TC Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “Kıbrıs sorununun çözümü yönünde atılacak adımlar, Kıbrıs Rum Yönetiminin ekonomik problemini aşmasını da kolaylaştırır. Bu vizyonla bakmak lazım. Eğer 2004'te Kıbrıs Rum tarafı, Türk tarafının 'Evet' dediği plana, 'Hayır' dememiş olsaydı, bugün Kıbrıs Rum Yönetiminde kriz olmazdı. Ekonomik kriz olmaz, Türkiye'nin büyüyen ekonomisi, Kıbrıs Rum Yönetimine de refah getirirdi” dedi.

“Maalesef krizi tırmandırmayı, Kıbrıs üzerinden Türkiye'nin AB yolunu tıkamayı, bir politika olarak benimsediler” şeklinde konuşan Davutoğlu şöyle devam etti: “Ümit ederiz ki sayın Anastasiadis, seçimden önce verdiği mesajlara uygun hareket eder ve bir an önce kurulacak bir masa etrafında çözüm yolunda adımlar atılır."

Davutoğlu ve İrlanda Başbakan Yardımcısı, Dışişleri ve Ticaret Bakanı Eamon Gilmore, Conrad Oteli'ndeki görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.

Türkiye ile İrlanda ilişkilerinde hiçbir siyasi sorun olmadığını ve son dönemde üst düzey ziyaretlerde artış yaşandığını belirten Davutoğlu, iki ülke arasındaki ticaret hacminin 1 milyar 200 milyon dolar civarında bulunduğunu kaydetti.

Görüşmenin ana odağını "Türkiye-AB ilişkileri"nin oluşturduğuna değinen Davutoğlu, "Uzun bir aradan sonra, yaklaşık 2,5 yıl sonra ilk faslı, 22'nci faslı, İrlanda'nın dönem başkanlığında açacak olmaktan memnuniyet duyuyoruz. Görüşmeler sürüyor. Bu, tarihi dostluğun güzel bir nişanesi olacak" diye konuştu.

Davutoğlu, "Bir fasıl açmak, baharın öncesinde bir çiçekle baharın gelmeyeceği gibi bir durum. Bir fasıl açmak, sadece kapanan bir yolun aralanması" dedi.

Kıbrıs konusunu ele aldıklarına değinen Davutoğlu, İrlanda'nın dönem başkanlığında Kıbrıs sorununun çözümü konusunda inisiyatifler alınabileceği görüşünde olduklarını vurguladı.

Davutoğlu, vize muafiyeti konusunda gelinen aşamayı, Gilmore ile paylaştığını belirterek, İrlanda'nın, Schengen sisteminin parçası olmadığını ancak bu konuda alınacak mesafe ve vize muafiyeti konusunda alınacak prensip kararının, Türkiye ile İrlanda arasındaki insan akışını ve yakın dostluğu pekiştirmesini kolaylaştıracağını söyledi.

Türkiye için Avrupa Birliği'nin her zaman stratejik bir hedef olduğunun altını çizen Davutoğlu, "AB'de İrlanda gibi dostlarımızın mevcudiyeti, bizim üyelik sürecimizi hızlandıracak bir değerdir" ifadesini kullandı.

"MÜZAKERELERİN NE KADAR ZAMANDA BİTECEĞİ TÜRKİYE'NİN PERFORMANSINA BAĞLI DEĞİL"

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, soruları yanıtlarken, Türkiye-AB ilişkilerine ilişkin bir soru üzerine, şunları söyledi:

"Müzakere süreci başladığında açıkçası beklentimiz, bu sürecin en kısa zamanda tamamlanması ve sürece hiçbir başka siyasi sorunun engel olmamasıydı. Maalesef son 9 yıl içinde 2 temel konu sürece sekte vurdu. Birisi, Kıbrıs sorunu. Kıbrıs sorunu sebebiyle 2006 yılında 8 fasıl askıya alındı, diğer fasılların kapatılması da imkansız hale geldi. Halbuki Kıbrıs konusunda Nisan 2004'te yapılan referandumda Kıbrıs Türk tarafı 'Evet' oyu kullanmıştı, Türkiye de 'Evet' oyu için teşvikte bulunmuştu. Rum tarafı 'Hayır' oyu kullanmıştı. Maalesef Rum tarafının olumsuz tavrına rağmen Rumlar üye yapıldı, Türk tarafı izole edildi, dışlandı. Bunun getirdiği bir problem hala devam ettiği için bütün üyeler anlaşsa bile 8 faslın açılması mümkün olmuyor alınan karar değişmedikçe. İkinci konu da Fransa'nın getirdiği ek sınırlamalar. Bu iki durum, 2,5 yıllık bir gecikme doğurdu. 2,5 yıl hiçbir fasıl açamadık."

