TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Fileleftheros” gazetesine verdiği röportajda, Kıbrıs sorununun çözümünden sonra garantilerin muhafaza edilmesi ve Türk askerinin kalması gerektiği şeklindeki görüşünü dile getirdi. 

Fileleleftheros gazetesi, TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile yaptığı özel mülakatı “Asker ve Garantilerle Çözüm-Çavuşoğlu: Ada’nın Gelecekteki İstikrarının Korunmsı İçin Güçlü Bir Çerçeve” başlıklarıyla manşetten duyurdu. 

Gazete, Ankara’nın, çözümden sonra da Türk askerinin kalması ve garantilerin muhafaza edilmesi şeklindeki görüşünün sabit olduğunu, Çavuşoğlu’nun bunu net şekilde dile getirdiğini yazdı. 

Çavuşoğlu’nun, mülakat sırasında, mevcut Garanti ve İttifak Antlaşmaları’nın, Ada’nın gelecekteki istikrarının garanti altına alınması amacıyla güçlü bir çerçeve sağladığını desteklemek adına geçmişe ve olanlara da değindiğini yazan gazete, Çavuşoğlu’nun ayrıca Kıbrıslı Türklerin büyük bir çoğunluğunun, Türk garantileri olmadan bir anlaşmayı kabul etmeyeceği şeklinde görüşünü ortaya koyduğunu belirtti. 

Habere göre Çavuşoğlu, Kıbrıs’taki iki ana vatan arasındaki dış dengenin korunması amacıyla Türk ve Yunan vatandaşlarının eşit muamele görmesinin gerekli olduğunu ifade etti. 

Çavuşoğlu, mülakatı sırasında ayrıca Türkiye’nin, çözümden sonra, ana vatan olmayı durdurmayacağını, garantiler sistemi içerisinde Ada’nın güvenliğini desteklemeye devam edeceğini söyledi. 

Habere göre, Çavuşoğlu’na sorulan sorular ve yanıtları ise şu şekilde aktarıldı. 

“TÜRKİYE’NİN ÇÖZÜME KATKISI” 

Kıbrıslı Rumların, Kıbrıs sorununun çözüm anahtarının Türkiye’de olduğuna ve sadece Türkiye’nin işbirliği yapması sonucunda Kıbrıs sorununun çözümleneceğine inandığı şeklindeki bir tespit üzerine, TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 1960 ortaklık ilişkisi devleti yasallaştıran anlaşmalarda 5 tarafın bulunduğunu, sonuç olarak, Ada’da yeni durumun gerçekleştirilmesi için ortak sorumluluğa sahip olduklarını ifade etti. 

Ada’nın iki tarafının şu anda yapması gereken şeyin, üç garantörün katılımıyla, bütünlüklü bir çözümü tamamlamak için tatmin edici bir ilerleme sağlamaları olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, Ada’da, adil ve kalıcı bir çözüm sağlanması için mümkün olan her şeyi yaptığını da vurguladı. 

Çavuşoğlu sözlerinin devamında, kendilerinin(Türkiye’nin), yapıcı ve olumlu bir rol oymaya devam edeceğinden emin olunabileceğini söyledi. 

2004 yılındaki referanduma da değinen Çavuşoğlu, Kıbrıslı Rumların Annan Planı’nı ret ettiğini, O dönem Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Kıbrıs sorununa çözüm bulunmasına bağlı olmaya devam edeceği yönünde taahhütte bulunduğunu anımsattı ve müzakerelerde yapıcı tutumunu muhafaza etmesi için Türk tarafını sürekli olarak cesaretlendirerek tam da bunu yaptıklarını belirtti. 

Çavuşoğlu, 2008 yılından bu yana, mevcut süreç başladığı zaman, çeşitli Kıbrıs Türk liderliklerinin çözüme yönelik siyasi iradelerini koruduğunu; farklı siyasi temelden olan, son on yıldaki, üç Kıbrıslı Türk liderin, müzakerelerin başarıyla sonuçlanması için aynı kararlılığı gösterdiğini ifade etti. 

Müzakerelerdeki buzları eriten liderlerin, 11 Şubat 2014 tarihindeki Ortak Metnin tamamlanmasına da katkı koyduklarını ifade eden Çavuşoğlu, müzakerecilerin, Ankara ve Atina’ya yönelik çapraz ziyaret yapmasının da kendi fikirleri olduğunu belirtti. 

Çavuşoğlu açıklaması içerisinde, kendisinin şahsen, AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu’yu, Ocak 2016’da İstanbul’da misafir ettiğini anımsatırken, Ocak ayında Cenevre’deki konferansta çok yapıcı bir tutum da sergilediklerini ifade etti. 

Çavuşoğlu, Annan Planı da dahil olmak üzere, yıllar boyunca BM tarafından sunulan çok sayıdaki anlaşma girişimini, Kıbrıslı Türklerin veya Türkiye’nin değil, Kıbrıslı Rumların ret ettiğini belirtti. 

Çavuşoğlu ayrıca “Kıbrıslı Türkleri eşit siyasi ortak olarak tanımasında Kıbrıslı Rumları engelleyen nedir, yaşayabilir ve makul bir çözüm sağlanması önemli değil mi” şeklindeki soruları da yöneltti. 

