Tatar, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden (BMGK) beklentinin KKTC’nin egemenliğini tanıması ve masadaki statüsünü Kıbrıs Rum liderliğinin statüsüne getirmesi olduğunu, böylelikle bir çözümün müzakere edilebileceğini ve ortak zeminin yaratılabileceğini kaydetti.

Tatar, Cenevre’deki gayriresmî Kıbrıs toplantısının tamamlanmasının ardından KKTC’ye dönüşünde Ercan Havaalanı’nda basın toplantısı düzenleyerek halka seslendi.

Tatar’ı Ercan’da Meclis Başkanı Önder Sennaroğlu, Milli Eğitim Bakanı Olgun Amcaoğlu ve GKK Komutan Yardımcısı Tuğgeneral İbrahim Dağman’la, diğer yetkililer karşıladı.

Cenevre’deki toplantı süresince Kıbrıs Türk halkının hak, çıkar ve menfaatlerini en iyi şekilde temsil etmeye çalıştığını, Cenevre’de tarihi bir adım attıklarını kaydeden Tatar, TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve müzakere heyetine teşekkür ederek, uyum içinde toplantılarda en iyi şekilde Kıbrıs Türk halkının haklarını savunmak adına orada varlık gösterdiklerini ifade etti.

Sürecin bir günde oluşan bir süreç olmadığını, Cenevre’de yeni bir adım atıldığını ve tarihte bir dönüm noktası yaşandığını kaydeden Cumhurbaşkanı, yıllardan beri ülkede eşitlik temelinde bir anlama için çok uğraş verildiğini fakat hep federal temelde bir anlaşma için uğraşıldığını, bunlardan en akılda kalanlarınsa, Annan Planı ve 2017’deki Crans Montana olduğunu anımsattı.

Crans Montana’da Rum tarafının katı tutumundan dolayı “masanın devrildiğini”, eşitlik temeli sağlanmadan Kıbrıs’taki mevcut statükonun devam edemeyeceğinin ifade edildiğini belirten Tatar, “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin” tanınmış ve AB üyesi olarak Annan Planı’na hayır demesine rağmen haksız yere AB’ye alındığını ve hep Kıbrıs Türkü’nün aleyhine pozisyon kazandığını kaydetti.

“ANLAŞMA, ANCAK EŞİT KOŞULLARDA OLABİLİR”

Kıbrıs’ta adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir anlaşmanın ancak ve ancak eşit koşullarda olabileceğini dile getiren Tatar, “Egemen eşitliğimizin ve uluslararası eşit statümüzün tanınması halinde devletten devlete yapılacak görüşmelerle ancak Kıbrıs’ta adil kalıcı bir anlaşma sağlanabileceğini ifade ettik” dedi.

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 1960’ta ortaklık üzerine kurulduğunu anlatan Tatar, 63’ten sonra yaşananların çok iyi bilindiğini, Cenevre’de, KKTC olarak yola devam ederken kimsenin bir anlaşma olacak diye Kıbrıs Türk halkından kendi devletinden vazgeçip “Kıbrıs Cumhuriyeti’ne” yama olmasını bekleyemeyeceğini, bunun gelecek için fevkalade tehlikeli bir süreci başlatacağını anlatma fırsatı bulduklarını da dile getirdi.

“YENİ BİR SAYFA YENİ BİR SİYASET”

Halkının iradesiyle yeni bir siyasetin temsilcisi olarak Cumhurbaşkanı olduğunu da kaydeden Tatar, TC’yle istişare içinde bu siyaseti geliştirdiklerini, açıkça söyleye söyleye ve bu yeni siyaset çerçevesindeki görüşleri sunmak için Cenevre’ye gittiklerini aktardı.

“Sayın Genel Sekreter’e teşekkür ederim. Bu görüşlerimizi ifade ettik, dünyayla paylaştık, hem Genel Sekreter’e hem taraf ülkeler ve Güvenlik Konseyi’ne gidecek görüşleri orada paylaştık, sunumumuz ve yeni fikirlerimiz dünya basınında yer buldu.” diyen Tatar, Kıbrıslı Türklerin ambargo altında nasıl zorluklar yaşadığını, haksızlığa maruz bırakıldıklarını ve mağdur olduklarını tüm dünya kamuoyunun gördüğünü belirtti.

Cumhurbaşkanı Tatar, bölgede barış ve istikrar isteniyorsa, bütün dünyadan ve Güvenlik Konseyi’nden var olan gerçekleri değerlendirip düzenleme yapmasını istediklerini, Kıbrıs’ta iki ayrı devletin bulunduğunu, biri tanınmış, diğeri tanınmamış olmasına rağmen, Kıbrıslı Türklerin kendi devletine, egemenliğine sahip çıktığını, self-determinasyon hakkın kullanarak bu noktaya gelmiş devletin bahtiyar insanları olduklarını kaydetti.

