Kıbrıs Türk siyasi tarihine damga vurmuş bir partinin yavaş yavaş ölümünü izliyor, Kıbrıs Türk’ü.

Demokrat Parti koma halini sürdürüyor veya bitkisel hayatı devam ettirilerek yavaş yavaş ölüme terk ediliyor, Demokrat Parti.

Ve ne garip bir rastlantıdır ki bitkisel hayata direnerek var olmaya çalışan Demokrat Parti’nin hayatını tamamlaması için fişi ise tıp doktoru olan milletvekili Koral Çağman tarafından çekilmekte.

Ve elbette Dr. Koral Çağman’ın açıklamaları ve eylemlerini de eski genel başkan ve halen milletvekili görevini yürüten Serdar Denktaş’tan bağımsız düşünmek ise en basit ifadesi ile sadece ve sadece saflık olur.

“Bana yar olmayacaksa kimseye yar olmasın” anlayışının Demokrat Partiyi ele geçirdiği iddialı bir yorum olacaktır ancak bir gerçek var ki her ne ise yaşanan ve yaşatılan Kıbrıs Türk siyasetine damga vurmuş bir partinin yavaş yavaş ortadan kalkmasını izliyor, Kıbrıs Türk toplumu.

Kurulduğu tarihten itibaren neden kitle partisi olmayı başaramadığının nedenleri hep tartışıldı.

Ancak bir gerçek var ki, Serdar Denktaş başkanlığında Demokrat Parti Kıbrıs Türk siyasetine ve demokrasisini ileriye götüren önemli kararlara imza attı.

Ve Serdar Denktaş sonrası belki de en sıkıntılı dönemde ateşten gömleği giyme cesaretini ortaya koyarak başkanlık görevini üstlenen Fikri Ataoğlu’nun yalnızlaştırılmasının ise ülke demokrasisi ve Demokrat Parti’nin misyonu ile bağdaşan bir yanı yok.

Demokrat Parti’nin misyonunu zor ile tamamlamasından kimlerin ne medet umduğu bilinmez ve tartışmaya açık bir konu olmakla birlikte kitle partisi olma başarısı gösterememiş olsa bile tarih sahnesinden bu şekilde çekilmemesi gerek, Demokrat Parti’nin.

Demokrat Parti’ye gönül vererek ve hatta bedeller ödeyerek yollarından dönmeyen DP’ye gönül vermiş kitleler eğer olacaksa en azından partilerinin onurlu bir şekilde  tarih sahnesinden çekilmesini hak ediyorlar.

Kurulduğu günden bugüne kadar geçen zaman içerisinde hep kan kaybettiği ve eridiği bir gerçek olsa da Demokrat Parti, bu şekilde misyonunu tamamlamaması ve küçük oyunlar ile yok edilmemesi gerekli.

İster duygusal ister rasyonaliteden kopmadan değerlendirilsin bir siyasi parti’nin sonu böyle olmamalı.

Kurulduğu gün misyonu başka olan ve geldiği bugünlerde ise ilk günkü misyonundan uzaklaşarak kitle partisi olmaya kapılarını kapatan bir Demokrat Parti’ye tanıklık etti, Kıbrıs Türk siyaseti.

Toplumsal çıkarların önünde her anında kişilerin menfaatleri ile yönüne devam ettiği de çok konuşuldu, Demokrat Parti’nin.

Ancak Demokrat Parti’nin kurulduğu gündeki misyonuna dönerek yoluna devam etmesi gereken günlerden geçmekte, Kıbrıs Türk toplumu.

Elbette siyasi partilerin de yaşayan organizmalar gibi yaşam süreleri vardır.

Politik misyonunu tamamlayan ve/veya halk desteği bulamayan siyasi partilerin kapanması doğal gelişim sürecinin bir sonucu olmakla birlikte Fikri Ataoğlu başkanlığındaki Demokrat parti’nin bugün o noktaya geldiğini söylemek zor.

Ancak o noktaya getirilmeye çalışıldığını da söylemek iddialı bir yorum olmaz.

Ve bugün Demokrat Parti’nin kişi özel örneğinde misyonu sona ermiş olsa da toplumsal fayda adına henüz misyonunu tamamlamadığı ise bir gerçek.

Genel Başkan Fikri Ataoğlu ve Demokrat Parti milletvekilleri Serdar Denktaş ile Koral Çağman’ın toplumsal fayda ve DP ilkeleri etrafında tüm duygusallıklarından arınarak görevlerini sürdürmeleri ise elzem.

Böylesi bir olgunluk ve sorumluluk ortaya koymamaları durumunda ise Demokrat Parti’nin tarihsel ve toplumsal şartların zaruri neticesi olarak değil ama kişisel duruşların neticesinde misyonunu tamamlaması ise kaçınılmaz.

Tüm yaşananlar temelinde adına ne denirse densin Kıbrıs Türk siyasi tarihine damga vurmuş bir partinin yavaş yavaş ölüme doğru itildiğini izliyor, Kıbrıs Türk’ü.

Editör: TE Bilisim