“Her zaman için Kıbrıslı Rumlardan önde olduklarını söylemekle birlikte çözümün henüz sağlanamadığı, Kıbrıs’ta daha etkin bir şeyi neden yapmadıkları” şeklindeki bir soru üzerine Çavuşoğlu, gerçekte, sayısız inisiyatifle sürece katkıda bulunduklarını, Kıbrıs sorununda henüz çözüm bulunamamasının gerçek nedeninin de Kıbrıs Rum tarafının siyasi irade eksikliği olduğunu söyledi. 

Çavuşoğlu, “Kıbrıs Rum Yönetimi’nin anlaşma girişimlerini kabul etmeyi sürekli ret etmesinden dolayı duyduğumuz hakiki hayal kırıklığını anlayabilirsiniz” ifadesini de kullandı.

Rum eski Dışişleri Bakanı Rolandis’in on yıl önce, Kıbrıs Rum tarafının ret ettiği önerilerin uzun bir listesini yayımladığını anımsatan Çavuşoğlu, 1958’te Macmillan Planı, 1964’te Acheson Planı, 1975’te iki toplumlu anayasa, 1983’te Perez de Cuellar Belgesi, 1992’de Gali Fikirler Dizisi ve 2004 yılında Annan Planı’nın ret edilmesinin bunlardan bazıları olduğunu da belirtti.

“TÜRK ASKERİNİN VARLIĞI” 

TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türk askerinin Ada’daki varlığına ilişkin bir soru üzerine, Türk askerinin bazı nedenlerden dolayı Ada’da bulunduğunu, 1963-1974 yılları arasında Kıbrıslı Rumların, 1960 yılında ortaklık devletini yok etmesinden, Kıbrıslı Türklere karşı etnik bir temizliğe başlamasında dolayı, askerin orada(Ada’da) olduğunu vurguladı. 

Ada’daki kanlı vuruşmanın, Türkiye’nin müdahalesinin ardından son bulduğunu ifade eden Çavuşoğlu, Türkiye’nin müdahalesinin ayrıca Güney Kıbrıs’a demokrasiyi geri getirdiğini de anımsattı. 

Çavuşoğlu, KKTC’de bugün yapılan anketlerin, Kıbrıslı Türklerin büyük bir çoğunluğunun Türk garantisi olmadan bir anlaşmayı kabul etmeyeceğini ortaya koyduğunu, geçmişteki travmatik tecrübelere bağlı olarak hiç kimsenin onları haksız bulmadığını da söyledi. 

Mevcut Garanti ve İttifak Antlaşmaları’nın, Ada’nın gelecekteki istikrarının garanti altına alınması amacıyla güçlü bir çerçeve sağladığını belirten Çavuşoğlu, Doğu Akdeniz’in bugün güvenlik sorunlarıyla dolu olduğunu, böylelikle Ada’daki Türk askeri varlığının, tüm Ada için, gerekli güvenliği sağlamaya devam edeceğini ifade etti. 

“KIBRISLI RUMLAR BİR ADIM BİLE GİTMEK İSTEMİYOR” 

“Birçok kimsenin, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın çözüm vizyonuna sahip olduğu ancak Ankara’nın müdahale ettiği ve bunu gerçekleştirmesi için kendisine yardımcı olmadığından söz ettiğini ayrıca Ankara’nın, Akıncı ve yakın çalışma arkadaşlarına müzakerelerde kalması için talimat verdiğini aynı zamanda da bir B planını,bir diğer deyişle, Kıbrıs’ın kuzey kısmını entegre etmeye yönelik faaliyetleri, uygulamak için harekete geçtiğinden söz edildiğinin” ve “çözüm bulunması perspektifinin ne kadar mümkün olduğunun” sorulması üzerine Çavuşoğlu, geçmişte çözüm girişimlerini ret eden tarafın kimin olduğuna atıfta bulunarak, “Kıbrıslı Türkler mi bunu ret etti” sorusunu sordu ve “hayır” yanıtını verdi.

Kıbrıslı Türklerin, Türkiye’nin desteğiyle, adil, kalıcı ve bütünlüklü bir çözüm için çalıştığını, Türkiye’nin, Kıbrıslı Türkler gibi Kıbrıs’ta bir çözümü samimi bir şekilde arzuladığını belirten Çavuşoğlu, arzularının ortak olduğunu, yeni bir ortaklık ilişkisine yönelik olarak iyi niyetle çalışmaya devam edeceklerini de söyledi. 

Çavuşoğlu, bugünkü mevcut durumun(statükonun) her iki taraf için de kabul edilemez olduğunu, yeni ve refah bir Kıbrıs’ın, tüm müdahil taraflarca memnuniyetle karşılanacağına inandığını belirtti. 

Kıbrıs Rum tarafınca siyasi irade eksikliğinin hala daha var olmasına şaşırdıklarını, fırsat pencerelerinin çabuk kapanmakta olduğunu, 50 yıllık müzakerelerin ardından bunun ise son fırsatları olduğunu belirten Çavuşoğlu, bütünlüklü bir çözümün, kazan-kazan (karşılıklı kazanç) durumu olacağını söyledi. 

