Altun yaptığı yazılı açıklamada, Sendikal Platform tarafından dün yapılan açıklamada, DAÜ-PER-SEN’den ”Sarı Sendika” olarak bahsedildiğine ve sanki UBP-HP Hükümeti partizanlığı nedeni ile DAÜ ile DAÜ BİR SEN arasında imza edilen Toplu İş Sözleşmesinin iptali talebinde bulunduğunun savunulduğuna dikkat çekti.

“Yazının içeriğinde nedenler ve niçinler muğlak olarak bırakılmış ve DAÜ PER-SEN için bir karalama  kampanyası başlatılmıştır. Üstelik muğlak ibareler içeren bu karalama kampanyasının siyasi saikle, yani UBP-HP Hükümeti üzerinden yapıldığı da aşikardır” diyen Altun, “Belirtmek isteriz ki, KKTC Sendikalar Yasası uyarınca kurulmuş olan sendikalar, siyasi parti niteliğinde değildirler ve siyaset ile sendikacılığı ayni kefeye koymak sendikacılığın gelişimine engel olmaktadır” ifadelerini kullandı.

Altun açıklamasında şunları dile getirdi:

“UBP-HP Hükümeti Partizanlığı nedeni ile DAÜ ile DAÜ BİR SEN arasında imza edilen Toplu İş Sözleşmesinin iptali talebinde bulunduğumuza değinilen yazının içeriğinin muğlak ve genel geçer ifadeler kullanılarak kaleme alındığından bahsetmiştik. Biz ise kendi iddialarımızı genel geçer ve muğlak ibareler ile açıklayıp, karalama kampanyasının diğer parçası olmak yerine bu yazıya cevabımızı somut ve hukuki zemine taşımanın daha doğru olduğunu, kamuoynun ancak bu şekilde tam olarak bigilendirilebileceğini belirtmek isteriz.

DAÜ kimsenin çiftliği değildir. Bu çok doğru bir ifadedir. DAÜ PER-SEN de her türlü adımını bu düşünce ile atmaktadır ve atmaya da devam edecektir.

Öncelikle belirtmek isteriz ki; 2017 yılında Sendikalar Mukayyitliği nezdinde DAÜ’de yapılan referandum sonucunda sadece 3 oy ile DAÜ BİR-SEN yetkili sendika olmuştur. Bu yetki süresi 01/06/2017-31/05/2019 tarihleri arasındadır. Zaten gerek DAÜ PER SEN gerekse de DAÜ BİR SEN tarafından yetki talep edilen yazılara bakıldığında, her iki sendika da 01/06/2017-31/05/2019 tarihleri arasında yetki talep etmekteydiler. DAÜ BİR SEN ile DAÜ arasında imza edilen Toplu İş Sözleşmesi ise 02/11/2018 tarihinde imza edilmiştir. Sendikacılık teammülleri gereği, yetki süresi içerisinde olması kaydıyla, bir TİS’in ne zaman imza edildiği önemli değildir. Yetki süresi içerisinde imza edilen TİS’in başlangıç süresi, her zaman, yetki talep edilen zamandan itibaren başlamaktadır. DAÜ ile DAÜ BİR SEN arasında imzalanan TİS’in süresinin 01/06/2017-31/05/2019 tarihlerini kapsaması gerekirken TİS’in imza ediliş tarihinden 1 gün önce başlatıldığı yani 01/11/2018-31/10/2020 tarihlerini kapsadığı görülmektedir.”

Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Referandum Yasası’nın, istisnalar saklı kalmak kaydıyla, bir Toplu İş Sözleşmesinin 1 yıldan az ve 2 yıldan uzun süreli olamayacağını belirttiğine dikkat çeken Altun, şöyle dedi:

“Bu ibareler yetki ile de ilgilidir. Yani sendikaların almış olduğu yetki de 1 yıldan az 2 yıldan uzun süreli olamaz (md. 7). Yine ayni yasa, yetkili sendikanın feshedilmesi veya yetkiyi kaybetmesi gibi hallerde TİS’in çalışanlar leyhine olan hükümlerinin aynen uygulandığından (md. 9), Yetkili Sendikanın saptanmasında, yetki talebinde bulunulduğu tarihte ilgili işyerinde Toplu İş Sözleşmesi  olması halinde,  Toplu İş Sözleşmesi kapsamında olanların esas alınacağından (md. 12/4) bahseder. DAÜ BİR SEN ise teammüllerin ve yasal durumun hilafına Haziran 2017’den Kasım 2020’ye değin yetkili olduğunu iddia etmektedir. Bu husus ile ilgili gerek Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Sendikalar Mukayyitliği ile görüşmelerimiz, gerekse de Mahkemelerde ikame ettiğimiz davalar devam etmektedir.”

Altun şöyle devam etti:

“Öncelikle belirtmek isteriz ki, yine bu imza edilen TİS’de, DAÜ’de yıllardır görev icra eden ve DAÜ’nün ekonomik buhrandan geçtiği dönemlerde de büyük özverisi bulunan Yönetsel Hizmet Personelinin ve işçilerin haklarının ise geriye götürülmesi ve Tüzükte belirtilen katsayıdan daha düşük katsayı ile ödemelerin yapılması nedeni ile pek çok dava açmış bulunmaktayız. Taktir edersiniz ki, tüm bu hukuki süreçler ve idare ile yapmış olduğumuz görüşmeler devam etmekte olup, gerek idare ile görüşmeler yapmak gerekse de Mahkemelerde yargı yoluna müracaat etmek ‘sarı sendikacılık’ ile çok da bağdaşmamaktadır.

Tüm kamuoyu bilmektedir ki, DAÜ Bir-Sen ‘algı’ operasyonları yaratmaya çalışarak harcadığı enerji ve emeği, gerçek bir sendikadan beklenilen işverene karşı ‘emek’ mücadelesine yapmış olsa idi bu gün çalışanların oluşan kayıpları oluşmaz; tam aksine bazı siyasi partilere yakınlığı dolayısı ile istismar ettiği yetkili sendika sıfatına uygun tüm siyasi partilere karşı gösterirdi. “

Altun, “yapılan açıklama “Sendikal Platform” yapmış gibi görülmekle birlikte, bu platformun hukuki tüzel bir kişiliği bulunmadığından hangi sendikaların bu yazılı açıklamayı yaptıkları veya yapılmasına onay verdiklerinin de belirtilmesi gerekir kanaatindeyiz” dedi.

Editör: TE Bilisim