İrlanda'nın dönem başkanlığında bir faslın açılmasını, Türkiye için "hiç yoktan iyi olan bir başlangıç, ancak müzakereleri daha ileri aşamaya götürecek nitelikte dev bir adım değil" şeklinde tanımlayan Davutoğlu, Fransa'nın diğer 4 fasıl üzerindeki ambargosunu kaldırması ve Kıbrıs konusunun engel olması halinde hemen bütün fasılların açılacağı ve Türkiye'nin süratle bu fasılları kapatacağını bildirdi.

Davutoğlu, "Bundan sonra müzakerelerin ne kadar zamanda biteceği Türkiye'nin performansına bağlı değil. Türkiye, performansını ne kadar üst düzeye çekebileceğini gösterdi. AB'nin, gereksiz ve başka ülkelere hiçbir zaman dayatmadığı bazı şartları Türkiye'nin önüne koymaktan vazgeçmesiyle ilgili bir olay. Özellikle Kıbrıs bağlamında... O zaman çok daha süratli yol alırız" diye konuştu.

"SEÇİMDEN SONRA TAKINILAN TUTUM, ÖNEMLİ BİR HAYAL KIRIKLIĞI DOĞURMUŞTUR"

"Gelinen noktada mevcut Rum kesimi hükümetinin barış konusunda ciddi adım atabileceğine inanıyor musunuz?" sorusuna Davutoğlu, şu yanıtı verdi:

"Seçimden sonra takınılan tutum, önemli bir hayal kırıklığı doğurmuştur. Sayın Eroğlu, sayın Anastasiadis'e bir an önce buluşmak için çağrıda bulundu ve bir mektup gönderdi. Hepimizin beklentisi en azından sayın Eroğlu ile sayın Anastasiadis'in bir araya gelmesiydi ama gelen haberler, kısa bir süre içinde bunun mümkün olmayacağı gibi bir intiba veriyor. Sayın Anastasiadis'in ekonomik krizlerle meşguliyetini bahane etmesi doğru değil çünkü öyle bir ikilemle karşı karşı karşıyayız ki 'Müzakerelerde ciddi olun' dediğimizde eğer güçlülerse, iyi durumdalarsa zaten müzakereye mesafeli yaklaşıyorlar; zayıfsalar 'Bekleyin, güçlenelim' diyorlar. Ne zaman müzakereler neticeye ulaşacak bunu tahmin etmek, çok güç. Bu kadar uzun süre dondurulmuş bir krizin çözümü için bir fırsat varsa 1 dakika bile geçirilmemeli.

Aslında Kıbrıs sorununun çözümü yönünde atılacak adımlar, Kıbrıs Rum Yönetiminin ekonomik problemini aşmasını da kolaylaştırır. Bu vizyonla bakmak lazım. Eğer 2004'te Kıbrıs Rum tarafı, Türk tarafının 'Evet' dediği plana, 'Hayır' dememiş olsaydı, bugün Kıbrıs Rum Yönetiminde kriz olmazdı. Ekonomik kriz olmaz, Türkiye'nin büyüyen ekonomisi, Kıbrıs Rum Yönetimine de refah getirirdi. Maalesef krizi tırmandırmayı, Kıbrıs üzerinden Türkiye'nin AB yolunu tıkamayı, bir politika olarak benimsediler. Ümit ederiz ki sayın Anastasiadis, seçimden önce verdiği mesajlara uygun hareket eder ve bir an önce kurulacak bir masa etrafında çözüm yolunda adımlar atılır."

Davutoğlu, Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafı kararlı şekilde çözüm için talepte bulunurken, Rum tarafının "inatçı" şekilde bu çözümün ertelenmesi yönünde çaba gösterdiğini söyledi.

Bu kapsamda Kıbrıs'ı da ziyaret edeceğini bildiren Davutoğlu, "Kimse Türkiye'nin ve Kıbrıs Türk tarafının niyetinden şüphe etmemelidir ama kimse de 'İlanihaye bu mesele çözümsüz kalırsa bizim menfaatimizedir' diye düşünmesin. Hemen çözüm, herkesin menfaatinedir" dedi.

Davutoğlu, enerji kaynakları konusunda Rum yönetiminin "vahim bir hata" yaptığını belirterek, şöyle devam etti:

"Hemen çözümle doğal kaynaklar dahil, her şey barış içinde kullanılabilir. Eğer bu kısa sürede mümkün değilse, ortak bir teknik komite çalışmasıyla bu doğalgaz kaynaklarıyla birlikte inisiyatif kullanılabilir. 'Güney bize, kuzey size ait' diyorlarsa, o zaman da iki devletli çözümü konuşsunlar. Bu şekilde bu meseleyi askıda tutmanın, hiç kimseye faydası yoktur."

