 1 Pazarlama Memuru ilk kez yapılan bir sınav sürecinden sonra Kurum kadrolarına alınmıştır.

Kurum’un hizmet kalitesini artırmak için Kalite Standart Belgesi alınması ile ilgili çalışma başlatılmıştır.

Üreticilerimizin hijyenik süt üretimi, yağ oranlarının yükseltilmesi, hayvan refahı gibi konularda, Hayvancılık Dairesi, Süt Kurumu ve Veteriner Dairesi olarak ortak bir proje başlattık.  Her hafta bir bölge olmak üzere çiftlikleri ziyaret ediyoruz.  Üreticiye, yerinde bilgi veriyor ve bölgede eğitim çalışması yapıyoruz.  Daha çok beslenme konusu üzerinde duruyoruz.  Çünkü, beslenme, sütün kalitesini doğrudan olarak etkileyen bir konudur.  Bu konuda da bir çalışma başlattık.  Önümüzdeki dönemlerde, üniversitelerden de destek alarak, toplu konferanslar düzenleyeceğiz.

Araçlarımız oldukça deforme olmuş durumdaydı 2018 yılı içerisinde yaptığımız ihale ile Kuruma 2 arazi aracı aldık.  Bu konuda da yatırımlarımıza başladık. 

Laboratuvarlarımızın şu anda iyi durumda olmasına rağmen üst katımızda yeni bir laboratvuvar projesi başlattık.  Projenin çizimi yapıldı ve gerekli izinler alınmaya başlandı.  En büyük hedeflerimizden biri, uluslararası akreditesi bulunan bir laboratuvar oluşturmaktır.  Bu konuda da çalışmalarımız devam etmektedir.  Projeyi, bu yıl hayata geçirmek istiyoruz.

“İç piyasa tüketimine yönelik düzenlemeler yapılması gerekiyor”

SORU:  Ülkemizdeki yıllık  süt üretimi rekoltesi nedir? Bu üretimin ne kadarı tüketiliyor? Ne kadarı fazlalık olarak kalıyor? Yurt içindeki tüketim nasıl teşviklendirilebilir?  Yani yurt içi tüketimi nasıl artırabiliriz?

KÜRŞAT:  2018 yılı içerisinde, küçük baş ve inek sütü olarak toplum164 milyon 250 bin 871 litre süt üretildi.  Bunun , yaklaşık 5 milyon litresi küçükbaş sütü, geriye kalan 159 milyonu ise büyükbaş sütüdür.  Yıllık olarak baktığımızda, süt üretimi mevsimsel olarak iki sezona ayrılır.  Özellikle, Şubat sonundan Mayıs ortalarına kadar sarkan, yoğun sezon döneminde, zaman zaman süt pazarlamada sorunlar yaşıyoruz.  Düşük sezonda, daha rahat bir pazarlama programımız oluyor.  Ülkede üretilen sütün yaklaşık yüzde 50’si, iç piyasada tüketilirken, geriye kalan kısmı ise ihraç edilmektedir.  Toplam ihracatın yüzde yirmi 25’i, üçüncü dünya ülkelerine, geriye kalan yüzde 25’lik kısmı da Türkiye’ye ihraç edilemktedir.  İhracatta yaşanan sıkıntılar, bizim süt pazarlama sıkıntımızı da beraberinde getiriyor. 

Arap ülkelerine ihracatın tamamı, hellim olarak gönderiliyor.  Yoğun sezon döneminde, Türkiye’ye olan kaşar ihracatımız zaman zaman hellimden daha fazladır.  İç piyasadaki tüketimin artırılabilmesi için, otel ve restoranlarda, süt ürünlerine, özellikle hellim tüketimine yönelik birtakım düzenlemlerin yapılması gerekiyor.  Bu düzenlemeler, gerekirse yasal boyutta yapılmalıdır.  Yani, otellerde, yerli süt ve süt ürünlerinin tüketilmesi için çalışmalar yapılmalıdır.  Bu tür çalaışmalar dönem dönem yapılıyor, ancak ciddi anlamda bir yol alınamadı.  Okul sütü projesiyle, küçük yaştaki çocuklara, süt içme alışkanlığının kazandırılması da süt tüketimini etkileyebilir.  

“Soğuk ya da sotulmuş süt üretimi, ekonomik kaygıları azaltacaktır”

SORU:  Zamanında toplanmayan sütlerin sağlık açısından risk taşıdığı düşünülüyor... SÜTEK, sütleri zamanında toplayabiliyor mu?

KÜRŞAT:  Açık süt, sıcak havadan çok çabuk etkilenmektedir.  Bu sütlerin Ph’ı, yaz aylarında, hızla düşmekte ve süt üreticiye iade edilmektedir.  Ayrıca, sağım esnasında, bakteri sayısı, steril bir ortamda sağılan soğuk zincir sütünden çok daha fazla olabilmektedir.  Üreticilerin ekonomik kayıbı, açık süt konusunda daha fazladır.  Dolayısıyla, söz konusu üreticilerin soğuk ya da soğutulmuş süte geçmeleri onların ekonomik kayıplarını da azaltacaktır.  İçinde bulunduğumuz zaman dilimi içerisinde, SÜTEK’in süt toplama ve pazarlama anlamında herhangi bir sıkıntısı bulunmamaktadır. 

