New York temasları başladı.

Başladı başlamasına da New York’tan Kıbrıs sorununa dair yapılan görüşmeler ve temaslar ile ilgili haberler, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay arasında yaşanan medyada kim daha fazla yer alacak yarışının gölgesinde kalmaya devam ediyor.

Medya üzerinde yapılan soğuk savaş ve algı operasyonları ile kimin kiminle görüştüğüne dair  haberler kamuoyuna servis ediliyor…

Cumhurbaşkanı  Akıncı bilmem kim ile görüştü, ama Özersay da şununla bir araya geldi diye her iki lider de medya üzerinden üstünlük kurmaya çalışsın tüm bu olanlar trajikomik bir hal almaya başladı.

Kendileri farkında olmasa da kamuoyu farkında ve uzaktan merakla izliyor sahnelenen komedyayı..

Kafası karışık olan, farklı duygular ile kendi yüreğinde farklı bir savaş veren bir kişi daha var yaşananları sakin ama bir o kadar da fırtına öncesi sessizlik içerisinde izleyen…

Tufan Erhürman…

 Kafası karışık…

Çünkü bir yanı Cumhurbaşkanlığına aday olmak istiyor, diğer yanında ise topluma ve ülke siyasetine dair sorumluluk duygusu ağır basıyor.

Kendi yüreği ve vicdanı ise ülkesi adına daha çok şey yapma gailesi ile yanıp tutuşuyor..

Ve izliyor sessizce Tufan Erhürman..

Siyasi duruşlarından dolayı asla bir araya gelmeyenler bile Tufan Erhürman’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığına karşı birlikte hareket ediyorlar…

Çünkü Akıncı için de,  Özersay için de ve  eğer aday olacaksa Ersin  Tatar ve Serdar Denktaş için de Tufan Erhürman bütün oyunu ve dengeleri bozabilecek bir aday…

Kıbrıs Türk sağı veya Kıbrıs Türk solu kendi içinde çatı adayı kim olsun tartışadursun,  aday olması durumunda Kıbrıs Türk toplumunun doğal çatı adayı bugün Tufan Erhürmandır.

Bu noktada Kuzey Kıbrıs’ta sol düşünceye sahip olmanın Türkiye düşmanlığı olduğu kriterini ve algısını da “pos bıyıklı ağabeylerine” inat , ortaya koyduğu duruş ile yıkan ve yerle bir eden bir yeni siyasetçi profili çizmiş olmasının da rolü vardır elbet.

Kıbrıs Türk halkı, Tufan Erhürman’ı umut ve geleceğe dair bir güven unsuru olarak görüyor…

Böylesi bir algıda ise partisi CTP’nin katkısından ziyade Tufan Erhürman’ın duruşu, bilgisi, samimiyeti ve en önemlisi sol düşünceye getirdiği yeni ve gerçekçi bakış açısının payının fazla olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Ve böylesi bir duruş, tarihsel ve toplumsal gerçeklik ile çatışmayan yeni bir sol perspektif  getirmesi de Tufan Erhürman’a yönetilen eleştirilerin odağına yerleşen bir olgu..

En çok da partisi CTP içerisinden..

Dile getirilmese, kabul edilmese CTP içerisinde “kırmızı” ve “yeşil” kavgası dinamik bir şekilde devam ediyor.

Tüm siyasi “birikimlerine! “ rağmen kendi çocuklarını yeme pahasına geri adım atmıyor bu kavgayı sürdürenler…

Tıpkı “Devrimin ilk kurbanlarının Devrim çocuklarının olması” gibi.

Tufan Erhürman’ın aday olması ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanması durumunda CTP içerisinde de liderlik kavgasının başlayacağı şimdiden belli…

Belli olan bir şey daha var ki “kırmızı” ve “yeşil” arasında yaşanacak liderlik kavgasından kazançlı çıkacak kimse de olmayacak…

Ve zararı CTP’den daha çok, Kıbrıs Türk siyasetine olacak.

İster sol ister sağ düşünceyi savunsun , Kıbrıs Türk halkı, Tufan Erhürman’ı, topluma ve bu topraklara fayda sağlaması adına Kıbrıs Türk siyaset sahnesinde olması gereken bir kanaat önderi ve lider olarak görüyor.

Peki böylesi bir duruş ve iradenin Kıbrıs sorunu  ve görüşmelerin de sahnede olmasının hiç önemi yok mu?

Devletin daha doğru yönetilmesi,  Kıbrıs Türk’ünün sorunlarının asgari düzeye indirilmesine dair Tufan Erhürman’ın önerileri ve ortaya koyduğu irade , yazılı olmayan bir toplumsal sözleşme ve halka verilmiş bir söz..

“Kırmızı” ve “yeşil” arasına sıkışıp kalan, ne İsa ne Musa’ya yaranamama kaygısından öte bugün Tufan Erhürman’ın,  New York’ta yaşanan komedyaya da bakıp yüreği ve aklı arasında kaldığı bir gerçek.

Yüreği ve vicdanının ağır basması için dua edenler , CTP genel başkanlığı ile yola devam etmesini isteyenler ….

Cumhurbaşkanlığına aday olan ve olacak olanlar da yüreği ve vicdanının ağır basması için düğmeye şimdiden bastılar.

Tufan Erhürman’ın neden aday olmaması gerektiğini açıklamak için mesai yapmaya başladılar.

Tufan Erhürman’ın kararı her ne olursa olsun, iç ve dış siyasete dair birçok ezberi bozacak, paradigmayı değiştirecek ve kırılma noktasını başlatacak bir dinamizmi de içerisinde barındırıyor…

Tufan Erhürman neden aday olmaması veya aday olması gerektiğine dair tartışmaların da uzayacağı şimdiden belli.

Ve ülkemiz siyasetinin sığ ve derin suları şimdiden ısınmaya başladı….

Editör: TE Bilisim