Oda Yönetim Kurulu’nun yazılı açıklamasında “Kıbrıs adasının önemli bir kısmının 2. derece deprem bölgesinde olması nedeniyle, bu adanın halkı olan bizlerin, gerek adamızda gerçekleşen depremlerden, gerekse yakın coğrafyada meydana gelen depremlerden ders alarak, tıpkı 6.7 büyüklündeki 1996 ve 1940 depremleri gibi, her an deprem tehlikesi altında olduğumuzun bilinciyle planlama yapmak ve buna uygun şekilde hareket etmek durumundayız” denildi.

Her kişi ve kurumun üzerine düşen görevleri tam olarak yerine getirmesi ve deprem ve benzeri doğal afetler neticesinde karşılaşılacak yıkım ve mal ve can kayıplarının en aza indirilmesi için gerekli çalışmaların bir an önce başlatılması ve gereğinin hayata geçirilmesi gerektiği kaydedilen İnşaat Mühendisleri Odası açıklamasında, devlet, yerel yönetimler, üniversiteler, sivil toplum ve vatandaşlarca yapılması gerekenler özetle şöyle sıralandı:

i) İnsanlarımız, ülkemizin her an deprem ve diğer doğal afetlerin etkileriyle yüz yüze olduğu dikkate alınarak, bu hususlarda sürekli bilinçlendirilmesi,

ii) Deprem Yönetmeliğinin ve ilgili diğer standart ve şartnamelerin bir an önce yasallaştırılması,

iii) Yapı Denetim Sistemi ve Kontrolluğun yasallaştırılması için gerekli çalışmaların ilgili mercilerce bir an önce başlatması ve en erken zamanda teknik gereklere uygun şekilde sonuçlandırması,

iv) Bu bağlamda, özele ve kamuya ait her türlü yapının, şartname ve standartlara uygun şekilde yapılıp yapılmadığının denetiminin ve takibinin yapılması,

v) Yapı denetiminin ayrılmaz bir parçası olan yapı malzemelerinin kalite denetiminin zorunlu hale getirilmesi,

vi) Deprem sonrasında hemen kullanılması gereken ve hayati öneme sahip hastahane, itfaiye, okul ve benzeri diğer kamu binalarının deprem risklerinin tesbit edilebilmesi için gerekli bütçenin oluşturulması ve ilgili tüm devlet kurumları ve meslek örgütleri ile işbirliği içerisinde hazırlanacak bir program çerçevesinde gerekli teknik çalışmaların bir an önce başlatılması,

vii) Konunun uzmanı kişiler eşliğinde gerçekleştirilecek teknik çalışmalar ışığında, güçlendirilmesi veya yeniden inşa edilmesi gerekli bulunan tüm kamu binaları için gerekli kaynağın yaratılması ve buna müteakip sistematik bir biçimde gerekli projelendirme ve inşaat çalışmalarının başlatılması,

viii) İnşaatların kaçak müteahhitler ve/veya kaçak taşeronlar tarafından yapılmaması için gerekli denetimlerin ilgili kurumlarca yapması,

ix) Kaçak yapılaşmanın yerel yönetimlerce taviz verilmeksizin önlenmesi ve mesleki denetimden geçmeyen projelerin uygulanmasına ve/veya proje kapsamı dışındaki ilave inşaatlara kesinlikle izin verilmemesi,

x) Yerel yönetimlerin, imar ve yapılaşma sürecinin ciddi bir süreç olduğunun bilinciyle, mühendis ve diğer disiplinlere ait kadrolarını sayısal ve niteliksel olarak güçlendirmesi ve bu kadroların hiçbir politik baskı altında kalmadan görevlerini yapmalarının sağlanması,

xi) Yerel yönetimlerce, sorumlu inşaat mühendisi tarafından hazırlanan denetim raporunun, nihai tasvip öncesinde aranması,

xii) Yerel yönetimlerce, sorumlu inşaat mühendisinin bilgisi ve onayı olmaksızın yapılarda değişiklik yapılmasına izin vermeyecek şekilde, gerekli denetimin yapılması ve yasal zorunluluk (21/2005 Sayılı yasa ve Fasıl 96) olan mesleki denetimi tamamlanmış (vize edilmiş) inşaat mühendisliği dosyalarının talep
edilmesi,

xiii) Can ve mal güvenliğini esas alan inşaat mühendisliği mesleğine ilişkin okulların ve özellikle üniversitelerin öğretim ve eğitim programlarını bu hususta devamlı olarak geliştirmesi,

xiv) Vatandaşlarımızın, bina satın alırken o binanın ne kadar mühendislik hizmeti aldığını sorgulaması ve özellikle bina yaptırırken sorumlu inşaat mühendisince inşaatlarının denetlenmesini talep etmesi,

xv) Görsel ve yazılı basınımızca da, yapım sürecinde son tüketici olan insanlarımızın bu hususta doğru bilgilendirilmesinde ve devamlı sorgulayıcı olmasının teşvik edilmesinde aktif ve etkin rol üstlenilmesi son derece gereklidir.” 
Editör: TE Bilisim