“Sektöre en iyi hizmeti vermek için çalışıyoruz”

SORU:  Hayvancıların zaman zaman sütek önünde eylemleri gerçekleşiyor... Bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?

KÜRŞAT:  Ben, göreve geldiğim günden beri böyle bir olay yaşandığına şahit olmadım.  Bu yüzden herhangi bir yorum yapmayacağım.  En son, 2016 yılında bir eylem yapılmış ve yola süt dökülmüştü.  Ciddi pazarlama sıkıntılarının yaşandığı bir dönemdi.  Tepki göstermeleri, normaldi.  O dönemde, yine Türkiye’ye olan ihracatta sıkıntılar yaşanıyordu. 2017 yılında da SÜTEK’in önünde toplanarak basın açıklaması yapıldı.

 Ben, yönetim kurulu ve kurumda çalışan her personel, sektöre en iyi hizmeti verme gayreti içerisindeyiz.  Herhangi bir sıkıntı yaşandığı zaman, üreticilerimizi, gerek telefonla gerekse yüz yüze iletişim kurarak bilgilendiriyoruz.  Kalite kontrol bölümünde çalışan arkadaşlarmız, teknik anlamında üreticiyi bilgilendirip, yönlendiriyor.  Fiyat kaynaklı sorunların ise çeşitli sebepleri vardır.  Örneğin, süt fiyatlarımızın Türkiye’den daha pahalı olması ve bu anlamda, imalatcıların rekabet etme şansının az olması gibi.  Bu dönemde SÜTEK’in üretilen sütü pazarlamakta sorun yaşaması vs.

“Fiyat kaynaklı sıkıntılar yaşanabilmektedir”

SORU:  İmalatçılarla üreticiler karşı karşıya gelirken SÜTEK nasıl bir tavır sergiliyor?

KÜRŞAT:  SÜTEK, her zaman denge unsuru konumunda olmak zorundadır.  SÜTEK, üreticilerin hem imalatcılarla olan hem de devletle olan ilişkilerini yürüttüğü bir kuruluştur.  Yani, SÜTEK’in rolü, imalatcı ile üretici arasında dengeyi bulmak ve korumaktır.  Aynı zamanda tüketici için de çok önemli bir kurumdur.  İmalatcı ve üretici arasında zaman zaman fiyat kaynaklı sıkıntılar yaşanabilmektedir. Üretim olmazsa imalat olmaz, imalat olmazsa da üretim olmaz. 

“İhracat konusunda, önemli bir sıkıntımız yok”

SORU:  Süt imalatçıları şu anda yurt dışına mal gönderemiyor... Bu konuda neler söylemek istersiniz?

KÜRŞAT:  Üçüncü ülkelere yapılan ihracatlar konusunda, şu anda hiçbir sıkıntı yaşanmıyor.  Üstelik, doların artmasıyla birlikte söz konusu ihracatın daha cazip olduğu bir dönem geçiriyoruz.  Dolayısıyla toplam sütümüzün yüzde 25’i mamül olup, üçüncü ülkelere ihracat yapılmaktadır.  Hellimin Türkiye piyasasında da büyük bir sorun gözlenmezken, kaşar ihracatı önceki yıllara göre biraz düşüş göstermiş durumdadır.  Türkiye’ye, önceki dönemlerde ayda toplam 250 ton kaşar ihraç edilirken, günümüzde bu rakam 70-80 tondur.  İhracat konusundaki sıkıntı bununla sınırlıdır.  Ayrıca, kaşara verilen devlet desteği sütün yoğun olduğu dönemde artırılarak yaşanan sıkıntılar aşılmıştır.

 “Fiyatlandırmalar, yağ oranına göre yapılıyor”

SORU:  Süt fiyatlandırmaları nasıl yapılıyor?  Yağ oranlarına göre verilen ve kesilen primler yeterli mi?

KÜRŞAT:  Süt fiyatlandırmaları, daha önce sütün yağ ve protein oranına göre yapılıyordu.  2016 yılından sonra, fiyatlandırmanın yağ oranına göre yapılması konusunda, SÜTEK, imalatcılar ve hayvancıların bir araya geldi ve bir komite kuruldu. Söz konusu komite de yağ oranlarının ne olması, ve hangi kıstasların dikkate alınması gerektiği konusunda çalışmalar yaptı.  Fiyatlandırma, günümüzde, yağ oranında belirlenen kıstaslar çerçevesinde yapılmaktadır.  Yağ oranına ek olarak, sütün kalitesini etkileyen somatik hücre ve bakteri sayısı da ayrı bir kıstas olarak değerlendirilmektedir.  Süt fiyatı, yönetim kurulu tarafından belirlendikten sonra kıstaslardaki basamaklara göre yönetim kurulundan geçen bir kararla yağ oranlarına göre belirlenen kesintiler çerçevesinde yapılır.

Editör: TE Bilisim