Bu hayatımın siyasi anlamda ilk seçimiydi. Bu seçimde en önemli rakibim, acaba kazanma ihtimali var mı sorusuydu. Kazanbileceğimize inandırmaya çalıştık, aylarca bunun için çaba sarfettik. Toplumun önemli bir kısmını inandırmaya başladığımızda, seçime 2 gün kalmıştı. Belki biraz daha olsa, sonuç daha farklı olurdu. Önemli bir başarının elde edildiği kanaatindeyim. Kıbrıs Türk siyasi yaşamında bir tabu yıkılmıştır. Gerçek olan birşey var; artık belki sonuç itibariyle seçim sonucunda ikinci tura kalmadık, kazandığımız birşey var, Kıbrıs Türk halkına istenildiğinde bağımsız bir adayın aday olabileceğini ve başarı ile çıkabileceğini ispat ettik.

Toplumsal bir başarıya ihtiyacımız olduğunu söyledik aylarca... Bu toplumun kendine olan güvenini yitirmeye başladığını, özgüveni yeniden kazanmak için toplumsal bir başarıya ihtiyaç olduğunu söyledik. Bu seçimin ilk turunda ortaya çıkan şey toplumsal bir başarıdır. Bir parti desteği olmadan, gönüllülerle yürünen yol sonucunda, menfaat bağı olmadan, gönülden bir bağ ile böyle bir sonuç ortaya çıkabiliyorsa, bu seçimin sonucunda, vatandaşların varması gereken sonuç “demek ki olabiliyormuş”tur.

Bize verilen oyların hiçbir biçimde tepki oyu olduğunu düşünmüyorum. Bize verilen oylar, son derece bilinçli, gayet bir vizyona verilen oylardır. Makul mantıklı düşünebilen insanların, yaptıkları değerlendirme ile bir vizyona, “temiz toplum, temiz siyaset” ve kendi iradesine dayalı bir yönetimle yönetilmelidir diyen insanların, bu vizyona verdikleri oydur.

Biz iğne ile kuyu kazdık. Tek yaptığımız şey, vatandaşları ikna etmekti. İkna ederek de, inandırarak da, bir vizyon temelinde, siyaset anlayışı olabileceğini kanıtladık. Aynı fikirlerimi paylaştığımı bilerek, ideolojilere de siyasi partilere de karşı olmadım. Yanlış da bulmadım. Ortak değerler etrafında birleşilebileceğini savundum. Bir toplumun en çok ihtiyacı olan şey budur. Özellikle, Cumhurbaşkanlığı seçimi için bu gerekliydi ve gereklidir. Cumhurbaşkanı tarafsız kalabilecek, partiler üstü bir makamdır. Farklı görüşten insanları kucaklayabilecek bir kişi olmalıdır Cumhurbaşkanı... O göreve gelirken, o seçim sürecinde, farklı siyasi görüşleri kucaklayabileceğini gösteren, görev ve yetkilerini bu çerçevede kullanabilecek bir Cumhurbaşkanıdır önemli olan. İdeolojik temelde, insanları dışlayan, ayrıştıran olmadık! İnsanları, sağcı, solcu, çözümcü, karşıtı vs gibi ikilikler üzerinden bölen değil, siyasi yelpazenin çok farklı renklerini kucaklayabilen birine ihtiyaç olduğuna dikkat çekmeye çalıştık.

Bazı kesimler bunu anlayamadılar! Toplum bu yaklaşımı hiçbir biçimde yadırgamadı. Sonuç, toplumun bu yaklaşımı benimsediğinin göstergesidir.

Cumhurbaşkanı'nın yetki ve sorumlulukarını tarif ettik, dünyadaki örneklerle, ülkedeki özel koşullarını dikkate alarak öğretmeye çalıştık ve konuşulmasını sağladık. Bu açıdan ciddi bir katkı yaptık kanaatindeyim. Bu görev, yetki ve sorumlulukları talep edecektir. Biz de talep eden konumunda olacağız...

Almış olduğumuz sonuç bir şeyi net bir biçimde göstermiştir. Mevcut siyasi partiler içinde, temiz siyaseti, kendi irademize bağlı bir geleceği savunan çok sayıda dürüst insan vardır. Bu bir örgüt başkanı da olabilir, parti üyesi de olabilir... Sadece partisi olmayanların desteği yoktur bu %21 küsurun içinde... Partilerinde olup da temiz siyaseti savunan çok sayıda insanın desteği vardır. Bu durumu, umarım ne durumda olduklarını ve bu ülkeyi daha ileriye götüremeyeceklerini anlarlar, umutlanmak istiyorum ama erken genel seçimde çıkan karma oy oranından, belediye seçiminde verilen tepki ve referandumdaki tepkiden yola çıkarak, bu seçimdeki katılımdan mesaj almayanların mesaj alabileceklerinden emin değilim.

