KKTC üniversite adası olma yolunda hızla ilerlerken, yönetişim planlamasının bu hıza yetişememesi sorunları da beraberinde getiriyor. 
13’ü YÖK tarafından tanınan 16 üniversitenin eğitim öğretim verdiği ülkede 55 bin 879’u Türkiye’den, 31 bin 749’u üçüncü ülkelerden ve 13 bin 383’ü KKTC’den olmak üzere toplam 101 bin 11 öğrenci eğitim görüyor. 
7’si önümüzdeki yıl başlama hedefi olan 14 üniversite eğitim öğretime başlamak için hazırlık yaparken, 3 üniversite de Meclis’ten kurulum için izin bekliyor. 3 üniversite ise izin makamı olan Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı’na geri gönderildi. 

YÖK’ün bu yıl KKTC üniversitelerine verdiği kontenjanda yüzde 11 düşüş var. YÖK bu yıl KKTC için 4 bin 743 ön lisans, 13 bin 11 lisans ve 1250 özel yetenek olmak üzere 19 bin 4 kontenjan verdi. Bu rakam geçen yıl 20 bin idi.

Bir yandan ülkedeki üniversitelere öğrenci çekmek için çalışmalar yapılırken, diğer yandan yönetim planlaması konusundaki eksikleri tamamlamak için yoğun çalışmalar sürüyor.

Planlamada bugünkü haliyle fazla söz hakkı olmayan Yükseköğretim Planlama, Denetleme, Akreditasyon ve Koordinasyon Kurulu’nun (YÖDAK) güçlendirilmesi için yasa çalışması devam ediyor, bu çalışmaların yönlendirilmesi için de KKTC Yükseköğretim Stratejik Planlama Çalıştayı’ndan çıkacak strateji belgesi bekleniyor.

Yüksek öğrenimin hem tanıtım hem de gelir kaynağı açısından KKTC’nin can damarı olduğunu belirten YÖDAK Başkanı Profesör Doktor Akile Büke, ülkede üniversitelerin çok hızlı arttığını, yönetişim planlamasının ise geride kaldığına dikkat çekerek, “Mevcut sorunlar bununla ilgili” diyor.
YÖDAK’ınyüksek öğrenim planlamasında gerekli yeri alamadığına işaret eden Prof. Dr. Büke, “Benim gönlümden geçen YÖDAK’ın YÖK gibi güçlü bir şekilde planlama, koordinasyon ve denetlemeyi tek elden yapabilecek bir kurum haline gelmesi” diyerek, Akreditasyonun ise ayrı bir kurul tarafından yapılması gerektiğine vurgu yapıyor. 
ÜNİVERSİTELERİN KURULMA SÜRECİ
YÖDAK Başkanı Profesör Doktor Akile Büke ile ülkedeki yüksek öğrenimin durumu, sorunlar ve alınan tedbirlere ilişkin TAK’ın sorularını yanıtladı. 
KKTC’deki üniversitelerin kurulma sürecinde bazı değişikliklere gidildiğini anlatan Akile Büke, önceki yasada sürecin, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan açma ön izni alıp YÖDAK’a başvurmak olduğunu, üniversitenin açılması ve kapatılmasının bakanlığın uhdesinde bulunduğunu ifade etti. 
Bu süreçte YÖDAK’ın görevinin mikro düzeyde olduğunu anlatan Büke, “Makro düzeyde başvuran üniversiteye ülkede ihtiyaç var mı? Hangi bölgelerde üniversite açılmasına ihtiyaç var? İhtiyaç ötesinde o bölge onu kaldırabilir mi? Bu gibi planlamaların nasıl yapılacağıyla ilgili yasada çok ayrıntılı bir şey yoktu” dedi
Geçen yıl Nisan ayında yapılan yasa değişikliği ile bir Ön Değerlendirme Kurulu oluşturulduğunu ifade eden Büke, oluşturulan kurulun başkanının Milli Eğitim ve Kültür Bakanı olduğunu, farklı bakanlıklardan temsilciler bulunduğunu, YÖDAK’ın da başkan ve bir üye ile kurulda temsil edildiğini kaydetti.  Üniversitenin başvuru yaptıktan sonra Ön Değerlendirme Kurulu’na geldiğini ifade eden Büke, ön değerlendirmede YÖDAK’ın fazla bir etkisinin olmadığını, bunun nedeninin 8’de 2 oranında temsil edilmesi olduğuna dikkat çekti.