“TARİHİN SAYFALARINA NOT ETTİRDİK... CENEVRE’DEKİ ÇIKIŞIMIZ DÖNÜM NOKTASIDIR”

“Fikirler, yenilikler Anavatanın desteğiyle, bunları mutluluk ve bahtiyarlık içinde gerçekleştirdik” ifadelerini kullanan Tatar, “Benim derdim benim davam Kıbrıs Türk halkının hak, çıkar ve menfaatlerini ve gelecekte esenlik içinde var olması mücadelesidir. Dünyaya ilgili taraflara seslenme fırsatı bulup tarihin sayfalarına not ettirdik… Cenevre’deki çıkışımız dönüm noktasıdır. Bir milattır. Kıbrıs Türk tarafının federal anlaşma için 50 senedir yaptığı fedakârlıklar ve önünün açılması için bu adımın atılması lâzımdı; atıldı. TC’nin desteğiyle ilgili ülkelerle takibi olacak… Eğer masada iki eşit taraf oturmazsa orada adil bir çözümün çıkması imkânsızdır” şeklinde konuştu.

İngiltere eski Dışişleri Bakanı Jack Straw’un Independent gazetesinde dün yayımlanan yazısına da atıfta bulunan Tatar, Straw’un artık Kıbrıs’ta iki ayrı devletin tanınmasıyla bir anlaşma olabileceğini dünkü Independent gazetesinde ifade ettiğine vurgu yaptı.

Straw gibi bunu çok sayıda diplomat ve Kıbrıs’ta eskiden görev yapmış birçok BM yetkilisinin de dile getirdiğini kaydeden Tatar, onların da Kıbrıs Türk halkına büyük haksızlık yapıldığını, federal bir anlaşma temeli olmadığını, Adada çok şeyin değiştiğini ve artık Kıbrıs’ta kalıcı stabil bir anlaşmanın iki devletten geçtiğini ifade ettiklerini söyledi.

“EMPOZE BİR ÇÖZÜM BİZİ YAMA YAPAR… OYUNA GELMEYİZ”

Tatar şöyle devam etti:

“Bize empoze bir çözüm ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nin” evrilerek basit bir Anayasa değişikliğiyle bizim de yama olmamız ve bu şekilde AB’ye alınmasıdır… Böyle bir oyuna gelmeyiz, şehitlerimiz vardır, TC ile bağlarımız vardır, geleceğimiz için fevkalade önemlidir. TC ile var olan bağların koparılmasına Kıbrıs Türkü’nün evet diyeceğini hiç düşünmüyorum… BMGK’nın eşit siyasi statümüzün ve egemenlik hakkımızın kabul edilmesiyle eşitlik temelinde müzakere edilebilir. Kıbrıs’ta adil bir anlaşmanın sağlanması hedefimizdir… Kıbrıs’a başarılı tarihi bir adım atarak döndüm.”

SORULAR… “ESKİ MEALDE GUTERRES BELGESİNİ ÇAĞRIŞTIRAN BİR SÜRECE ONAY VERMEDİK”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Ercan’daki basın toplantısında soruları da yanıtladı.

Bundan sonraki süreçle ilgili soruya karşılık Tatar, BM Genel Sekreteri’nin özel temsilcisi Jane Holl Lute’un görevini sürdüreceğini, ortak zemin arayışlarını sürdüreceğini kaydetti.

“Ama bizim pozisyonumuz açık ve nettir, geri adım atmamız söz konusu değildir” diyen Tatar, özel temsilci (special envoy) atanarak müzakerelere giden yolun açılmasının istendiğini, kendilerinin zaten ortak zemin olmadığı için buna itiraz ettiğini söyledi.

Egemenlik meselesine karar vermeden, statüleri bir yere bağlamadan ve eski mealde Guterres belgesini çağrıştıran bir müzakere sürecinin kapısının açılmasına onay vermediklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Tatar, şöyle konuştu:

