Küçük ve orta ölçekli işletmelerin ekonomiye katma değer ve istihdam yaratıcı olumlu etkileri tüm dünyaca kabul edilen ve sadece ekonomik değil sosyal, politik ve stratejik önemi de olan bir olgu.

Küçük ve orta ölçekli işletmelerin ulusal ekonomilerin ana temel direklerinden biri olmasının önemi Kovid-19 salgını sonrasında küresel ekonomik içerisinde çok daha iyi anlaşılırken ekonominin ana direklerinden biri olan küçük ve orta ölçekli işletmelerin ayakta kalması için tüm dünyada iktidarlar çalışmalarına devam ediyor.

İktidara gelen Hükümetlerin ekonominin ana direklerinden biri olan küçük ve orta ölçekli işletmelerin yaşadığı sorunları görmezden gelen ender ülkelerden biri de KKTC.

Küçük ve orta ölçekli işletmelerin değişen piyasa koşullarına karşı hızlı uyum yetenekleri, esnek üretim yapıları, bölgesel kalkınmadaki rolleri, işsizliğin azaltılması ve yeni iş alanlarının açılmasındaki katkıları gibi bir dizi olumlu özellikleri nedeniyle ülkelerin ekonomik ve sosyal kalkınmasında önemli bir işlev görmekte oldukları Devlet erkini elinde tutan iktidarların umurunda olmadığı bir dönemde geçmekte ülkemiz.

Tüm dünyada ekonominin ve sosyal yaşamın temel yapı taşlarından olan küçük ve orta ölçekli işletmelerin bir ülkenin gelişmesinde, istihdam yaratılmasında, ekonominin güçlenmesinde çok önemli görevler üstlenmesi ve ekonomi ile toplumsal düzen içerisinde stratejik önemlerinin de farkında değil, gelmiş geçmiş Hükümetler.

Ve Kovid-19 salgını boyunca gelmiş geçmiş tüm Hükümetler, küçük ve orta ölçekli işletmelerin sosyal yönü daha açık bir ifade ile toplumsal barışın korunmasına ve bunalımların aşılmasında ki öneminin bilincinde hiç olmadı.

Ülkemizde, Kovid-19 salgını boyunca iktidara gelen UBP-HP ve UBP-YDP-DP koalisyon hükümetleri iyi bir sınav vermedi ve vermiyor.

Keza, muhalefetin de Hükümetlerden kalır yanı yok, çünkü çözüm odaklı yapıcı eleştirilerin urubunu ortaya koymadılar.

Ve ülke batarken Kovid-19 salgını üzerinde siyaset yapmaya devam ediyorlar.

Küçük ve orta ölçekli işletmelerin batmaya başlaması ve iflas bayrağını çekmesinin yaratacağı domino etkisini de göremeyecek kadar vizyonsuz ve dar gözlük ile bakmakta, siyaset kurumu tüm yaşananlara.

Sokaktaki insan UBP-YDP-DP hükümetinden şunları bekliyor;

Bankaların çek işlemleri ile birlikte kredi ve mevduat faizlerini de bir süreliğine dondurulması için ortaya irade koyun.

Kira, elektrik, su ve benzer giderlerinin kapanma dönemlerinde dondurulması ve sonrasında ise 6 aylık bir ödeme takvimine bağlanması için karar alın.

Kısa, orta ve uzun vadeli yeni bir ekonomik kalkınma modelini anavatan Türkiye ile birlikte hemen oluşturun.

Ve sokağın sesi, UBP-YDP-DP Hükümetine soruyor;

Ekonomiyi büyük sermaye sahibi işletmeler ve bankalardan ibaret sanarak bir ülkenin batmasına seyirci kaldığınızın farkında mısınız?

Ekonominin esnaf ayağını ve temel direklerinden olan küçük ve orta ölçekli işletmelerin yaşadığı sorunları görmezden gelerek bir ülkenin topyekün batmaya doğru hızla gittiğinin farkında mısınız?

Küçük ve orta ölçekli işletmelerin kepenk kapanması ile birlikte ortaya çıkacak olası sosyal patlamaların farkında mısınız?

Peki, UBP-YDP-DP Hükümeti, pandemi ve kapanma dönemlerinde bankaların çek işlemlerini ve kredi faizlerinin dondurmaması karşısında “sağır sultanı” oynamasının toplumsal vicdanda açtığı yaranın ve sonuçlarının farkında mı?

Uyanın ey efendiler.

Bankalara laf dinletemez ve söz geçiremezseniz eğer esnaf diğer bir ifade ile küçük ve orta ölçekli işletmeler BATIYOR.

Ekonomiyi büyük sermaye sahibi işletmeler ve bankalardan ibaret sanarak kararlar almaya devam ederseniz ekonominin ana temellerinden küçük ve orta ölçekli işletmelerin batması ile hep birlikte BATIYORUZ.

Editör: TE Bilisim