Büke, yasaya göre kuruldan onay alan üniversitenin Meclis’e gittiğini ve oradan tüzükleriyle birlikte onay alması gerektiğini ifade etti.
Üniversite kurulma ve programlar için iznin Milli Eğitim Bakanlığı tarafından verildiğini YÖDAK’ın ikinci aşamada devreye girdiğini anlatan Prof. Dr Büke, Üniversitenin öğretime başlamak için ise YÖDAK’tanizin aldığını, öncesinde denetim yapılarak, üniversitenin kaç öğretim üyesi olduğuna, altyapı, kütüphane ve laboratuvarların uygunluğuna bakıp değerlendirmeye gidildiğini anlattı.
PLANLAMADA EKSİKLİK…
Ülkede üniversiteler hızlı artarken yönetişim planlamasının gerikaldığını belirten Büke, “Mevcut sorunlar bununla ilgili” dedi.
“Üniversitelerin kurulma aşamasında, açma ön izni verilme sırasında güvenlik soruşturmalarının yapılması, ticari olarak yeterliklerinin, şirketlerin maddi güçlerinin, hangi işle uğraştıklarının belirlenmesi, diğer yandan ülkenin ihtiyacına, hangi bölgede yapılmalı hangi bölge kaldırabilir hangi bölgede yapılmaması gerekir şeklinde bir planlamanın yapılması ve bunlar yapıldıktan son üniversitelerin açılması gerekiyor “ diyen Prof. Dr Akile Büke, bu planlamalar konusunda ciddi eksiklik olduğunu ancak bunu kapatmak için de büyük gayret sarf edildiğini ifade etti.
Büke, “Güvenlik sadece kurulma aşamasında değil pek çok aşamada önümüze sorun olarak çıkıyor” diyerek, “Devletin bunu bir şekilde planlaması gerekiyor” şeklinde konuştu.
Akile Büke, YÖDAK Başkanı ve üyeler olarak çok tehdit almakta olduklarını ve bunların yetkililerin bilgisinde bulunduğunu da belirtti. 
“GÜÇLÜ BİR YÖDAK…”
YÖDAK’ın yapısının nasıl olması gerektiği konusunda da değerlendirme yapan Prof.Dr. Akile Büke, “Benim gönlümden geçen YÖDAK’ın YÖK gibi, güçlü bir şekilde planlamayı, koordinasyonu ve denetlemeyi tek elden yapabilecek bir kurum haline gelmesi”  ifadesini kullandı. Büke, Akreditasyon kurulunun ise ayrı olmasından yana olduğunu söyledi.
Akreditasyonun ayrı bir kurul tarafından yapılmasının AB standartlarında olan bir uygulama olduğuna ve Dünya Bankası raporunda da yer aldığına işaret ederek, “Bu tek model değil tabii ki. Farklı modeller de var “dedi.
“ YÖDAK olarak biz bunu öneriyoruz. ÇalıştaydakiStratejik planlamadan çıkacak veriler de olacak. Onları da toparlayıp gerekli önerilerde bulunacağız. Bunların devlet politikası haline gelmesi gerekiyor. Hepsi tartışılarak karar verilecek şeyler”  diyen Akile Büke, “Benim arzu ettiğim,YÖDAK’ınüniversite açma ön izninden itibaren bütün planlamayı yaparak etkin olması” şeklinde konuştu.
YÖK YÖDAK FARKI
YÖK’ün YÖDAK’tan farkının üniversite açma ve kapamanın YÖK’e ait olması, denetim yapabilmesi olduğunu anlatan Büke, burada ise denetim yetkisinin Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı’nın olduğunu ifade etti.
YÖDAK’ı rahatsız edenin, adı öyle olduğu için her şeyi kurulun planlıyor gibi görünmesi ancak planlamanın olmaması olduğuna vurgu yapan Akile Büke şöyle konuştu:
 “Hükümet de bunun farkında. Milli Eğitim ve Kültür Bakanımız ve Başbakanımız bize destek. Hep birlikte bunun planlamasını yapıyoruz. Biz kendi görüşlerimiz konusunda olmazsa olmaz pozisyonunda değiliz ama bazı şeyleri de anlatmamız gerekiyor. “
Devletin farklı başka bir planlaması var ise ortaya net bir şekilde koyması gerektiğini, Ön Değerlendirme Kurulu kurularak iyi bir adım atılmasına rağmen bunun yeterli olmadığına vurgu yapan Büke, Yüksek Öğrenim Güvenlik Konseyi veya komitesi şeklinde bir oluşumun şart olduğunu ancak bunun tüzükle yapılamadığını, yasaya konması gerektiğini, bunun çalışmasını yapmakta olduklarını söyledi.
