Geriye dönük borçların yeniden yapılandırılması, bundan sonrası için faizlere çekidüzen verilmesi, çek ve poliçe yasasının tadil edilmesi, icra, iflas ve şirketler yasasının gözden geçirilmesi gibi pek çok konuda toplumsallaşan ihtiyaçların giderilmesi için mücadele ortaya koyduk.
 
Ancak, öngördüğümüz söz konusu yasalar içerisinde kangrenleşmiş, ödenebilir eşiği aşmış olan geriye dönük borçlarda yeniden yapılandırma ihtiyacı ciddi biçimde ve toplumsal talep olarak öne çıkmıştı.
 
Meclis bu çerçevede toplumsal taleplere kulak vererek, geriye dönük borçların yapılandırılmasıyla ilgili yasaya, bazı ciddi iyileştirmeler de yaparak öncelik verdi. Diğer yasalarla ilgili çalışmaları ise sürdürüyor.
 
Perşembe akşamı Meclis’in oy birliği ile oyladığı geriye dönük borçlarla ilgili yasa, çeşitli çevrelerden gelen eleştirilere rağmen,aslında halktan, toplumdan yana bir yasa olduğu gerçeğini değiştiremez.
 
Meclis’in, borçların yeniden düzenlemesiyle ilgili söz konusu yasa,yıllar sonra da olsa istendiği zaman halktan, toplumdan yana kararlar üretilebileceğini gösteriyor.
 
Bu dönemde yaşanan ekonomik, toplumsal, yönetsel tüm zaafiyetlere rağmen Meclis’in ürettiği bu kararın, özel komitede bekleyen diğer yasa önerilerinin de olumlu sonuçlanması için bir umut ışığı oluşturduğunu vurgulamalıyız.
 
            Bizler toplumdan aldığımız güçle ve onayla, özel komitede tartışılmakta olan diğer yasaların da geçmesi için bugüne kadar olduğu gibi hem katkılarımızı, hem de mücadelemizi ortaya koymaya devam edeceğiz.
 
            Bildiğimiz ve hergün tecrübeyle teyit ettiğimiz birşey vardır;topluma rağmen kazanılamayacağı gibi, toplum kaybederken ve onun sırtına basarak gerekçesi ne isterse olsun kazanç elde etmenin bizi getirdiği nokta sadece yıkımdır. Bugün olduğu gibi...
 
            Bir kez daha hatırlatmak gerekirse, gerek yüksek enflasyonist siyasete bağlı olarak yüksek faiz, gerekse faizlerin düzenlenmemesi ve ekonomide adaletin sağlanmamasından dolayı binlerce insan borcunu ödeyememiş, binlercesi de söz konusu koşullarda ödemeye çalıştığı için malını satmak durumunda kalarak mülksüzleşmiştir.
 
             Buna rıza mı gösterilmeliydi? Yoksa sistemin yarattığı sonuçlardan bu insanlar mı sorumlu tutulmalıydı?
 
Bir yılda 4 bini aşkın kişi çek yasağına giriyorsa, alacak verecek davaları geçen yıl
itibari ile tahminleri de aşarak 37 binlere ulaşmışsa, ülkede davalık olmayan yetişkin kalmamışsa ve tüm bunlara bağlı olarak orta kesim, yönetim, mahkemeler çökmüşse, söz konusu yasalara ilişkin lütfen ölçerek, tartarak konuşulsun. Açıkçasıneredeyse ülkede bir savaş durumu yaşanırken, kamuoyu vicdanının ve kamusal olanın üzerinde ne kural, ne de yasa olabilir. Kuralları da koyan, yasaları da yapan insanlardır. Kimse parmağının arkasına saklanmasın.
 
Hala daha bu şekilde gitmediğini, gidemeyeceğini göremeyen veya görmek istemeyen çevreler varmış. Keşke daha açık konuşabilseler.
 
  
Editör: TE Bilisim