AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Kıbrıs Türkü'nü yok sayan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni yok sayan, Kıbrıs Türk davasını yok sayan bir yaklaşımla herhangi bir şekilde müzakere yapılması söz konusu değildir." diye konuştu.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Genel Merkezi'nde, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Toplantısının ardından basın toplantısı düzenledi.

Toplantıda MYK gündeminin kapsamlı bir şekilde ele alındığını söyleyen Çelik, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle tedavi gördüğü Ankara Şehir Hastanesinde yaşamını yitiren eski AK Parti Karabük Milletvekili Burhanettin Uysal'a, Allah'tan rahmet diledi.

Terörle mücadele operasyonlarında şehitler olduğunu anımsatan Çelik, tüm şehitlere Allah'tan rahmet, ailelerine ve Türk Silahlı Kuvvetlerine başsağlığı dileklerini iletti.

Çelik, milli sporcular Elif Çolak ve Sıla Karakuş'u, Avrupa Trampolin Cimnastik Şampiyonasında elde ettikleri başarılar dolayısıyla kutladı.

Diyarbakır annelerinin evlat nöbetinin 609'uncu gününe girdiğini hatırlatan Çelik, salgın dolayısıyla annelerin eylemlerini bir otelde sürdürdüklerini belirtti ve tüm annelerin en kısa zamanda evlatlarıyla buluşmalarını temenni ettiklerini söyledi.

Çevre ülkelerde üzücü olayların meydana geldiğini ifade eden Çelik, Irak'ın başkenti Bağdat'ta Kovid-19 hastalarının tedavi gördüğü hastanede meydana gelen patlamada 82 kişinin hayatını kaybettiğini belirterek, Irak halkına başsağlığı dileğinde bulundu.

Ömer Çelik, İsrail'in kuzeyinde bayram kutlaması sırasındaki izdihamda ölenler için de İsrail halkına başsağlığı dileklerini sundu.

KIBRIS MESELESİ

Geçen haftanın önemli gündem maddelerinden birinin Cenevre'de 5 + Birleşmiş Milletler formatında gerçekleştirilen toplantı olduğunu hatırlatan Çelik, burada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) eşit egemenlik ve eşit uluslararası statü temelindeki tezinin masada kuvvetli biçimde dile getirildiğini, Türkiye'nin de aynı tezi, aynı şekilde desteklediğini ifade ettiğini bildirdi.

Masada uzlaşmaz tavırlar sergileyen Rum tarafının, uzlaşılamadığında da Avrupa ve dünyaya Türkiye ve KKTC'yi uzlaşmacı davranmadığı yönünde şikayet etme yaklaşımı sergilediğini anlatan Çelik, bunun bir kısır döngü olarak devam ettiğini ve sürekli aynı yere gelindiğini kaydetti.

Çelik, "Aslında Bürgenstock zirvesinde de Crans Montana zirvesinde de uzlaşmaz tarafın Rum Kesimi ve Yunan tarafı olduğu, maksimalist taleplerle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin hak ve menfaatlerini yutmak istedikleri net bir biçimde görülürken, sürekli olarak tersini iddia eden bir yaklaşım içerisine girdiler. Artık bu formatın sürdürülemeyeceği, bir müzakere olacaksa bu müzakerenin parametrelerinin, yani müzakerenin neyin üzerine yapılacağının önceden belli olması gerektiği ifade edildi." değerlendirmesinde bulundu.

Görüşmelerde herhangi bir müzakere zemininin bulunamadığının ortaya çıktığını söyleyen Çelik, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) lideri Nikos Anastasiadis'in, Paskalya Bayramı vesilesiyle yaptığı açıklamanın, müzakere çerçevesini kimin tahrip ettiğini net şekilde ortaya koyduğu dile getirdi.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, şöyle devam etti:

"Ne diyor Anastasiadis? Türkiye'ye dönük olarak, 'Osmanlı İmparatorluğu hayali peşinde koşan küstahlar' diyor. Şimdi iyi kötü, bir toplum lideri olmuş bir kişinin bu şekilde bozuk ağızla konuşması, zihniyetinin ne kadar bozuk olduğunu gösteriyor. Daha yakın zamana kadar binlerce Türk'ün elinde kanı olan EOKA terör örgütünün yıl dönümünü kutladı ve çoğu kez de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne, Kıbrıs Türkü'ne karşı Avrupa'daki faşistlerin diliyle konuşan bir kişi olduğunu net bir şekilde yaptığı beyanlardan görüyoruz Anastasiadis'in. Yapmaya çalıştıkları şeyin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni yok etmek, hak ve menfaatlerini gasbetmek ve orada kendilerini bir egemen devlet olarak, Türk kesimini ise o egemen devlete yamanmış bir toplum parçası olarak bir kurgu peşinde olduklarını da biliyoruz."

Anastasiadis'in bu konuşmaları, KKTC'nin, meşru hakkı olan eşit uluslararası statüyü ve eşit egemenlik hakkını talep etmesi nedeniyle "büyük bir çılgınlık içerisinde" yaptığını aktaran Çelik, "Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı, milletimize karşı yaptığı bu saygısızlığı aynen iade ediyoruz. Kıbrıs'ın geçmişinde de Anastasiadis'in savunduğu kurumların ve siyasetin geçmişinde de nasıl kanlı tabloların olduğunu hep beraber görüyoruz." diye konuştu.

