Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin genelde ekonomik, özelde bankacılık sektöründe karşılaştığı sorunlar bizlere 2001 yılında yaşadıklarımızı hatırlatıyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti halkı olarak geçmişte yaşadığımız benzer olayların ne kadar acı verici olduğunu çok iyi bilmekteyiz. Bu nedenle Güney Kıbrıs Rum Yönetimi vatandaşları ile empati yapabiliyoruz.

Bölgemizde özellikle son 2 yılda yaşanan gelişmeler Kıbrıs adasında yaşayan Türk ve Rum halkları olarak artık bir sonuca ulaşma zamanının geldiğini göstermektedir. Tarihi boyunca hep yabancı güçlerin oyun alanı ve oyuncağı haline gelmiş olan Kıbrıs adasında bu duruma son vermek halkların çıkarınadır. Kıbrıs adası üzerinde Kıbrıs halkları bir sonuca ulaşmadığı sürece her zaman manipülasyona açık olacaklardır.

Yaşanarak görüldüğü üzere zaman hiç kimsenin dostu değildir. Sonuçsuz kalan sorunlar istenmeyen olayların verimli bir üreme alanına dönüşebilmektedir. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin kendi felsefesi doğrultusunda taraftar edinme çabaları AB ve Rusya örneğinde görüldüğü gibi bir yarar sağlamamıştır. Bu çabalar kısa süreler için başarılı görülse bile bu süreler ihtiyaçlı tarafın zayıf karnının ortaya çıkmasına kadar sürmektedir. Aynı şekilde Hristofyas yönetiminin büyük ümitler bağladığı Türkiye ile İsrail arasındaki soğukluk sayın Netanyahu ile Sayın Erdoğan’ın uzlaşması ile son bulmuştur. Bunun yanında yine taraftar edinme felsefesi çerçevesinde koz olarak kullanılmaya çalışılan hidrokarbon yatakları gelecek için saatli bir bombadan başka birşey olmayacaktır.

Bankalarında milli gelirinin 8 katı mevduatı olan Güney Kıbrıs, Almanya’nın tepeden bakan ve aşağılayıcı tavrından kurtulamamıştır. Real politik bizlere artık Kıbrıs adasında bir sonuca ulaşma zamanının geldiğini adeta haykırmaktadır.

Sayın Anastasiadis’le yaptığımız görüşmelerde duyduklarımızdan etkilendiğimizi söylemek çok da yanlış olmayacaktır. Niyet beyanlarının artık yeni bir görüşme süreci ile icraata dönüşmesi gerekmektedir. Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar arasındaki bm himayesindeki görüşme sürecinin mümkün olan en erken bir zamanda başlayarak kısa sürede sonuçlandırılmasını ve evrensel kabul edilebilir bir format izlemesini arzu etmekteyiz.

Kıbrıs adası üzerinde iki halkın 1960 yılından beri yaşadıkları artık nelerin mümkün olup nelerin mümkün olmadığını çok net bir şekilde ortaya koymuştur. Bu deneyimleri ışığında ve kararlı liderlerle Kıbrıs sorununu arkamızda bıraktığımızda, ada halkları olarak bizleri çok parlak bir gelecek beklediğini söyleyebiliriz.
Bu düşünceler ile GKRY yeni lideri Anastasiedis’e, geçmiş yaklaşımlarını ve Annan Planına evet kampanyası yapmış olmasına rağmen “hayır oylarına saygılıyım”sözlerini de hatırlatarak Kıbrıslı Türklerin haklarına saygılı davranmaya ve bugünkü gerçeklerden hareket ederek her iki halkın leyhine olacak şekilde meselenin sonuçlandırılmasına katkı koymaya davet ederim.
Kıbrıs sorununun karşılıklı saygıya dayalı bir yaklaşımla ele alınarak, aradan geçen bunca süreden sonra siyasi yaklaşımlarla değil ekonomik yaklaşımlarla ele alınarak sonuçlandırmanın faydasını her iki taraf eşit şekilde yaşayacaktır. Bu gerçeğin anlaşılması ve politikaların da bu gerçeğe uygun şekilde geliştirilmesi gereğini hatırlatmak isterim.

SERDAR DENKTAŞ
GENEL BAŞKAN
 
Editör: TE Bilisim