DENETİM
YÖDAK Başkanı Prof Dr. Akile Büke, üniversitelere yaptıkları denetimler konusunda da bilgi vererek, üniversiteler kurulurken altyapı gerektiren bazı programlar kurulurken, laboratuvarını alt yapısını gidip yerinde gördüklerini, kurulduktan sonra da rutin denetimler yapıldığını söyledi.
Bunların henüz istenen seviyeye gelemediğine de vurgu yapan Büke, “Sayımız son derece az. YÖK ile uluslararası anlaşma kapsamında ortak bir denetimimiz oldu. 3 YÖK’ten 2 YÖDAK’tan üye vardı denetim grubunda. Bu denetim için YÖK üyeleri kendileri gelmedi uzmanlarını, 10 kişilik uzman denetçilerini gönderdiler. 11 Üniversite 4 gün denetlendi” şeklinde konuştu.
Denetim öncesi YÖK ile ülke özelliklerini dikkate alarak ortak bir standart oluşturduklarını ve denetimlerin buna göre yapıldığını ifade eden Büke şöyle devam etti:
“Denetçiler kendi raporlarını oluşturup YÖK’e ilettiler sonra biz ortak toplantı yapıp üniversiteleri bilgilendirdik. Bu konuda çok eleştiri aldık. YÖK’e havale ettik diye. Ancak uluslararası anlaşma kapsamında yapılan bir denetimdi. Üstelik ve bizde de eğitimli uzman denetçi yok. Olsa denetimlere onlar da katılırdı.”
YABANCI ÖĞRENCİ KAYIT TÜZÜĞÜ
Yabancı uyruklu öğrenci kayıt kabulü ile ilgili tüzük hazırladıklarına işaret eden Büke, “Yabancı uyruklu öğrenciler için üniversite rektörlerimizle birlikteülkelerin lise bitirme koşullarına da bakarak yabancı öğrenci kabul kriterlerini belirledik. Tüzüğe YÖK’ün de üzerinde olacak bazı kriterler kondu. Eki ile birlikte bu tüzük yayınlandı ve bu yıl yürürlüğe girecek” dedi.
EBYS SİSTEMİYLE YABANCI ÖĞRENCİLER TAKİP EDİLEBİLECEK
Hükümetin geçen yıl yayımlanan genelgeyle beraber EBYS giriş sistemi oluşturmakta olduğuna da vurgu yapan Prof. Dr. Büke, “Sistem ile öğrencilerin girişten itibaren kaydı alınacak. Hangi üniversiteye gidiyor?Sağlık raporları, çalışıyorsa işyeriyle ilgili bilgiler, ikamet adres bilgileri sistemde yer alacak. YÖDAK’ın ilgilendiği ise, adada bulunan yabancı öğrencilerin başarı durumları ve devam durumları da sistemde olacak. Devletin kendi sistemi üzerinden veri kayıtları yapılacak ve bu ilgili birimlere de açık olacak. Bu yabancı öğrencileri adada takip edebileceğimiz bir sistem olacak” şeklinde konuştu.
YÜKSEK ÖĞRENİM GÜVENLİĞİYLE İLGİLİ KURUL
Öğrenci getiren ajansların sertifikalandırılmasının da planlandığını kaydeden YÖDAK Başkanı Prof. DrBüke, güvenli bir yüksek öğrenim alanı yaratıp sürdürebilmek için Yüksek öğrenim güvenliğiyle ilgili bir oluşum olması gerektiğini kaydetti. Büke şöyle devam etti:
“Bu ajansların getirdikleri öğrencilerin kontrolü, nereye gittikleri, gerçekten üniversitelere girip girmediği kontrol edilmeli.  Gelenlerin hemen hemen hepsi üniversitelere giriyor ama adaya bir şekilde ‘ben öğrenciyim ‘ diye gelen bir kesim de var. ‘Ben kurs öğrencisiyim’ diye gelen var. Veya başka amaçla gelenler de buna karışıyor. Veri tabanı kurulduğu zaman bunun ayrımına gidilecek. Öğrenciler ülkeye girişten itibaren kontrol altına alınabilecek.”
