Taner Derviş'in Maraş açılımı üzerine yaptığı açıklama şöyle: 

Kıbrıs Rum tarafının AİHM davası avukatları Achilleas Demetriades ve Murat Hakkı’ya ihtiyaçları kalmamıştır.

Dışişleri Bakanı Özersay ve Emekli Büyükelçi Batıbay’ın beyanatları Kapalı Maraş’ın tazminat ödemeleri ile işgalci Rumlara teslim edilmesi için yeterlidir.

Maraş Açılımı ile konu siyasallaştırılmakta ve Türkiye üzerine büyük bir baskı ve gereksiz bir mükellefiyet yüklenmektedir.

 Sayın Özersay ve sayın Batıbay, Kapalı Maraş’ın tümüyle Vakıflara ait olduğunu kabullenmemektedir.

 Sayın Özersay, Maraş’ın eski sakinlerini hak sahibi kabul etmekte ve eski mallarının iadesi için, gerçekte vakıf emlak işgalcisi olan Kıbrıslı Rumları AİHM sürecindeki Taşınmaz Mal Komisyonuna yönlendirmektedir.

 Sayın Batıbay, Kapalı Maraş’ın Taşınmaz Mal Komisyonu marifetiyle Rumlara iadesini ve iade sürecine ilaveten Rumlara her türlü vergi muafiyeti, ücretsiz su, elektrik ve casino izni verilmesini önermektedir

 Sayın Batıbay, Rumlar tarafından gerçekleştirilecek yatırımlarla KKTC ekonomisine katkı sağlanacağı yanılgısı içindedir. Bu büyük bir yanılgıdır, çünkü 1960-74 döneminde Kıbrıslı Türkler ziyaretci olarak dahi Maraş’a giremezdi. Ayrıca, Rum yatırımcının ucuz işçilik dışında bir talebi de olamaz.

 Sayın Batıbay soruyor, Kıbrıs Türkü 1960-1974 döneminde neredeydi? Tarihi yanıt: Kıbrıs Türkü 1958-1974 döneminde ada genelindeki mevzilerde, bugün Türkiyenin Doğu Akdenizde güç olmasını sağlayan özgürlük savaşındaydı.

Maraş’ın mülkiyetine ilişkin olarak, Sayın Özersay ve Sayın Batıbay tarafından yapılan gerçek dışı tespitler ve AİHM bağlantılı Maraş açılımı Türk tarafı için bir felaket reçetesidir. Maraş Açılımı ile Türkiye Cumhuriyeti ile Vakıflar münhasıran Kıbrıslı Rumlara hizmet eden AİHM kıskacına sürüklenmektedir. Bu açılımın sonucu Türkiye Cumhuriyeti için devasa tazminat ödemeleri ve yaptırımlar ile Vakıflar üzerinden Kıbrıs Türk Halkı için önemli ölçekte toprak kaybı ve muhtmel bir siyasi anlaşmada göç dalgası anlamına gelmektedir.

Sayın Özersay ve Sayın Batıbay’a düşen görev

Sayın Özersay ve Sayın Batıbay’a düşen görev, işgalci Kıbrıslı Rumlara hizmet etmek yerine, hukuk kuralları temeline 1878 tarihinden itibaren işgal edilmiş Vakıflar ile 1958-1974 döneminde zarara uğratılmış toplumsal mülkiyet haklarını meşru zeminde iade edilmesini sağlamaya yardımcı olmaktır.

Kıbrıs Vakıflar İdaresi Yönetiminden kaynaklanann zaafiyetler, Vakıfların heba edilmesine ve Türkiye aleyhine tazminat ve yaptırım kararlarının alınmasına neden olacaktır

2000 yılında açılan Maraş davaları kazanılırken, Vakıflar İdaresi’nin görevlendirdiği Özel Arşivcilerin desteklediği Abdullah Paşa Vakfına ait taşınmaz mala ilişkin ‘KV Mediterranean Tours’ davasında, Vakıflar AİHM sürecindeki ‘Mal Tazmin Mekanizması’ kapsamına alınmıştır. Vakıflar İdaresinin bu vahim hatasını değerlendirmek isteyen Kıbrıs Rum tarafı bu davayı AİHM’e taşımayı planlamaktadır. Bu süreçte, Kapalı Maraş dahil, ada genelinde gaspedilmiş vakıf emlak için heba olma tehlikesi oluşmuştur. Bu bağlamda, ilk etapta pilot dava olarak belirlenmiş Kapalı Maraş tazminat ödemeleri ile birlikte işgalci Kıbrıslı Rumlara kaybedilecek, yaratılacak domino etkisi ile ada genelinde gaspedilmiş vakıf emlak heba edilmiş olacak ve bunun sonucunda, Kıbrıs Türk Halkı’nın ada genelindeki mülkiyet hakkında önemli kayıplar meydana gelecek; İlaveten devasa tazminat kararları alınacak ve Türk askeri gücünün Maraş’tan çekilmesi sözkonusu olacaktır. Felaket senaryosundan çıkış yolları vardır ve kamuoyuna duyurulacaktır. Ancak, Vakıflar İdaresi’nin yaptığı çağrılarla ve reklamlarla bir dava kazanılamaz.

Ve Son Sorumluluk Sayın Başbakan’da

Taşınmaz Mal Mekanizmasının tek taraflı yapısından ötürü AİHM süreci münhasıran Kıbrıslı Rumlara hizmet etmektedir. 1878 tarihinden itibaren işgal edilmiş Vakıflar ile 1958-1974 döneminde zarara uğratılmış toplumsal mülkiyet haklarına sahip çıkılmadığı takdirde, ilk etapta pilot dava olarak belirlenmiş Kapalı Maraş tazminat ödemeleri ile birlikte işgalci Rumlara kaybedilecek, yaratılacak domino etkisi ile ada genelindeki vakıf emlak heba edilmiş olacak ve bunun sonucunda Kıbrıs Türk Halkı’nın ada genelindeki özel mülkiyet hakkında önemli kayıplar meydana gelecek, Türkiye Cumhuriyeti için devasa tazminat ödemeleri sözkonusu olacak ve muhtemel bir siyasi anlaşmada 100, 000 sayısını aşacak büyük bir göç dalgası yaratılacaktır. Bir felaketin sorumlularını aramak, felaketin sonuçlarını ortadan kaldırmaz.

Tarihi bir devlet geleneğidir; Toplumu ilgilendiren yaşamsal konularda: “The buck stops with you Mr. Prime Minister.”

Son Söz
Felaket senaryosundan çıkış yolları ve Vakıflara ilişkin yapılan yanıltıcı yayınlara karşı açıklamalar ulusal ve uluslar arası veriler temelinde kamuoyuna duyurulacaktır.

Editör: TE Bilisim