Akıncı istifa eder mi?

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı istifanın eşiğinde mi?

Saraya yakın kaynaklara göre Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın istifa mektubu cebinde ve istifa etmesi an meselesi.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 6 ay ertelenmesi sonrasında 5 yıllık görev süresinin sona ermesi ile birlikte Mustafa Akıncı’nın makamdaki meşruluğunu sorgulamaya hazırlanan siyasi çevrelere karşı bir hamle mi bilinmez ancak ülkenin son derece gereksiz kısır tartışmaların içine çekilmemesi adına belki de siyaseten stratejik bir duruş olarak da yorumlanabilir, Mustafa Akıncı’nın istifa etme olasılığı.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın, Anayasaya göre aykırılık bulunan bir statü ile deyim yerindeyse “iki arada bir derede” kalacak olmaktan da rahatsızlık duyacağı aşikar.

Ekim 2020 seçimlerine kadar Hükümet tarafından “gölge etme başka ihsan istemem” algısı yaratılarak ve üzerinde kurulmaya çalışılan toplumsal baskı ile pasif kalması beklenen Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın istifa etmesi kendisi açısından en tutarlı hareket olacaktır.

Ve istifa nedenleri arasında Anayasaya aykırılık durumunun ardından Covid-19 salgını sonrası beklenen ekonomik kriz ve toplumsal buhran’ı eli kolu bağlı seyretmemeyi makamda oturmaya tercih ettiği ayrıca olası siyasi çatışma ve tartışmalar ile ülkenin önüne daha fazla engeller çıkarmama güdüsü ile sorumlu bir siyasetin gereği olduğunun toplum tarafından kabul edilebilirlik derecesi ile paralel olarak Cumhurbaşkanlığı seçimlerine doğru bir başlangıç yapmada avantajın Mustafa Akıncı’dan yana olacağı da şüphe kaldırmaz bir gerçek.

En azından sol merkezli, kararsız ve apolitik oylar nezdinde.

Ancak kriz zamanını siyaseten seçimlere yönelik bir fırsat kapısı görerek istifasının ardından da seçimlerin ekim ayından önce yapılmasını talep etmesi durumunda da oy kaybetmekten daha fazlası Mustafa Akıncı’dan gidecektir.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın istifa edip etmeyeceği önümüzdeki günlerde elbette daha net ortaya çıkacaktır.

Ancak bir gerçek var ki, Kıbrıs Türk siyaseti ve siyaset kurumun ana öğeleri siyasi partiler ile kanaat önderlerinin neredeyse tamamına yakınının önceliği hep Cumhurbaşkanlığı seçimleri oldu.

Ne Covid-19 salgını ve sonrasındaki olası ekonomik kriz ile sonuçları ne de yaşanan yangın felaketi, Kıbrıs Türk siyasetine yön veren merkezlerin zihninde Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin önüne geçebildi.

Cumhurbaşkanı adayları ve siyasi partiler arası politik rekabet yanında siyasi partiler içerisindeki klikler arası güç savaşının daha görünür ve belki de daha acımasız yaşanacağı bir döneme girmekte, Kuzey Kıbrıs.

Kıbrıs Türk toplumunun ise tek ihtiyacı olan ise istikrara kavuşmuş bir siyasi yapı.

Ve Kıbrıs Türk toplumunun artık tahammülünün kalmadığı tek şey ise çatışma ve kriz siyaseti üzerinden oy devşirilmesi ve seçime yönelik çirkin oyunlar.

Devletin tepesinin tüm görüş ayrılıklarına rağmen toplumsal fayda adına uyumlu çalışması ve seçim sonuçları sonrasında Hükümet erkini elinde tutanların Devlet yönetimi ile icraatlarda istikrarı sağlaması, toplumun tüm kesimleri tarafından daha yoğun talep edildiği yeni bir döneme girmekte, Kıbrıs Türk siyaseti.

Siyasi görüşü ve mensup olduğu siyasi parti ne kadar farklı olsa da toplumun büyük bir kesimi artık ayni dili konuşmakta.

İstikrarsız siyasi yapılar ve onların sonucu icraat kısırlığı içerisindeki Hükümetlerin ve siyaseten seçilmişleri görmek istemiyor artık, Kıbrıs Türk toplumu.

Ve bu yöndeki toplumsal eğilimi anlayabilen ve okuyabilen siyaseten seçilmişlerin Kıbrıs Türk siyasetinde yer almaya başladığı yeni bir dönemin ayak sesleri uzaktan da olsa duyulmakta.

Toplumun psikolojisi yanında taleplerini ve zihnini anlayabilme refleksini eski ezberlerden kurtularak ortaya koyabilen seçilmişlerin varlıklarını sürdürecekleri yeni dönemin arifesindeki Cumhurbaşkanlığı seçimleri kritik olduğu kadar da stratejik bir öneme sahip.

En basit ifadesi ile Kıbrıs Türk toplumu artık siyaset kurumu ve seçilmişler tarafından toplum yararına ve kamu faydasına ortaya eylem koyulmasını görmek istemekte.

Ve toplum içerisinde günden güne artan böylesi bir talep ve beklenti ise toplumsal zihinde olası bir anlaşmanın da, AB üyeliğinin de, siyasi tanınma talebin de önünde konumlanmakta.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın olası istifası ve Hükümetin seçimlere kadar ortaya koyacağı efor, toplum psikolojisine yön veren böylesi bir ruh hali tarafından değerlendirilmesi ise sandıktan çıkacak sonucu doğrudan belirleyecek.

Olası istifasının siyasi bir erdemin sonucu mu yoksa Covid-19 sonrası ortaya çıkan ve günden güne daha da artma eğilimine giren ekonomik kriz üzerinden siyaseten nemalanmaya yönelik bir siyasi strateji olup olmadığına dair toplumsal inanç ise Mustafa Akıncı’nın kaderini belirleyecek.

Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesindeki yaz aylarının ise beklenenden çok daha sıcak geçeceği ise şimdiden belli.

Editör: TE Bilisim