Büke, “Önümüzdeki dönem için yabancı uyruklu öğrencilerde kontrollü geliş olacak” vurgusu yaptı.
TÜZÜK VE YASA ÇALIŞMALARI
Planlama açısından yapılan çalışmalarla ilgili bilgi veren Büke, denetim tüzüğünün hazırlandığını denklik tüzüğünün yenilendiğini, Üniversiteler Arası AkedemikKoordinasyonun Çalışma Usul Tüzüğünün hazırlandığını ve hazırlığı devam eden yatay geçiş gibi tüzükler olduğunu, bir yandan da yeni yasa çalışmasının sürdüğünü kaydetti.
“Bir sürü çalışma aynı anda sürüyor yapacak çok iş var” diyen Büke, “Önemli olan makro planlama yapıp mevcut üniversitelere destek olarak daha ileriye gitmelerini sağlamak”dedi.
MERKEZİ SINAV
Yasada merkezi sınav yapılması konusunun bulunduğunu ifade eden Büke, merkezi sınav için ciddi bir soru bankası oluşturulması gibi bir ön çalışma gerektiğine de dikkat çekti.
Bu sınavın yerleştirme sınavı olmasının kimsenin tercihi olmadığını belirten Büke, merkezi sınavla öğrencilerin başarı durumunun belirlenmesinin hedeflendiğini dile getirdi.
Sınavla, öğrencilerin ilgi alanlarına göre bir belirleme ve yönlendirme yapılacağını anlatan Akile Büke, yüksek matematik puanı olan bir öğrenciyi mühendisliğe, sosyal puanı yüksek olan öğrenciyi sosyal bölümlere yönlendirme yapılacağını, üniversitelerin de bunu görerek aldığı öğrenciyi değerlendirip danışmanlık gibi yönlendirme yapabileceğini vurguladı.
“Sınavla bire bir yerleştirme düşünülmüyor” diyen Büke, üniversitelerin isterse başarılı öğrencilere teklif götürebileceğini, Türkiye’de bunun yapılmakta olduğunu kaydederek, “Üniversiteler ‘merkezi sınav yeterlidir’ diyebileceği gibi ‘ben ekstra sınav da yapmak istiyorum’ da diyebilir. Bu onlara kalmış. Zaten bazı bölümler için yeterlilik sınavları yapılıyor “ şeklinde konuştu.
“Bu sınavın bir artısı da ortaöğretimin başarı düzeyini gösterecek olması” diyen Prof. Dr Akile Büke, “Böylece ortaöğretimde de iyileştirmeye gidilebilecek” dedi.
KONTENJANLARDA AZALMA 
Bu yıl ÖSYM yerleştirme sonuçlarının beklendiğini ancak kontenjanlarda bir miktar azalma olduğunu ifade eden Büke, bunun Türkiye’de üniversite sayısının artması ve kaliteyle paralel olduğunu söyledi.
Üniversitelere Türkiye’den gelecek öğrenci sayısını gösteren kontenjanların hepsinin KKTC üniversitelerine yerleşmediğini, ikinci yerleştirmelerin de yapılmakta olduğunu kaydeden Büke, kontenjanlar hakkında şu bilgileri verdi:
“YÖK 2016-2017 eğitim öğretim döneminde 18 bin, 2017-2018 döneminde 20bin kontenjan verdi. Bu yıl ise yıl kontenjanlarda azalma oldu ama yerleştirmeye de bakmak lazım ne kadaı yerleşecek o da önemli.  Bu yılki kontenjan 4 bin 743 ön lisans, 13 bin 11 lisans ve 1250 özel yetenek olmak üzere toplan 19 bin 4. Geçen yıla göre yüzde 11 azalma var.”
“AKREDİTASYONLARI DUYURMAK ÖNEMLİ”
KKTC üniversitelerinin uluslararası başarıları ve akreditasyonları bulunduğunu, bunların daha iyi duyurulması gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Büke, ABET gibi, FİBA gibi uluslararası akreditasyon kuruluşlarından alınan akreditasyonlar bulunduğunu ve bunların çok önemli olduğunu ifade etti.
Yabancı öğrencilerin bunları inceleyerek adaya gelmekte olduğuna işaret eden Büke, akredite bölüm ve program sayısının artırılması, üniversiteleri değerlendiren EUA gibi kuruluşlardan değerlendirme almanın önemli olduğunu kaydetti.