Çavuşoğlu sözlerinin devamında,” Kıbrıslı Rumların bir adım ileriye gitmemesinden dolayı müzakerelerin başarısız olması durumunda o zaman hangi tarafın daha çok kaybedeceğini düşünmeniz gerekecek” ifadesini de kullandı. 

“YENİ CENEVRE” 

Türk tarafının, Temmuz sonu öncesinde Kıbrıs sorununa ilişkin yeni bir konferansı arzuladığının doğru olup olmadığı şeklindeki bir soru üzerine Çavuşoğlu, Kıbrıs sorununa ilişkin yeni bir konferansın organize edilmesinin Ada’daki mevcut müzakerelerde, özellikle ilk dört müzakere başlığında, Yönetim ve enerjinin ortak kullanılması, AB, Ekonomi ve Mülkiyet konularında yeterli ilerlemenin olması durumunda bunun bir anlamının olacağını belirtti.

Çavuşoğlu bir başka soru üzerine, çözümden sonra da ana vatan olmayı sonlandırmayacaklarını, Ada’nın güvenliğini desteklemeye devam edeceklerini ifade etti. 

PLEBİSİT KONUSU 

Rum Meclisi’nin plebisit kararına ilişkin olarak Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın, bir çok kez dile getirdiği “Kıbrıslı Rumların büyük bir çoğunluğunun enosis istediğine inanmadığı” şeklindeki açıklamasına atıfta bulunarak, konunun bu değil, aşırı sağ bir parti olan ELAM’ın, meclisi zorlamasına izin verilmesi olduğunu söyledi. 

Kendilerini Kıbrıslı Türklerin yerine koymaları yönünde Kıbrıslı Rumlara telkinde bulunan Çavuşoğlu, “iki tarafın siyasi eşitliği temelinde bütünlüklü bir çözümü ele aldığınız, yeni bir ortaklık ilişkisi için iyi niyetle çalıştığınız ve 50 yıl sonra böylesi bir ortaklık için ümidinizi kaybetmediğiniz sırada ve iki yıllık müzakerenin, sağlanan ilerlemenin ve Kıbrıs sorununa ilişkin Cenevre konferansının ardından gelecekteki ortağınız aniden çıkıp Enosis plebisitini okullarda kutlayacağını söylüyor” ifadesini de kullandı.

Çavuşoğlu, Kıbrıs Rum tarafının öğrencilere, Kıbrıslı Türk ortaklarla birlikte Ada’yı nasıl paylaşılacağını öğretmesi gerektiğinin de altını çizdi. 

ENERJİ KONUSU 

Bir soru üzerine enerji konusuna da değinen Çavuşoğlu, kıta sahanlığı konusunda, karşı ve yandaki kıyılardaki ülkelerle anlaşma yapılması gerektiğini ancak Rum tarafının buna uymayarak tek taraflı faaliyetlerde bulunmaya başladığını söyledi. 

Çavuşoğlu, “Türkiye’nin durgun kalmasını ve sadece izlemesini mi beklerdiniz” sorusunu da sordu. 

Kıbrıslı Türklerin sürekli olarak Kıbrıslı Rumlara, Ada’nın doğal kaynaklarından ortak faydalanma konusunda çağrıda bulunduğunu, ayrıca ad hoc komite kurulmasını önerdiğini belirten Çavuşoğlu, ancak Rum tarafının, Kıbrıslı Türkleri Ada’nın ortak sahibi olarak tanımayı ret etmeye devam ettiğini ifade etti. 

Bir soru üzerine, Türkiye’nin Ege’de ve Kıbrıs’ta sıcak olay çıkaracağına ilişkin endişelerin asılsız olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, Türkiye’nin kışkırtmadığını aksine provokasyonlara yanıt verdiğini belirtti. 

Çavuşoğlu ayrıca, Kıbrıs Rum tarafına atıfta bulunarak, Kıbrıslı Türklerin doğal kaynaklarda hakkının olmadığı şeklinde tercüme edilen tek taraflı girişimlerin, Rum tarafını herhangi bir yere götürmeyeceğine de dikkati çekti. 

Türkiye’nin bölgedeki enerji rolüne ilişkin olarak ise Çavuşoğlu, Türkiye’nin, bölgede büyük ve gelişen bir pazar olduğunu, ayrıca enerji kaynaklarının Avrupa’ya taşınmasında da en kısa ve en güvenli yol olduğunu belirtti. 

Çavuşoğlu, üç kriter çerçevesinde bölgedeki her enerji çalışmasını olumlu şekilde incelemeye hazır olduklarını söyledi.

Çavuşoğlu bir başka soru üzerine, Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerin bölgedeki istikrar ve güvenlik açısından her zaman önemli olduğunu, Yunanistan ile ilişkileri olumlu bir gündemle gördüklerini ayrıca Kıbrıs’ta bütünlüklü bir çözümün, Türk-Yunan ilişkilerine olumlu etkisinin de olacağını ifade etti. 

Editör: TE Bilisim