Yunanistan'ın başkenti Atina'ya yaptığı ziyaret kapsamında basın toplantısı düzenleyen Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, ikili ilişkiler, Kıbrıs sorunu ve göç krizine ilişkin açıklamalarda bulundu.

Çelik, dün Başbakan Aleksis Çipras ile görüşmesinde Başbakan Binali Yıldırım'ın bir mesajını ilettiğini belirterek, "Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi toplantısı daha önce İzmir'de gerçekleşmişti. Sıra Yunanistan tarafında yapılmasında. Sayın Başbakanımız bunun bir an önce yapılmasını arzu ettiğini iletti. Sayın Çipras da kendilerinin de bunu arzu ettiğini, bunun için Selanik'i düşündüklerini, tarihle ilgili arkadaşların çalışması gerektiğini söyledi." ifadelerini kullandı.

Darbe girişimi sonrası Yunanistan'a kaçan askerlerin bir an evvel iade edilmesinin beklendiğini vurgulayan Çelik, Yunanistan'a kaçan darbeci askerlerden 7'sinin yaptığı iltica başvurusu reddedildi. Bir tane kalmıştı. O bir tanesinin de iltica başvurusunun sonuçlanması bu birkaç gün içerisinde gerçekleşecektir." dedi.

Çelik, "Ondan sonra temyiz aşaması söz konusu olacak. Biz sayın Çipras'a, Yunanistan hükümetinin Türkiye'nin maruz kaldığı bu darbe girişimi sonrası Türkiye'ye verdiği desteğe teşekkür ettiğimizi bir defa daha ilettik. Bu 8 askerin, Yunanistan'daki makamlar tarafından bu işin başından beri birer mülteci olarak değil darbeci olarak nitelendirildiğini biliyoruz. Tabii kararı yargı verecektir." dedi.

Bakan Çelik, bu kişilere darbeci asker değil "katil topluluğu" denmesi gerektiğini ifade ederek, "Bunlar insanlarımızın üzerine tanklarla, savaş uçaklarıyla, helikopterleriyle ateş açtılar. Pek çok insanımız şehit oldu, birçok gazimiz var. Bu katillerin dünyanın hiçbir yerinde himaye görmemesi lazım. Bu en büyük hassasiyetlerimizden bir tanesi. Sayın cumhurbaşkanımızın ve başbakanımızın bu konudaki hassasiyetlerini de ilettim. Yargı süreci de kendi seyri içinde devam ediyor. Son kalan bir askerin başvurusunun reddedilmesini ve temyiz sürecinin de bir an evvel sona ermesini bekliyoruz." diye konuştu.

Türkiye ve Yunanistan arasında, Ege Denizi'nde olduğu gibi birtakım sorunlar olsa da ikili ilişkilerin kendi seyrinde devam ettiğine işaret eden Çelik, "İzmir-Selanik arasındaki feribot seferlerinin başlayacak olması heyecanla karşılanıyor. Türkiye tarafında İzmir Limanı'nın kendi sahasına giren kısımda belli bir yolcu sayısı garanti edilmek şartıyla indirim yapılabileceği şeklinde bu sürecin kolaylaştırılması gibi bir yaklaşım var. İstanbul-Selanik arasında da hızlı feribot seferlerinin başlamasıyla iki halkın daha çok kaynaşması birbirini daha yakından tanıması çerçevesinde olumlu adımlar atılmış olacak." ifadelerini kullandı.

"FETÖ, BATI TRAKYA'YI BÖLMEYE ÇALIŞIYOR"

Darbeci askerler haricinde Yunanistan'a kaçan FETÖ mensubu sivillerin durumuna ilişkin bir soruyu yanıtlayan Çelik, "FETÖ'nün Batı Trakya'daki Türk toplumunu bölmek için nasıl faaliyetler yürüttüğünü biliyoruz. Bugün itibariyle arkadaşlarımızdan da bilgi aldım. Bu konudaki hassasiyetimizi sürdürüyoruz. Oradaki toplumumuz içerisinde fitne çıkarmak için faaliyetler yürütmeleri söz konusu olabilir. Dikkatli olmalıyız. FETÖ sadece Türkiye değil bulunduğu her ülke için tehdittir. Sadece Batı Trakya değil, Atina'da Yunanistan'ın diğer kesimlerinde de faaliyet yürütmeleri konusunda biz hassasız." dedi.

"GARANTÖRLÜK, TÜRKİYE AÇISINDAN TARTIŞMAYA AÇILMAYACAK BİR MESELEDİR”

Çelik, Yunanistan'ın Kıbrıs'ta garantörlüğe karşı olduğuna ilişkin bir soru üzerine, Türkiye'nin garantör bir ülke olduğunu hatırlatarak, "Garantörlük, Türkiye açısından tartışmaya açılmayacak bir meseledir. Bu tartışmanın bir tarafında olmayız. Bu tartışmanın açılmasına müsaade etmeyiz. Tartışma dışı bir konudur." ifadesini kullandı.

"TÜRKİYE’DEKİ AZINLIK HAKLARININ STANDARDI HİÇBİR AVRUPA ÜLKESİNDE YOK"

AB Bakanı Çelik, Batı Trakya'daki Türk azınlığının entegrasyon çerçevesinde etnik dini kimliklerini korunması konusunda Türkiye'nin hassasiyet gösterdiğini söyledi.

Atina'daki temasları kapsamında Batı Trakya'daki seçilmiş müftülerle bir araya geldiğini belirten Çelik, "Bilinen sorunların üzerinden geçtik. Azınlıklar söz konusu olduğunda, Türkiye’deki hakların verilme biçimi ve hakların standardı hiçbir Avrupa ülkesinde yoktur. Bunu öz güvenle iddia ediyorum. Geçmişte haksız yere el konulan mallar, mülkiyet hakları iade edilmiştir. Vakıflar konusunda iyileştirmeler yapılmıştır. Gökçeada'da sadece 4 öğrenci için okul açılmıştır. Biz Yunan makamlarından, çift dilli eğitim veren okulların açılması, Türk isminin kullanılmasının önündeki engellerin kalkması konusunda ve seçilmiş müftülerin saygınlığının korunmasına ilişkin hassasiyetlerimize saygı duyulmasını bekliyoruz." diye konuştu

Atina'da inşa edilmesi planlanan cami konusunda yasa çıktığını ve belli bir ilerleme kaydedildiğini dile getiren Çelik, "Fakat birtakım ırkçı kesimler caminin arazisini işgal etmişler. Bir Avrupa başkentinde kilise ve havra olması gibi caminin de olması doğaldır. Doğal olmayan, bu kadar entegrasyonun gerçekleştiği bir dönemde bir Avrupa başkentinde cami olmamasıdır. Kimsenin etnik ve dini kimliğini, toplumsal barışını tehdit etmez. Tam tersine, toplumsal barışa ve diyaloğa hizmet eder. Türkiye'deki Hristiyan eserlerinin korunması ve restorasyonu konusunda hükümetimizin hassasiyeti ortadadır. Türkiye'nin bu konuda sahip olduğu standartlara sahip olan bir ülke yoktur. Atina'daki cami meselesi de ırkçıların istismarına terk edilmemelidir. Bu (cami), bir Avrupa başkenti olan Atina'ya yakışan bir şeydir." dedi.
Editör: TE Bilisim