Katılım maalesef çok düşük olmuştur. Bu seçime katılmamış olsaydık, çok daha düşük olabilirdi. Pek çok kamu kurum ve kuruluşta, STÖ'de, köyde bölgede, vatandaşların pek çoğundan uzun zamandır sandığa gitmediğini söyleyen insan gördüm. Bunu da umarım siyasiler değerlendirir. Siyasete olan güven sarsılmasını, düzeltilmesi için ne yapacağımızı oturup tartışırız. Dilerim ikinci turda bu oran daha da düşmez. Aksi halde, Cumhurbaşkanı'nın etkisi ve ağırlığı açısından iyi bir sonuç ortaya çıkmayacaktır.

Bu seçime katılmayı daha önce olduğu gibi şimdi de önemseyerek teşvik ediyorum. İlk yaptığım açıklamada verdiğim sözlerin arkasındayım demiştim.

Toplumda güveni yitiren siyasiler gibi, seçim döneminde başka, bittikten sonra başka konuşmam! Bu seçime kazanmak için girdim, siyasi parti kurmak için değil demiştim. Bu sözümün arkasındayım! Bir başkası seçilirse müzakerecilik görevini kabul etmem demiştim, arkasındayım, oy yönlendirmeye kalkışmam demiştim bunun da arkasındayım... İkinci tura kalırsam da oy talep etmem demiştim. Bunun da arkasındayım.

İki adayın benimle dün görüşelim talebini kabul etmedim! Görüşmeyi bu basın toplantısından sonraya almış olmamın özel bir sebebi var. Kimsenin herhangi bir pazarlık içine girip de görüşlerimizi şekillendirdiğimiz düşünmesinler.

Biz düşüncemizi paylaşalım, görüşmek isterlerse yine görüşürüz. Bugünkü görüşmeleden sonra da, görüşlerimin değişmeyeceğini özellikle vurguluyorum.

Aldığım oylar cebimde değildir, bir başkasına verecek değilim! Oyları zincirle kendime bağlamadım dolayısıyla serbest bırakacak da değilim. Seçmenin hür iradesine ters bir adım atması beklenemez!

Bu seçimde biz, temiz siyaseti ve bize yakışır bir temsiliyeti, işinin ehli bir cumhurbşakanı seçmemiz gerektiğini savunduk. Hİçbir zaman, Cevap Özersay demedik! Tabii ki Özersay da demedik! Siz seçin dedik! Kendime dahi oy istemedim! Bir başkasına oy verin nasıl derim siz söyleyin! Seçmen hür iradesiyle, hangi aday bu ülkenin daha yararına olur seçebilir! Ben, bu değerlendirmeyi bugüne değin ortaya koyduğum vizyon belgesine bakarak yapacağım ve 26 Nisan'da sandığa gidip kararımı sandığa yansıtacağım.

Bütün seçmenlerin, bu ülke için doğru ile yanlışı, iyi ile kötüyü ayırabilecek insanlar olduğu konusunda şüphem yoktur.

Bu seçime kazanmak için girdim, parti kurmak için değil! Kazanmaya çok yaklaştığımız ortada olduğuna göre, söylediğim de teyit ediliyor.

Aldığımız destek, temiz toplum – siyaset ve kendi irademize bağlı gelecek talebini yansıtıyor. Bunun bize bir sorumluluk yüklediğinin farkındayım.

Bugünden sonra;

1- Topluma, ülkeme ve siyasete küsmeyeceğimin garantisini verebilirim.

2- Bir yerlere gidip kapanıp da temiz siyaset, temiz toplum ve kendi irademize dayalı gelecek için mücadele edeceğime garanti edebilirim. 

Bundan böyle nasıl bir yol izleyeceğimize tek başıma karar verecek değilim. Bize destek veren, fikir veren, bizimle oturup fikir zenginleşmesine yardımcı olan yüzlerce insan oldu! Hepsiyle ayrı ayrı görüşüp danışacağım. Bölge ve köy ziyaretleri yapıp, vatandaşlarla konuşmaya devam edeceğim. Bu benim hayatımdaki ilk seçimdi ama son olmayacak!
(KIBRIS POSTASI)

Editör: TE Bilisim