"TÜRKİYE'NİN BÖYLE BİR SÜRECİN DIŞINDA KALMASI KABUL EDİLEMEZ"

ABD ve AB arasında oluşturulan Transatlantik Ekonomik Konseyine Türkiye'nin üyeliğine ilişkin bir soru üzerine Davutoğlu, ilkesel olarak AB'nin yapacağı her türlü serbest ticaret anlaşması, Gümrük Birliği anlaşmasını doğrudan ilgilendirdiği için müzakerelerin birlikte veya paralel gitmesi gerektiğine işaret etti.

Davutoğlu, "Türkiye'nin böyle bir sürecin dışında kalması kabul edilemez ve açık bir şekilde Gümrük Birliği anlaşmasının ihlali anlamına da gelir. Biz hem ABD tarafıyla paralel bir müzakere yürütüyoruz hem de AB ile görüşüp, bu konuda atacakları adımları Türkiye ile senkronize yapmalarının önemini vurguluyoruz. Türkiye için çok ilkesel ve özellikle taviz vermeyeceğimiz, mutlaka birlikte çözüme ulaştırmak iradesine sahip olduğumuz bir konudur" şeklinde konuştu.

GILMORE

İrlanda Başbakan Yardımcısı, Dışişleri ve Ticaret Bakanı Eamon Gilmore da, Avrupa Birliği (AB) dönem başkanı olarak Türkiye'nin üyelik müzakerelerini ilerletme sorumluluğu taşıdıklarını belirterek, "İrlanda Türkiye'nin üyeliğinin çok uzun zamandır destekçisi olmuştur" dedi.

KIBRIS

Bir gazetecinin Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nde yaşanan ekonomik krize rağmen hükümetin barış yönünde adım atıp atmayacağı yönündeki sorusuna Gilmore, "Bugün dikkatleri ekonomik meselelere yoğunlaşmış durumda ama umuyorum ki bu sorunlar zamanla çözüldükçe, daha büyük meselelere, daha büyük siyasi resme bakabilecekler" yanıtını verdi.

Gilmore, Kıbrıs'ta bulunan doğalgaz rezervlerinin AB tarafından adada barışın sağlanmasında bir araç olarak kullanıp kullanılamayacağı sorusunu da "Enerji kaynakları bazı durumlarda yeni güçlükler yaratır ama bazı durumlarda da bir çözüm bulunmasına yardımcı olma potansiyeli taşırlar. Kıbrıs'ta bu ikinci şıkkın geçerli olmasını umuyorum" diye yanıtladı.

AB ÜYELİK MÜZAKERELERİ

Davutoğlu'yla gerçekleştirdikleri görüşmede ele alınan önemli konulardan birinin müzakere süreci olduğunu belirten Gilmore, "İrlanda Türkiye'nin üyeliğinin çok uzun zamandır destekçisi olmuştur" dedi.

İrlanda'nın AB'nin dönem başkanlığını üstlendiğini hatırlatan Gilmore, Türkiye'nin AB üyelik müzakerelerinin son 2,5 yılda durakladığını söyleyerek, "Dönem başkanı olarak bizim Türkiye'nin AB'ye üyelik müzakerelerini ilerletmek gibi bir rolümüz ve sorumluluğumuz var" ifadesini kullandı.

SURİYE

Gilmore, görüşmede Suriye'de yaşanan krizin de ele alındığını ifade ederek, Türkiye'nin kendisine sığınan Suriyelilere yönelik tutumunu övdüğünü dile getirdi.

Eamon Gilmore, şöyle devam etti:

"Türkiye'ye devam eden mülteci akınının büyük ekonomik yükünü takdir ediyoruz. İrlanda bu konuda sizin çabalarınızı desteklemek için elinden gelen her şeyi yapacak. Türkiye'nin üstlendiği insani yükün ve insanların çektiklerinin boyutunu daha iyi anlamak için yarın bir mülteci kampını ziyaret edeceğim."

AB İLE ABD ARASINDA SERBEST TİCARET ANLAŞMASI

AB ile ABD arasında bir serbest ticaret anlaşması görüşmelerinde Türkiye'nin yerinin ne olacağının sorulması üzerine de Gilmore, Türkiye'nin AB üyelik müzakerelerine paralel olarak bu süreci de müzakere edebileceğini belirterek, "İrlanda olarak biz Türkiye'nin bu sürecin parçası olmasını istiyoruz, bunu başarmak için çalışacağız" şeklinde konuştu.

Editör: TE Bilisim