Saygı Değer Kıbrıs Türk Halkı,

Hakkımda yürütülen, karalama kampanyalarına yalan ve iftiralara karşı, bu açıklamayı yapmak elzem olmuştur.

Şirketim bünyesinde çalışan bir personelin (sigorta kayıtlarından da şirketimin çalışanı olduğu net bir şekilde ortadadır.) İş ahlakına uygun davranmadığı müdürlerimiz tarafından tespit edilince, iş akdine son verilmiştir. Bu personel şirketimde çalıştığı zaman zarfında, kendisine gerekli olan parayı avans olarak çekerek, şirketimize borçlanmıştır. (Bununda gene banka yoluyla dekontları mevcuttur.)

İş akdine son verdiğimiz personele alacağımızın, haklarımıza helal gelmeksizin, hukuki zemine oturtmamızı teklif ettiğimizde
‘’söz uçar yazı kalır’’ emsalinde olduğu gibi, haklısınız diyerek, kendi gönül rızasıyla, Girne’nin göbeğinde merkezde, Mahkemelerin karşısındaki avukat olan notere giderek, mesrur senedi yapmıştır.

Mesrur senet yapma hakkı, alacak verecek ilişkilerinde en tabi doğal haktır.
Şahışla birlikte oraya yalnızca iki kişi olarak gittik. İçeride benimde tanımadığım 4-5 kişi daha vardı. Yan ofisteki avukat arkadaşımızla, başka bir sohbet yapmam gerektiği için, ben dışarıda onunla yaklaşık olarak 8-10 dakika kadar sohbet ettim. Yani şahıs iddia ettiği gibi zorla, imzalatıldı diyor ya aslında noterde tek başınaydı bütün evraklar hazırlanırken.

Orada benimde tanımadığımnoter işlemi için bekleyen, diğer 3-4 tane insana bu durumu haberdar edebilirdi etmedi.

Daha sonrasında kendindeki şirketimize ait olan ekipmanı teslim alarak, iş akdine son verdik ve ofisimizden gönderdik. Bir gün sonrasında, bu şahıs Girne polisine giderek bu senedi zorla imzalattığımızı iddia etmiştir.

Polis tabiki kendisine yapılan şikayeti araştırmak ve gerçeği ortaya çıkartmakla mükelleftir.

Salı akşam üzeri, Girne Polis Müdürlüğü bana ulaşarak, böyle bir durumun olduğunu ve Polise gitmemi rica etmiştir. Bunun üzerine, ben kendi isteğimle Polise giderek evrakları da yanımda götürerek ve ofiste çalışan diğer arkadaşlar ile birlikte Polise bütün delilerle beraber olayı aydınlattım.

Bu nokta da tahkikatı, çok hızlı bir şekilde tamamlayıp, hızlı bir şekilde bitiren özverili, titiz ve objektif çalışan, Girne Polis Müdürlüğü ekiplerine teşekkürüde kamuoyunezlindebir borç bilirim.

Bunu fırsat bilen sözde basın mensuplarıda,
nasıl bir karalama kampanyası hazırlamışlarsa
daha Polis Basın Subaylığı bilebasın bültenini geçmeden,
saat 07:00 - 07:20 civarlarındatutuklandığımla ilgili olarak internet gazetelerinde haberler çıkmaya başlamış.
Bu şekilde karalama kampanyası devreye sokulmuştur.

Daha sonra saat11.30 civarında

Girne Kaza Mahkemesine gittiğimizde bahçesinde, beni bekleyen Girne Teşkilatımıza mensup parti üyeleri vardı. En doğal şekliyle, Parti Genel Başkanlarının, uğramış olduğu bu yalan ve iftiraya karşı, onun yanında durabilmek adına, Mahkeme bahçesine gelmişlerdir. Mahkeme bahçesinde basın mensuplarına kanunumuzun emrettiği üzere basın ahlakının emrettiği üzere tahkikat soruşturmalarında, ismin ve resmin yayınlanmayacağı noktasında uyarıda bulunmuşlar ve çekim yapmamalarını rica etmişlerdir.

Hatta ve hatta oradaki görevli polislerde, basın mensuplarıyla konuşarak, tahkikat soruşturmalarının, açıklanamayacağı, yayınlanamayacağı, isimlerin ve resimlerin yayınlanamayacağı noktasında polislerinde basın mensuplarına uyarıları olmuştur.

Bu uyarıları dikkate almayan, ısrarlı bir şekilde çekim yapmaya çalışan basın mensuplarının karşısına, parti üyelerimiz set çekmişler, ben ve basın mensupları arasına girerek görüntü almalarının engellemişlerdir. İddia edildiği gibi, korumaların basın mensuplarını tartakladığı yalandır. Zira her şeyden önce benim korumam yoktur. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyet’inde yaşayanlar bilirler ben, kendi arabamı dahi kendim sürerim şoförümde yoktur.

Aynı zamanda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyet’inde yaşayanlar gayet iyi bilirler ki, Mahkeme bahçelerinde, voyvodalık yapanlar zorbalık yapanlara karşı mahkemelerin müsamahası yoktur. Çok merak edenler, Google’a girerek Mahkeme bahçesinde sesini yükseltenlerin dahi tutuklandığını görebilirler.

