Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay bugün bir gazetede yer alan CAS çalışanları ile ilgili iddialara sosyal medyadan cevap verdi. Özersay'ın açıklaması şöyle:

"CAS çalışanları sözcüsü bir gazetemize "keşke Özersay aracından inip derdiniz nedir be çocuklar" diye sorsaydı şeklinde bir açıklama yapmış. Böyle düşünüyor olabilir, söylemek hakkıdır.

Öte yandan benim de bilinmesini istediğim bir husus var. Biz CAS çalışanlarının derdinin ne olduğunu biliyoruz, çünkü ben ve sayın Başbakan da dahil en az 5 bakan CAS çalışanlarıyla ayrı ayrı görüştük, dinledik, düşüncemizi de söyledik.

Dün Ercan havalimanından çıkışta eylem yapan CAS çalışanlarıyla konuşmak için eylemin olduğu yere gelip, hemen öncesinde arabamı kenara çektim ve durdum. Önümde seyir halinde olan Büyükelçinin aracına pet şişelerin fırlatılmakta ve bağırarak küfürler saydırılmakta olduğunu bizzat gözlerimle gördüm. Öyle bir ortamda makul bir diyalog kurulması mümkün değildir ve kimsenin bu şekilde davranmaya hakkı olduğunu düşünmem. Bu nedenle arabamı hareket ettirip oradan ayrıldım.

CAS çalışanlarıyla konuşmadığımız yönünde bir yanlış algı oluşturmaya çalışmanın da anlamı yoktur. Kısa bir süre önce 20 civarında CAS çalışanını odamda kabul ederek uzun bir görüşme yaptım, dinledim, sundukları belgeleri aldım inceledim ve bu konuda Savcılıkla istişare edip görüş aldım.

CAS çalışanları, hükümetin bu soruna dair tespitlerini beğenmeyebilir, yeterli bulmayabilir saygı duyarım. Ama göreve geldiğimizden bu yana kendileriyle yaptığımız onca görüşmeden sonra sanki mağdur olan çalışanları hükümetin dinlemediğini, görüşmediğini söylemek ya da ima etmek hakkaniyetle bağdaşmaz.

Biz ödenemeyen maaşlardan kaynaklanan mağduriyetin giderilmesi için bir katkıyı bu şirkete bir kez yaptık. Maliye Bakanının Meclis'teki konuşmasıyla Temmuz ortasına kadar olan dönem için de bir katkı yapacağımız yönünde siyasi bir taahhütte bulunduk. Bunun da gereğini yapacağız.

Bizden talep edilen şey CAS'ın bir devlet kurumu gibi kabul edilmesi ve çalışanlarının da devlet çalışanı gibi muamele görmesi, bir nevi KTHY çalışanları örneğinin takip edilmesidir. Başsavcılığın verdiği görüş de, eldeki pek çok resmi belge de CAS'ın bir devlet kurumu ya da bir başka ifadeyle kamu tüzel kişisi değil, özel hukuk tüzel kişisi, yani bir şirket olduğunu göstermektedir.

Hal böyleyken popülist davranıp geçmişte yapılan yanlışları tekrar etmemizi ve zaten vahim durumda olan kamuya hukuka aykırı davranarak, Başsavcılığın görüşünü yok sayarak yeni bir yük daha yüklememizi kimse beklemesin. Bu özel şirketin yeniden ayağa kaldırılması ve çalışanlarına maaşlarını ödeyebilecek bir hale gelmesi için elimizden geleni yapmaya hazırız ve yukarıda sözünü ettiğim maddi katkıyı da yapacağız. Ancak "aman kimse bize kızmasın, tepki göstermesin" diyerek hukuka ve kamu yararına aykırı popülist yaklaşımlar içinde olmamızı kimse beklemesin."

Editör: TE Bilisim