Türkiye’den de YÖK ten ayrı oluşturulan Yüksek Öğrenim Kalite Kurulu ile görüşmeler yaptıklarını belirten Büke, “Kurul üniversitelerimizi değerlendirmek üzere gelecek” dedi.
Büke akreditasyonun önemini de şöyle anlattı:
“Akredite olabilmek için belli başlı standartları yakalamak gerekiyor. Eğitim öğretimde, araştırmada, hizmet çalışmalarında, topluma hizmet çalışmalarında. Akreditasyon kuruluşları bunların hepsini kendi alanlarıyla ilgili olarak değerlendiriyor. Uluslararası kuruluş tarafından bunların onaylanması çok önemli. Bunlar çok kolay alınan belgeler değil. Çok ciddi çalışma gerektiriyor. Bunu da bizim yeterince duyurmamız gerekiyor.Program akredite kuruluşlarının kendi programlarının özelliklerine göre baktıkları belirli alanlar var. Üniversite akredite edenlerin de baktıkları belli standartları bulunuyor” 
“ÜNİVERSİTE SAYISINDA ARTIŞ AYRINTILI ÇALIŞILMALI”
Üniversite sayısında artış konusunu değerlendiren Prof. Dr. Akile Büke, konunun ayrıntılı çalışılması gerektiğine vurgu yaparak, altyapıdan tutun da sosyal demografik yapıya kadar hepsinin dikkate alınarak bu çalışmanın planlı gitmesi gerektiğini ifade etti.
“Şu an durup bir değerlendirme yapılması gerekiyor” diyen Büke, “Her gelen üniversitenin değil, gerçekten buraya kalite ve tanınırlık açısından katkısı olacak üniversitelerin açılmasıgerekiyor”dedi. 
 Bunun sadece sayı olarak değil bir bütün olarak planlanması gerektiğine işaret eden Akile Büke, buna örnek olarak, buradaki tüm üniversitelerin sağlık alanına yönelmesinin yanlış olacağını ancak ülkede olmayan örneğin tam teşekküllü bir konservatuarın açılmasının olumlu bir gelişme olabileceğini anlattı.
Büke, farklı alanlar için farklı şeylerin düşünülebileceğini, genel planlamanın yapılmasının çok önemli olduğunu söyledi.
ÖĞRENCİ ÇALIŞMA GRUBU
YÖDAK olarak yaptıkları çalışmalara da değinen Büke, öğrenci çalışma grubu oluşturduklarını ve Öğrenci Konseyi oluşturma hedefleri bulunduğunu anlattı.
Öğrenciler için güvenlik, kampus ve engelsiz kampüs gibi çalışmalar yapmakta olduklarını kaydeden Büke, “Bunu üniversitelerin desteği ile sürdürüyoruz” dedi.
Üniversitelerin birlikte çalışmasının önemine dikkat çeken Büke, “Birbirlerine destek olmalılar. Herkes aynı gemide. Biz bunu akademik olarak sağladık diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.
Büke, sağlık eğitimi ve sağlık sorunlarıyla ilgili, uluslararası ilişkilerle ilgili koordinasyon grupları da olduğuna işaret etti.
ÇALIŞTAY SONUÇLARI AĞUSTOS SONU
KKTC Yükseköğretim Stratejik Planlama Çalıştayı sonuçları için çalışmalarının sürdüğünü de ifade eden Akile Büke, çalıştayda paydaşlardan önemli katkılar aldıklarını ve katılımın da güzel olduğunu belirtti.
Büke, “İki belge çıkarmayı planlıyoruz. Biri Yüksek Öğrenim Strateji Belgesi diğeri de YÖDAK’ın Stratejik Planı. Yüksek Öğrenim Strateji Belgesi yönetişim şeklinin nasıl olması gerektiğine ışık tutacak. Her iki belgeyi de hükümetin onaylaması gerekiyor ki herkes eylem planı içerisinde tüm kurumlar üzerlerine düşen görevi yerine getirsinler. Oluşacak Yüksek Öğrenim Strateji Belgesi’nin devlet politikası haline gelmesi gerekiyor” dedi.
Verilerin işlenmekte olduğunu, her iki belgeyi de yazmaya başladıklarını söyleyen Büke, Ağustos sonuna sonucun çıkacağını düşündüklerini söyledi.

Haber: Şebnem Özerdem Faslıgil  Fotoğraf: Süleyman Önal

Editör: TE Bilisim