“Bizim onay vermeyeceğimiz bir anlaşma olamaz. Orada önemli bir pozisyondayız. Kıbrıs’ta iki halkın olduğu dünya tarafından kabul edilir. Eşitliğimiz bir bakıma kabul edilmektedir ama gelin görün ki Rumlar AB olarak devam eder. Biz bu tarafta bu pozisyonda... Mücadele bunu değiştirme mücadelesidir. Bu haksızlık giderilirse, bizim onların egemenliğiyle sıkıntımız yoktur. Önemli olan bizim var olan haklılığımızın tanınması ve eşitlik temelinde başarılı bir müzakere ve adil kalıcı bir anlaşma şartlarının oluşmasıdır. Bu şartlar oluşmazsa Rumlarla anlaşmamız mümkün değildir çünkü dayattıkları onlara yama olmamızdır.”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, 1960’ta kurulan ortaklık cumhuriyeti için de çok güzel bir anlaşma yapıldığına işaret ederek 5 yıl süren Zürih Londra Anlaşmalarına değindi ve eski İngiliz Başbakanı Macmillan’ın “Belki taksim en iyisidir” dediğini ama herkes karışık yaşadığı için bunun mümkün olamadığını kaydetti. Bunun üzerine 1960’ta fonksiyonel bir federasyon kurulduğunu ancak bu cumhuriyetin 3 yıl bile sürmediğini kaydeden Tatar, çünkü Makarios’un adaya döner dönmez “Bizim niyetimiz bu anlaşmayı sürdürmek değil İngiltere’nin adadan çıkması ve Enosis’i gerçekleştirmektir dediğini” anlattı.

Cumhurbaşkanı Tatar, herkesin bunları çok iyi bilmesini istedi ve Cenevre’de Anastasiadis’e de 1 Nisan’da yaptığı konuşmadaki zihniyeti hatırlattığını söyledi.

Bu zihniyetle Kıbrıslı Türklerin geleceğini teminat altına alacak bir anlaşmayı bekleyemeyeceklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, Rumların niyetinin Kıbrıslı Türkleri zayıf durumda bastırmak, ambargolarla bezdirip bir çözümü dayatmak olduğunu kaydetti.

“ONURLU KIBRIS TÜRK HALKI BU DAYATMAYA GELMEYECEK”

Ersin Tatar, onurlu Kıbrıs Türk halkının bu dayatmaya gelmeyeceğini, iki kez soykırımdan geçen halkın eşitlik temelinde mücadelesine devam edeceğini vurguladı.

Yeni toplantının zaman ve formatıyla ilgili soruyu yanıtlarken BM Genel Sekreteri’ne Cenevre toplantısı için teşekkür eden Cumhurbaşkanı Tatar, ortak zemin bulunana kadar bu toplantının yapılamayacağını, bu konunun birkaç ay içinde belli olması gerektiğini söyledi.

Tatar, dünya kamuoyu Kıbrıs’ta anlaşma istiyorsa söylediklerini dikkate alması gerektiğini vurgulayarak Kıbrıs’ta iki devlet ve iki ayrı halk olduğunu, Rumların statüsüne yükseltilmeyi istediklerini belirtti.

“ZEMİNİMİZ KKTC’DİR”

Cumhurbaşkanı şöyle devam etti:

“Tabii onlar Kıbrıs Cumhuriyeti olarak yollarına devam ediyor, bu da haksızlık… Güvenlik Konseyi otursun statümüzü yükseltsin yani eşitliğimizi, egemenliğimizi teyit etsin. Bunu yaparsa o zaman eşit statümüzle masada her türlü müzakereyi yapar ondan sonra yolumuza devam ederiz. Ya anlaşma olacak, ya yolumuza devam edeceğiz. Alternatifimiz vardır. Devletimizin ortadan kaldırılması, bu kadar fedakarlığın ortadan kalkması ve Kıbrıs Federal Cumhuriyeti’ne yama olmamız bizim sonumuz demektir. Çünkü 1960’ta 3 yıl içinde yaptıklarını Allah korusun yine tekrar ederlerse -ki bu EOKA zihniyetiyle yaparlar-o zaman KKTC yok ki geri dönesin. Onun için şerefli bir halk olarak diyoruz ki bizim zeminimiz devletimizdir, KKTC’dir… Bu zeminden hiçbir zaman vazgeçemeyiz. Bu realitenin kabul görmesi lazım”

Zorladıkları zaman BM Genel Sekreteri Guterres’in de Kıbrıs’ta bir anlaşma olacaksa yetkinin alttan, egemenliğe sahip iki taraftan yukarıya verileceğini söylediğini belirterek, kurulacak mekanizmanın da yurt dışı işlevlerle ilgili yetki kullanabileceğini kaydetti.

Tatar, şimdi iki devletin tescilini istediklerini kaydederek “Müzakereden bir başarı çıkmazsa biz devletimizle yolumuza devam edeceğiz. Önemli olan bu zemini kaybetmemektir” ifadelerini kullandı.

(RU-GÜL)

Haber: Raif Uzkan- Fotoğraf: Süleyman Önal

Editör: TE Bilisim