"BU MEKANİZMA VE BU SÖYLEM ARTIK SIKMIŞTIR"

Çelik, Anastasiadis'in yakında yapılacak bir zirvede, Türkiye'yi ve KKTC'yi Avrupalı liderlere şikayet edeceğinden bahsettiğini anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Doğrusunu söylemek gerekirse bu mekanizma ve bu söylem artık sıkmıştır. Rum kesiminin, Avrupa Birliğini kendi oyuncağı haline getirmesi, Avrupa Birliği tarafından kabul görülen bir mesele ise bu onlara hayırlı olsun. İkide bir 'ne olursa olsun Rum Kesimi haklıdır, o istediği kadar uzlaşmaz davransın, istediği kadar saygısız davransın, istediği kadar maksimalist davransın, biz bir mahalle dayanışması çerçevesinde Avrupa Birliğinin arkasındayız' diyenler varsa bu onlara hayırlı olsun. Ama bizim, bu şekilde Avrupa Birliğinin bize karşı bir tehdit, bir şantaj mekanizması olarak kullanılmasını kabul etmeyeceğimiz açıktır."

Avrupa Birliğinin bu mesele üzerine mekanizmalarını, karar alma süreçlerini ve siyasi söylemlerini yenilemesi gerektiğini belirten Çelik, "Bir tane ülke çıkıyor, tamamen maksimalist taleplerle hareket ediyor, Türkiye Cumhuriyeti'ne, Türk milletine hakaret ifadeleri kullanıyor, ondan sonra da Türkiye'yi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni, Avrupa liderlerine şikayet edeceğini söylüyor. Bu şekilde bir şikayet mekanizmasının çalışması, koskoca Avrupa Birliğinin, bir Rum Kesiminin elinde oyuncak haline gelmesi Avrupa'nın geleceği açısından da kaygı vericidir, bu zaten sürdürülebilir bir ilişki de değildir." dedi.

Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis'in, "İlk defa tarihimizde Türkiye ile olan ikili sorunlarımızı Avrupa Birliği-Türkiye sorunları haline getirdik" dediğini hatırlatan Çelik, "Bu Miçotakis'in başarısı değildir, bu Avrupa Birliğinin vizyonsuzluk neticesinde Miçotakis'e hediye ettiği bir mekanizmadır. Bunu yıllar boyunca Avrupa Birliğinin basiretli liderleri, Türkiye Cumhuriyeti'nin değerini bilen, bir aday ülke olarak Türkiye'nin kıymetini bilen liderleri, bu şekilde bir istismara hiçbir şekilde müsaade etmemişlerdi, hiçbir şekilde buna yol açmamışlardı." görüşünü paylaştı.

Bu yaklaşımın, baştan aşağı vizyonsuz olduğunu dile getiren Çelik, "Kuşkusuz Anastasiadis'in ifadeleri, bu hakaretleri kendisine aynen iade edilecektir, buradan da kendisine aynen iade ediyoruz." açıklamasında bulundu.

Müzakereden ve uzlaşmadan kaçan tarafın, Rum tarafı olduğunu ve Yunanistan tarafından desteklendiğini vurgulayan Çelik, şunları kaydetti:

“Yıllarca oynanan oyunun devam etmesine, zaman kaybı olmasına hiç kimsenin tahammülü yoktur. Gerçekçi bir müzakere yapacaksak müzakere masasında olmaya devam edeceğiz. Gerçekçi müzakereden kastımız nedir? Adadaki gerçeklere uygun bir müzakerenin yapılması. Adadaki gerçekleri yok sayan, Kıbrıs Türkü'nü yok sayan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni yok sayan, Kıbrıs Türk davasını yok sayan bir yaklaşımla herhangi bir şekilde müzakere yapılması söz konusu değildir. Anastasiadis'in en önce bunu ciddi bir şekilde anlaması gerekiyor."

Çelik, açıklamasında, milli güvenliği sağlamak, terör yapılarını tasfiye etmek amacıyla yürütülen operasyonlarda yeni bir aşamaya geçildiğini, 23 Nisan itibarıyla Pençe-Şimşek ve Pençe-Yıldırım operasyonlarının başlatıldığını hatırlattı.

Irak'ın kuzeyindeki Metina ve Avaşin-Basyan bölgelerinde terör örgütünün yoğunlaşması üzerine bu bölgelere yönelik başlatılan operasyonların güçlü şekilde devam ettiğini bildiren Çelik, hedefin PKK/KCK ile diğer terör örgütleri olduğunu, hava kuvvetleri ve kara atış desteğiyle bine yakın terör örgütü yapılanmasının hedef alındığını belirtti.

Operasyonlara yönelik eleştirilerin bir retorikten öteye geçmediğini söyleyen Çelik, terör örgütünün, sivillerin hedef alındığına dair, kaynağı belli olmayan odakların da tarihi eserlerin hedef alındığına yönelik propaganda yaptığını dile getirdi.

Çelik, Türk Silahlı Kuvvetlerinin sivillerin, tarihi yapıların, yerleşim yerlerinin hedef alınmaması konusunda en yüksek hassasiyete sahip orduların başında geldiğini vurguladı.

Editör: TE Bilisim