Bu iki hadiseyi, yani öğlen önce ve öğlenden sonra olmak üzere, bu iki hadiseyi, iki perde halinde üzerime karşı, bir karalama kampanyası şeklinde çevirmeye çalıştıklarının en bariz göstergesi de, bu Mahkeme bahçesinde olduğu iddia edilen tartaklama yalanıdır.

Çünkü; Mahkeme bahçesinde denildiği gibi, biz basın mensuplarını dövmüş tartaklamış olsaydık oradaki polisler muhakkak işlem yaparlardı. Her şeyden önce zaten mahkeme bu konuya şahit olurdu. Derhal tutuklamaları noktasında emir verirlerdi. Böyle bir şey olmadı.

Evlerinde yaşamlarını yitiren 2 kişinin ölüm sebepleri açıklandı Evlerinde yaşamlarını yitiren 2 kişinin ölüm sebepleri açıklandı

Niye; Çünkü öyle bir tartaklanma veyahut da saldırı gibi bir olay olmadı.

Anayasamızın, net bir şekilde belirttiği, herkes suçu ispatlanana kadar masumdur kaidesi maalesef bana geldiği zaman göz ardı edilmiştir. Sanki suçluymuşum gibi, sanki mahkeme hüküm vermiş gibi, bütün gazetelerde, benim tutuklandığım, gazetecilere arkadaşlarım saldırdığı gibi, yalanlar, iftiralar maalesef gün boyu çeşitli internet gazetelerinde ve yazılı basında çıkmıştır. Bugün de maalesef yazılı basında bu yalan ve iftiraların devamını görüyoruz.

Ben, bu basın açıklaması arayıcılığıyla, bu hataya girişen basın mensubu arkadaşları, hatalarını düzeltmeleri ve gerçekleri kamuoyuna açıklamaları noktasında çağrıda bulunuyorum.

Şayet, bunu yapmadıkları taktirde, Hukukçularımıza talimat verdim. Pazartesi günü itibariyle hepsine dava açacağımı da şimdiden beyan ediyorum.

Saygı değer Kıbrıs Türk Halkı;

Önümüzdeki günlerde seçimin yapılacağı belli, sadece artık tarihin belirlenmesi kaldı. Bu noktada Milliyetçi Demokrasi Partisinin, büyüyüşünden ve yükselişinden rahatsız olanlar artık kendilerine gelecek olan rantların kesileceklerini bilenler, veyahut da, bizim savunduğumuz milli ve manevi değerlerden rahatsız olanlar, bilemiyorum bu işlerin arkasında kimler var ama, bir algı operasyonun tezgahlandığı gün gibi ortadadır.

Bu algı operasyonlarını yapanları, tertip edenleri, içinde bulunanların hepsini tek tek bulup kamuoyu önüne sergileyeceğimizi de şimdiden Kıbrıs Türk Halkına bildiririm. Farkında olmadan, bilmeden, bu işlere alet olmuş olan basın mensuplarını tenzih ederek söylüyorum, onlarda hatalarını en kısa sürede yerine getirirler, telefi ederler ve gerçekleri kamuoyu ile paylaşırlar diyorum. Özellikle bazı medya kuruluşlarının, MDP Başkanı, fakat kriminal suçlarla daha çok anılıyordiye vermesi, bu cümle ile bile haberi vermesi, haberden ziyade yorum yaparak, algı operasyonları yürütmesi,Kıbrıs Türk Halkını, manipüle etmesi gün gibi ortadadır.

Bunlara karşı bizim susacak halimiz yoktur. Bunlara karşı pes edecek halimiz hiç yoktur.

Biz her hafta, bir beldemizde, bir ilçemizde, bir köyümüzde Parti Teşkilatımızı açmaktayız. Her geçen gün Parti üyesi sayılarımız artmakta, mücadeleye katılan arkadaşlarımız çoğalmaktadır. Günün sonunda, yapılacak olan seçimlerde, Milliyetçi Demokrasi Partisinin mensuplarının, Kıbrıs Türk Halkını temsilen, Meclisimizde olacağı da gün gibi aşikardır. Bu korkular, bizim meclise girdikten sonra, ilgili yasal düzenlemeleri de yaparak, bu tip insanlara karşı, korkusuz bir şekilde, sonuna kadar mücadele edeceğimizi bildikleri için, şimdiden önümüzü kesme çabalarıdır.

Türk Milliyetçileri olarak, çıkmış olduğumuz yoldan asla ve asla dönmeyeceğiz. Türk Milliyetçileri olarak, bizim önümüze hangi engel çıkartılmaya çalışılırsa çalışılsın hiçbir şekilde başarılı olamayacaklar.

Bugün hakkımda bu kara propagandayı yürüten, bazı medya kuruluşları yarınberaatimizi aldığımız zaman, aynı büyüklükte, aynı sayfalardan 1. Sayfalardanberaat haberlerimizi paylaşacaklar mı, Haklılığımızı kamuoyuna gösterecekler mi bunları da Kıbrıs Türk kamuoyu ile birlikte takip edeceğiz.

Taktiri de, Kıbrıs Türk kamuoyuna bırakıyorum.

Hepinizi, Sevgi ve Saygılarımla Selamlarım.

Allah’a emanet olunuz.

Editör: Haber Merkezi